TÜRKİYE'DE ÇOKSESLİ MÜZİK

Autor: Güngör HATİPOĞLU
Jazyk: English<br />Turkish
Rok vydání: 2017
Předmět:
Zdroj: Online Journal of Music Sciences, Vol 2, Iss 1 (2017)
Druh dokumentu: article
ISSN: 2536-4421
Popis: Bu çalışma, Türkiye’de çoksesli müziğin Osmanlı Dönemi’nden günümüze kadar geçirmiş olduğu evreleri incelemek amacı ile yapılmıştır. Çoksesli müzik nerelerde, kimler tarafından, hangi kurumlarda yapılmakta ve kimler tarafından teşvik edilmiştir gibi sorulara cevap aranmıştır. Çalışma tarama modeli bir araştırma olup tarihsel yönteme başvurulmuş ve bunun için literatür taraması yapılmıştır. Türkiye’de çoksesli müzik, Cumhuriyet’in ilan edilmesinden önce de varlık göstermiştir. II. Mahmut zamanında kurulan saray orkestraları, batılılaşma hareketine ayak uydurma anlamında yeniliklere yer vermiştir. Ancak asıl milat Cumhuriyetin ilanı ile gerçekleşmiş olup, kurumsal anlamda da kendini göstermiştir. Birçok müzik kurumunun ilk adımı Cumhuriyet’in ilan edilmesinden sonra atılmıştır. Müzik eğitimi almak üzere yurtdışına gönderilen sanatçılar, döndüklerinde müzik kurumlarını kurmuşlar ve burada aktif olarak eğitmenlik yapmışlar, sanatçı ve müzik öğretmenleri yetiştirmişlerdir. Cumhuriyet’ten hemen sonra Türkiye’ye gelen; yabancı müzik insanları, sanatçılar, besteciler, batılılaşma sürecinde ilerleyen Türk müziğine katkıda bulunmuşlardır. Türk müziğinin kendi öz yapısını terk etmeden, batı formları ile yoğrulması sürecinde önemli rol oynamışlardır. Çoksesli müziğin batıya yakınlaşma ve evrenselleşme anlamında bir gereklilik olduğunu savunmanın yanı sıra, kendi öz müziği üzerinde batılılaşma hareketlerinin nasıl yapılacağı üzerinde durmuşlardır. Cumhuriyet’ten günümüze, Türkiye’de çoksesli müzik, politik, ekonomik ve modernleşme süzgeçlerinden geçmiştir. Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte bir milat oluşmuş, bu yeniden oluşumla ülkemiz sanatçıları yurtdışına eğitime gönderilmişlerdir. Geri döndüklerinde ise Türkiye’de müzik kurum ve kuruluşlarının oluşumuna, Atatürk’ün destek ve sunduğu imkanlarla ön ayak olmuşlardır. Kendi milli değerleri içinde çoksesliliği barındırmaya çalışan bu anlayış, kimilerine göre batıya yaklaşma isteği gibi değerlendirilirken kimilerine göre ise çağın gereği görüşünü savunma ihtiyacı yaratmıştır. Türkiye’de çoksesli müziğin gelişmesi bir batı özentisi mi yoksa çağın gereği miydi soruları, zaman içinde cevaplarını bulmuştur. Sanat anlamında kurumsallaşma, Cumhuriyetin yenilikçi adımlarına ayak uydurmuştur. Müzik eğitimi veren kurumlar yaygınlaşmış, kendi kültürümüzle de harmanlanarak yeniden boyut kazanmıştır. Ülkemizde yaşanan siyasi hareketler, bazen müzik tercihlerine de etki etmiş, dinleyici, besteci ve yorumcuların, arz talep çerçevesinde hareket etmelerine olanak sağlamıştır. Modernleşme sadece teknolojik anlamda bir olgu değil; toplumsal hayat, sanat ve kültür anlamında da, kendi değerlerini kaybetmeden gelişim sürecine ayak uydurabilmektir. Mustafa Kemal Atatürk, medeniyete giden yolun, müzikte ve sanatta yapılacak olan reformlardan da geçtiğini her fırsatta savunmuştur. Bu görüşten yola çıkarak, kendi müzik değerlerini koruyarak besteler yapan Türk besteciler, batının müzik anlayış ve değerlerini, ülkemizin kültürel değer anlayışı ile harmanlamışlardır. Türkiye’de çoksesli müziğin önemli bestecileri batı tekniği ile müzik yapmanın, medeni seviyelere ulaşmış toplumların belirteçleri arasında olduğunu işaret etmişlerdir.
Databáze: Directory of Open Access Journals