Popis: |
Ataerkil düzen içinde erkeğe göre konumlanan kadından; iyi bir eş, iyi bir sevgili, iyi bir anne vb. olması beklenmektedir. Bir kitle iletişim aracı olan sinema, toplumun kadına yüklediği bu basmakalıp anlayışı pekiştirme görevini üstlenmektedir. Eril söylemin egemenliği altında olan sinemada kadın ikincil konumda ve belirli kalıplar çerçevesinde; güçsüz, yardıma muhtaç, erkeği eğleyen, eğlendiren rollerde ve çoğu zaman cinsel bir nesne olarak temsil edilmektedir. Peyazperdeye yansıyan kadın imgesi, özne olarak kadın kendisinin yansıması değil, erkeğin arzunun yansımasıdır. Kadının, erkeğin elinde sinema aracılığıyla cinsel bir nesneye dönüşmesinden rahatsız olan feminist eleştirmenler; sinemada kadının kadın olarak var olabilmesinin mücadelesini vermektedirler. Sinemada hâkim eril söylemi kırmaya çalışan filmlere genel olarak feminist film denilmektedir. Türkiye’de son dönemde kadın yönetmenler ve feminist sinemacılar, özgün öyküleri ve farklı anlatı tarzları ile seyirciyi etkilemeyi başarmışlardır. Topluma dayatılan kadın imajının dışına çıkartarak; kadının öz kimliğiyle temsil edildiği filmler üretme çabası içine giren yönetmenlerden birisi de İlksen Başarır’dır. Filmlerinde kadın ve erkek karakterleri ele alış biçimi ile eril egemen söylemin dışına çıkmayı başaran yönetmenin ilk filmi olan Başka Dilde Aşk (2009), feminist teori çerçevesine incelenecektir. Bir kadın yönetmen tarafından beyazperdeye aktarılan Başka Dilde Aşk, hem söylemi, hem geleneksel kadın bakışını kırması, hem de bu yolla sinemaya güçlü bir kadın imgesi bırakması bakımından önemlidir. |