Maneviyata Duyarlı Sosyal Hizmet
Autor: | Vehbi Ünal |
---|---|
Jazyk: | English<br />Turkish |
Rok vydání: | 2021 |
Předmět: | |
Zdroj: | Cumhuriyet İlahiyat Dergisi, Vol 25, Iss 2, Pp 597-618 (2021) |
Druh dokumentu: | article |
ISSN: | 2528-9861 2528-987X |
DOI: | 10.18505/cuid.879254 |
Popis: | Bu araştırma, sosyal hizmette maneviyata niçin ihtiyaç duyulduğu sorusuna cevap aramaktadır. İnsanın karşılaştığı sorunları aşmada, bu sorunlarla başa çıkmada, bunları anlamlandırmada ve manevi huzura erişmede manevi destek kaynaklarının danışana sunulmasına maneviyata duyarlı sosyal hizmet denir. Sosyal hizmetin tarihinin insanlık tarihiyle eş değer olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla özellikle Batı’da modernleşme sürecinde yaşanan sorunlar ya da dönemin hâkim paradigması (bilim-kilise çatışması, rasyonelleşme ve pozitivist bilgi yaklaşımı) bir dönem, maneviyattan uzak sosyal hizmet disiplini ve müdahalesini de beraberinde getirmiştir. Batı’da 20. yy.ın son çeyreğinde, bu yaklaşımın eksikliğinin hissedildiğini ve günümüzde bu alanla ilgili çalışmaların yoğunlaştığını söyleyebiliriz. Türkiye’de ise bu konudaki çalışmaların yetersizliği açıktır. Çalışmanın problemi, maneviyata duyarlı sosyal hizmete niçin ihtiyaç vardır? Ülkemizde konu ile ilgili literatürün yetersizliği çalışmanın önemini ortaya koymaktadır. Çalışmanın yöntemi ise literatür taramasına dayalı betimsel bir çalışmadır. Sosyal hizmet mikro, mezzo ve makro düzeyde bireylerin, ailelerin, grupların ve toplumların işlevselliğini artırmayı, sorunlarını aşmada onları güçlendirmeyi kendisine hedef edinen bir meslektir. Dolayısıyla sosyal hizmet, bireylerin kendilerinden ve kendileri dışından kaynaklanan sorunları aşmada, kaynaklarla fırsatları buluşturma noktasında yardımcı olur. Manevi değerlere mesafeli olan sosyal hizmet anlayışının bireylerin karşılaştıkları bazı sorulara ve sorunlara tatmin edici cevap bulmasının zorluğu aşikârdır. Maneviyata duyarlı sosyal hizmet anlayışı ve uygulamalarının danışanlara sorunları aşmada, bunları anlamlandırmada ve bireyi güçlendirmede önemli rol oynayacağı da açıktır. Bu çalışma maneviyata duyarlı sosyal hizmetin gerekliliğini dört maddede ele almaktadır: Birincisi, modern toplumlar geçmişe nazaran daha fazla tehdit ve korku altındadır. Dolayısıyla daha fazla kaygı, stres ve güvensizlik yaşamaktadırlar. Teknoloji ve bilimdeki gelişmeler insana büyük imkân ve kolaylıklar sunarken diğer taraftan onları bugüne kadar yaşanmayan bazı problemlerle de karşı karşıya bırakmıştır. Maneviyata duyarlı sosyal hizmet bireylerin, grupların ve toplulukların yaşamış olduğu korku ikliminden onların mevcut kültürel yapısını ve inanç dünyasını harekete geçirerek uzaklaşmalarına katkı sağlayacaktır. İkincisi, modern yaşam tarzı ve bireyselleşme insanın sosyal destek sistemlerini zayıflatarak yalnızlaştırmıştır. Modern yaşam tarzı insanı yalnızlığa itmektedir. Bireyci ve ben merkezli yaşam tarzı bireyi toplumsal bağlardan uzaklaştırarak yalnızlaştırmış ve başkasına ihtiyaç duymayan bir algı oluşturmuştur. Maneviyata duyarlı sosyal hizmet bireyin yalnızlığını gidererek yaşam kalitesini ve sevincini artıracak, geleceğe ümitle bakmasında ve yalnızlığını aşmada kendisine yardım sağlayacaktır. Üçüncüsü, insanoğlu karşılaştığı olayları ve sorunları anlamlandırmak ister. Modern çağa “anlamlandırma krizi çağı” desek yanlış olmaz. Günümüz insanı karşılaştığı sorunları anlamlandırma noktasında ciddi krizler yaşamaktadır. Özellikle de ağır hastalık, engellilik ve ölüm gibi varoluşsal yaşamı tehdit eden unsurlarla karşılaştığında bu sorunları aşmada ve yaşamının anlamlandırılmasında maneviyatın etkisi büyüktür. Bireylerin kaybettikleri anlamı yeniden inşa etme çabaları ancak maneviyata duyarlı sosyal hizmet sunumu ile mümkün olabilmektedir. Dördüncüsü, modern sosyal hizmet anlayışının insan merkezli, bütüncül, hak temelli olması nedeniyle insanın bütüncül değerlendirilmesi gerektiği düşüncesi maneviyata duyarlı sosyal hizmetin gerekliliğini ön plana çıkarmaktadır. Baş döndüren, çok çeşitli ve hızlı bir değişim yaşayan günümüz insanı karmaşık ilişkiler ağı içerisinde yaşamaktadır. İnsan davranışlarının tek boyutlu değerlendirilmesinin yanlışlığı günümüzde daha iyi anlaşılmaktadır. Müracaatçıların bireysel farklılıkları ve sorunlara yaklaşımları bunlara yönelik uygulamaların da bütüncül ve kuşatıcı bir bakış açısı ile değerlendirilmesini zorunlu hale getirmektedir. Dolayısıyla insanın bütüncül değerlendirilmesi, manevi sosyal hizmetin bireylere sunulan bir ikram değil insan olmasından kaynaklı hak çerçevesinde değerlendirilmesi gerekliliğini de ortaya koymaktadır. |
Databáze: | Directory of Open Access Journals |
Externí odkaz: |