Muhafazakâr Kadınların İstanbul Sözleşmesi Bağlamında Cinsiyet Eğilimleri

Autor: Hayrunnisa Dokuyucu
Jazyk: English<br />Turkish
Rok vydání: 2022
Předmět:
Zdroj: Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Iss 28, Pp 125-152 (2022)
Druh dokumentu: article
ISSN: 2146-4901
2667-6575
DOI: 10.35415/sirnakifd.1053556
Popis: Bu çalışma İstanbul Sözleşmesi özelinde Türkiye’deki muhafazakâr kadınların cinsiyetçi yaklaşımlara karşı tutumlarını konu edinmektedir. Muhafazakâr kadın gazetecilerin görüşleri ele alınarak ortaya çıkan bu çalışmada görüş ayrılıkları, benzerlikler ve İstanbul Sözleşmesi’nin Türk halkı nezdinde nasıl bir konumda olduğu konu edinilmiştir. İlk olarak İstanbul’da imzalanması sözleşmenin bu ismi almasına vesile olmuştur. Ortaya çıkış amacı aile içi şiddeti önlemek olan bu sözleşmenin muhafazakâr camiada hem savunucuları hem de karşıtları bulunmaktadır. Bu durumun da bir kutuplaşmaya yol açtığı görülmektedir. Öyle ki sözleşmeye karşı çıkanlar bazı savunanlar tarafından şiddet yanlısı olarak nitelendirilmektedir. Aynı şekilde sözleşmeyi savunan muhafazakârlar da sözleşmeye karşı çıkanların bir kısmı tarafından LGBT savunucusu olarak görülmektedir. Her iki tarafın da kendilerince pek çok sebebi bulunmaktadır. Çoğunluğu Müslüman Türk bireylerden oluşan Türkiye’de Batı kaynaklı bir sözleşmenin yürürlüğe girmesi tartışılan konulardan biri olmuştur. Din, gelenek ve kültürel anlamda tamamen farklı bir toplumun kurallarının Türk medeniyetine ve aile yapısına uymadığı ifade edilerek eleştirilmiştir. Burada eleştirilen akımlardan birisi de feminizm olmuştur. İslami feminizm adı altında ortaya çıkan feminizm türü diğer İslam ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de ortaya çıkmış ve bir kesim tarafından eleştirilmiştir. Eleştirenler tarafından İstanbul Sözleşmesi’nin de feminist bakış açısıyla yazıldığı ifade edilerek sözleşmenin objektif olmadığı öne sürülmüştür. Aslında Türk toplumunun ve özellikle de İslamiyet’in kadına özel bir değer verdiği görülmektedir. Ancak feminizm kadına değer vermekten ziyade karşı cinse yönelik nefret içerikli tutumlar benimsediğinden eleştirilmektedir. Bu çerçevede sözleşme hem dini ve kültürel anlamda bu topluma uygun olmadığı hem de cinsiyetçi bir tutum sergilediğinden ötürü eleştirilmektedir. Sözleşmeyi savunanlar ise özellikle son zamanlarda artan kadın cinayetlerinin bu sayede son bulacağı görüşündedirler. Kadını adeta zırh gibi koruyacağını ve yürürlükten kaldırılmasının büyük yanlış olduğunu ifade etmektedirler. Onların nezdinde İstanbul Sözleşmesi kadına şiddetin önündeki en büyük settir. Ancak sözleşme karşıtları bu görüşe sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre boyunca artan kadın cinayetlerini göstererek karşı çıkmaktadırlar. Kadınların gözünden incelemek sözleşmenin amacına uygun olarak vazifesini tamamlayıp tamamlamadığını da gözler önüne serecektir. Özellikle muhafazakâr camianın kadınlarının bu sözleşme hakkındaki düşünceleri oldukça önemlidir. Görüldüğü gibi aynı dini ve kültürel değerlere sahip olan kadınlarda bile sözleşmeyi hem savunan hem de sözleşmenin kalkması için çabalayanlar olmuştur. Bu fikir ayrılıklarının dayandığı noktayı belirlemek oldukça önemlidir. Çalışmamızın amacı İstanbul Sözleşmesi özelinde açığa çıkan –özellikle muhafazakâr camiada- görüş ayrılıklarını ortaya koyarak nedenlerini açıklamaya çalışmaktır. Bundan dolayı çalışmamızda yalnızca muhafazakâr kadın gazetecilerin köşe yazıları, röportajları vs. incelenerek ele alınmıştır. Çalışmamız nitel yöntem tekniklerinden söylem analizi kullanılarak hazırlanmıştır. Sözleşmeye karşı çıkan 7 ve sözleşmeyi savunan 7 muhafazakâr kadın gazetecinin sözleşmeye yönelik görüşlerine ve savunma ya da karşı çıkma gerekçelerine yer verilerek tartışılmıştır. Belirtilen muhafazakâr kimliğiyle tanınan kadınların sözleşme hakkında yazmış oldukları köşe yazıları veyahut gerçekleştirmiş oldukları röportajlar ayrıca okunarak analiz edilmiştir. Özellikle sözleşmenin en fazla tartışma konusu olan maddelerine değinilerek tartışma nedenleri açıklanmaya çalışılmıştır. Muhafazakâr kadınların İstanbul Sözleşmesi’nde yer alan bazı kavramlara karşı çıktığı görülmektedir. Aynı şekilde sözleşme taraftarları da kendi düşüncelerine göre bu ifadeleri savunmaktadır. Sonuç olarak iki taraf arasında büyük oranda bir kutuplaşma olduğu görülmektedir. Sözleşme yürürlükten kaldırılmış olsa dahi bu kutuplaşmanın toplumdaki varlığının devam ettiği görülmektedir.
Databáze: Directory of Open Access Journals