Popis: |
9. yüzyılda (hicrî 3. yy) Basra’da yaşayan ve dönemin entelektüel şahıslarından biri olan Câhız’ın (ö. 255/869), hocası Nazzâm’a (ö. 231/845) atfederek söylediği “Evrende olup-biten her şey doğasıyla hareket eder” sözü, onun doğa düşüncesini özetleyen en veciz ifadelerinden biridir. Zira Câhız, doğada Allah tarafından yaratılan her canlının bir tabiata sahip olduğunu ve ona göre hareket ettiğini, ürediğini, besinini aradığını, avlandığını, yuva edindiğini söyler. Canlılar üzerinde Allah’ın hikmetini, kudretini, azametini gösteren delilleri inceler ve onlar hakkında birçok bilgiye sahip olur. Bunun yanında “doğa bilimci” ve “etolog” (hayvan davranışlarını inceleyen zoolog) kimliğiyle canlıların yaşamsal süreçlerini inceler. Onların davranışlarının nedenleri ve psikolojileri üzerine zihin yorar. Hatta canlılar hakkında gördüğü, okuduğu, duyduğu haberleri bir dizi testten geçirerek deney ve gözleme tabi tutar. Ona kaynaklık eden bu bilgiler, Aristoteles, Galen ve Polemon gibi diğer Yunan düşünürlere, tıp-eczacılık kitaplarına, bedevîlerden alınan bilgilere, maymun, fil, yılan, horoz, köpek, güvercin gibi hayvanların terbiyecilerine, yılan ve kuş avcılarına, Hristiyan, Yahudi, Sâbiî din mensuplarına, İran, Hint, Rum, Türk gibi farklı toplumlara, Kur’ân ve hadislere dayanır. Câhız, canlılar hakkındaki tüm bu bilgi birikimini, araştırmalarını ve incelemelerini başta yedi ciltlik Kitâbü’l-Hayevân isimli eseri olmak üzere diğer kitaplarında da kaleme alır. Bu eserde Câhız, kedi, köpek, yılan, kertenkele, köstebek, güvercin, şahin, atmaca, kartal, devekuşu, zürafa, fil, maymun, domuz, balık, bukalemun, kokarca, kirpi, kelebek, pislik böceği gibi birçok farklı canlı türü ve onların tabiatları hakkında önemli bilgiler aktarır. Onların yaşamsal süreçleri, üreme şekilleri, kurnazlıkları, yiyeceklerini arama yöntemleri, avlanma metotları, birbirleriyle olan etkileşimi gibi konular üzerinde durur. Bu yüzden Câhız’ın canlılar hakkındaki görüşleri biyoloji ve zooloji alanlarında çalışan birçok araştırmacının dikkatini çekmiş ve onda Charles Darwin’in (1809-1882) öncülüğünü yaptığı evrim düşüncesi ve evrim mekanizmalarının olduğuna dair görüşler ileri sürülmüştür. Söz gelimi Câhız’da evrim düşüncesi olduğunu ilk defa öne süren Alman bilim tarihçisi Eilhard Wiedemann (1852-1928), Arap araştırmacı İsmail Mazhar (1891-1962), Amerikalı botanikçi ve bilim tarihçisi Conway Zirkle (1895-1972), İspanyol müsteşrik Miguel Asin Palacios (1871-1944) ile Arap düşünürler Ali Bû Mülhim (1935-?) ve Mahfûz Azzâm (1927-2022) bu araştırmacılar arasında sayılabilir. Câhız’da evrim fikrinin tanınmasında ön plana çıkan ve araştırmalarda sıkça kendisine atıf yapılan Türk düşünür Mehmet Bayrakdar da zikredilen araştırmacılar arasına dahil edilebilir. Nitekim Bayrakdar’ın kaleme aldığı İslâm’da Evrimci Yaratılış Teorisi adlı eser Câhız’da bir evrim düşüncesi olduğuna dair iddialar barındırmakta ve bu sayede Câhız’da evrim fikrinin oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Araştırmacıların Câhız’ın tabiat felsefesinde evrime işaret eden ifadeler olduğuna dair iddiaları tartışmanın zeminini oluşturmuştur. Ancak onun tabiat felsefesinde evrimin gerçekten var olup olmadığı, hangi bağlamda evrimden bahsedildiği, onun tüm eserlerinde canlıların yaşamsal süreçlerine dair ifadelerin bütüncül bir okumaya tabi tutulup tutulmadığı, evrimin doğal seçilim dışındaki diğer mekanizmalarının (yapay seçilim, cinsel seçilim, akraba seçilimi) imkânı üzerinde net olarak durulmamıştır. Bundan dolayı bu çalışmada, Câhız’ın tabiat felsefesinde canlıların yaşamsal süreçlerine, habitatlarındaki tutumlarına, onlardaki tabiatların işlevine dair ortaya koyduğu görüşleri tüm eserleri göz önünde bulundurularak ve evrim mekanizmaları bağlamında izleri sürülmeye çalışılmıştır. Onun tabiat anlayışının kökenlerine dair Stoacı pneuma (yaşamsal ısı, soluk, nefes) yaklaşımı üzerinden bir okumanın imkânı araştırılmıştır. Bu yaklaşım üzerine Nazzâm’a nispet edilen, yaratılışın ilk anında canlıların tabiatlarına verilen özelliklerin zaman içerisinde şartlara ve durumlara göre ortaya çıktığını öne süren kümûn (gizlenme) ve zuhûr (ortaya çıkma) teorisi inşa edilip, aralarındaki benzerlikler ve bağlantıların izdüşümleri irdelenmiştir. Câhız’a göre canlılarda bulunan birincil doğa/ortak tabiat (et-tabî‘atül-‘amme) ile ikincil doğa/ayırıcı tabiat (et-tabî‘atü’l-ğarize) özelliklerinin pneuma yaklaşımında ortaya çıkma biçimleri üzerinde durulmuştur. Bu ortaya çıkma biçimlerinin canlıların hayatta kalma şanslarını nasıl etkilediği incelenmiştir. Tüm bu süreçlerin kümûn ve zuhûr teorisine dayalı âdetullah anlayışında nasıl tezahür ettiği ve meydana gelme şekilleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Öte yandan canlıların tabiatlarında bulunan hayatî özelliklerin; onlara doğada ne tür avantajlar sağladığı, nasıl işlevsel olduğu soruları üzerinden evrim mekanizmalarının (doğal seçilim, yapay seçilim, cinsel seçilim, akraba seçilimi) imkânı araştırılmıştır. … |