Popis: |
ÖZ: Bu araştırmanın amacı Seferihisar örneğinden yola çıkarak geçmişten günümüze ve geleceğe uzanacak sürdürülebilir kentleşme dinamiklerini çevre sorunları perspektifinde sorgulamaktır. Çalışmada nitel araştırma yaklaşımlarından biri olan betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Seferihisar’da çevre sorunları, arazi kullanımı ve sürdürülebilir kentleşme ilişkisinin güçlü bir şekilde vurgulanması ve bu çerçevede çözüm önerilerinin belirtilmesi bu araştırmanın özgün yanlarını oluşturmaktadır. Türkiye’nin ilk Cittaslow (sakin şehir) unvanına sahip olan Seferihisar’da yerel somut ve somut olmayan miras değerlerinin korunması ve bir sonraki nesle nitelikli bir şekilde aktarılması hedef edinilmiştir. Ancak neoliberal politikaların kentleri soylulaştırmasına benzer olarak Seferihisar şehri yakınlarında ve kırsal mahallelerinde yoğun bir yapılaşma süreci yaşandığı görülmektedir. Nitekim Seferihisar son 20 yılda alansal olarak 2 km (%40) büyürken nüfus miktarı da %61 oranında artmıştır. Böylesi bir gelişim süreci sonunda çevre sorunları özellikle yanlış arazi kullanımı Seferihisar’da dikkat çekmeye başlamıştır. Nitekim son 30 yılda ilçede tarla, orman ve mera alanlarında azalma olurken, yerleşim alanlarında belirgin bir artış meydana gelmiştir. Tarım arazilerindeki azalmaya karşın imarlaşmanın hızlanması Seferihisar’da da ilkel birikim sürecinin devam ettiğini ifade etmektedir. Nitekim İzmir ilindeki emlak fiyatlarındaki en büyük artışların gerçekleştiği ilçelerden birisi de Seferihisar’dır. Sonuç olarak sürdürülebilir kentleşme dinamikleri bağlamında Seferihisar’da arazilerin, su kaynaklarının doğal ortam potansiyeline uygun kullanılmadığı görülmektedir. Bu durumun önüne geçebilmek ve yerel değerlerin küreselleşme rüzgârına karşı durabilmesi toplumsal gerçeklik temelli bir yaklaşımı gerektirmektedir. Covid 19 pandemi sürecinin insanlığa özünü yani doğayı tekrar hatırlatması bizler için bir fırsattır. Gıda krizinin hatta emperyalizminin ülkeleri gittikçe zorlamaya başladığı bu süreçte Seferihisar gibi kırsal ile kenti bütünleştirme gayreti olan ilçelerde arazi kullanım deseni, doğal ortam potansiyeline göre şekillenmeli, tarım, orman ve sulak alanlar koruma-kullanma dengesi gözetilerek kullanılmalıdır. ABSTRACT: The aim of this research is to question the dynamics of sustainable urbanization, which will extend from the past to the present and the future, from the perspective of environmental problems, based on the example of Seferihisar. The descriptive analysis method, which is one of the qualitative research approaches, was used in the research. Emphasizing the relationship between environmental problems, land use and sustainable urbanization in Seferihisar and specifying solutions within this framework constitute the original aspects of the research. In Seferihisar, which has the title of Turkey's first Cittaslow (quiet city) city, it is aimed to protect local tangible and intangible heritage values and to transfer them to the next generation in a qualified way. However, similar to the gentrification of cities by neoliberal policies, it is seen that there is an intense construction process near the city of Seferihisar and in its rural neighborhoods. Increasing rent value, luxury housing and middle and upper class visitors state that the usage relations of the space have been rearranged and the space has been gentrified. As a matter of fact, while Seferihisar has grown by 2 km (40%) in area in the last 20 years, its population has increased by 61%. At the end of such a development process, environmental problems, especially improper land use, started to draw attention in Seferihisar. As a matter of fact, while there has been a decrease in field, forest and pasture areas in the district in the last 30 years, there has been a significant increase in residential areas. Despite the decrease in agricultural lands, the acceleration of zoning indicates that the primitive accumulation process continues in Seferihisar. As a matter of fact, Seferihisar is one of the districts where the biggest increases in real estate prices in the province of İzmir took place. As a result, it is seen that the lands and water resources in Seferihisar are not used in accordance with the natural environment potential in the context of sustainable urbanization dynamics. To prevent this situation and to be able to stand against the wind of globalization of local values requires a social reality-based approach. It is an opportunity for us to remind humanity of the essence of nature, that is, the nature of the covid 19 pandemic process. In this process, where the food crisis and even imperialism are increasingly challenging the countries, the land use pattern should be shaped in accordance with the natural environment potential in districts such as Seferihisar, which are trying to integrate the rural and the city, and agriculture, forest and wetlands should be used by considering the protection-utilization balance. |