Popis: |
Öncelikle Osmanlı Devleti’nin Avrupa karşısında askeri alandaki aldığı yenilgilerle belirginleşen geri kalmışlığı, daha sonra siyasi, hukuki, sosyal, eğitim ve teknik gibi alanları da kapsayacak şekilde devleti bütünüyle bir modernleşme sürecine yöneltmiştir. Modernleşmede örnek alınan Avrupa’da 19. yüzyılda egemen düşünce paradigması olarak pozitivizm Osmanlı modernleştiricilerini etkilemiştir. Tanzimat sonrası gerçekleşen modernleşme ve yanlış Batılılaşmaya yönelik itiraz ve eleştiriler II. Meşrutiyet dönemi aydınlarını yeniden bir muhasebe yapmaya itmiştir. Söz konusu dönemde güçlenen İslamcılık akımının yeniden İslamileşme paradigması aynı zamanda yeni bir modernleşme anlayışının da ortaya çıkmasını sağlamıştır. Türk toplumunda modernleşmenin nasıl ve ne kadar gerçekleşeceği meselesi doğal olarak farklı modernleşme modellerini de beraberinde getirmiştir. Osmanlı modernleşmesinde önemli bir dönüm noktası kabul edilen II. Meşrutiyet sonrasında belirgin hale gelen Batıcılık, İslamcılık ve Türkçülük akımlarının her biri kendine özgü bir modernleşme anlayışına ve iddiasına sahiptir. Dönemin İslamcılık düşüncesinin yayın organı olan Sırât-ı müstakîm/Sebîlürreşâd dergisinde İslam ve Batılılaşma tartışmaları hakikatte “nasıl ve ne kadar modernleşelim” sorusu etrafında toparlanmaktadır. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş döneminin aydınlarından ve Sebîlürreşâd dergisinin yazarlarından olan Ömer Ferit Kam’ın Avrupa’yı doğrudan gözlemlemek ve izlenimlerini derginin okuyucularına aktarmak amacıyla çıktığı Avrupa seyahati, günümüze kadar uzanan Batılılaşma tartışmalarına katkı sağlamaktadır. Doğu kültürüne vakıf olmasına rağmen yazarın bu gezi öncesi Avrupa ile teması yalnızca Batı düşüncesinin eserleri vasıtasıyla olmuştur. 1913 yılında yaptığı seyahat sırasındaki gözlemlerini 8 seri mektup halinde Sebîlürreşâd dergisinde yayımlayan Kam’ın söz konusu gezi yazıları Batılılaşma görüşlerini ortaya koymaktadır. Makalede İslamcı aydın Ömer Ferit Kam’ın Avrupa seyahati ile doğrudan gözlemlediği Avrupa’da kalkınma sebepleri, Osmanlı Devleti’nin nasıl modernleşeceği ve bunların din ile ilişkisi konularındaki görüşleri çerçevesinde Batılılaşma anlayışı analiz edilmiştir. İslam kültürüne derin bir vukufiyeti ile bilinen Kam Avrupa modernleşmesinde üretim, teknik, bilimsel ilerleme, eğitim ve imaret konularına dikkat çekmektedir. Milli kimliğin muhafaza edilerek teknik bir modernleşme ile ilerlemenin sağlanacağını iddia eden yazar, Cumhuriyet döneminde de sıkça çeşitli tartışmalarla alevlenmiş olan yanlış Batılılaşma anlayışını eleştirmektedir. Yazar, bununla birlikte Avrupa’da imaret, eğitim ve kültüre verilen önemden övgüyle bahsetmektedir. Kam, Avrupa medeniyetinin temellerinin tarım, üretim ve eğitime dayandığını; bizde ise Tanzimat’tan itibaren Avrupa’nın kültür kurumlarının model alındığını, önceliğin ve doğru modernleşme reformlarının tarım, üretim ve teknik alanlarda olması gerektiğini vurgulamaktadır. Batının teknik anlamda gelişmişliğini yerinde gözlemleyen Kam’ın Osmanlı toplumunun terakki edebilmesinin reçetelerini de yazdığı mektuplarda görmek mümkündür. Öncelikle Avrupa medeniyetinin terakkisini bir bütün olarak değerlendiren yazar, üretimde öncelikle tarımın geliştirilmesini tavsiye etmektedir. Batı toplumunun kültürel kurumlarının örnek alınması buna karşılık zirai ve teknik gelişmişliğinin ve çalışma disiplinlerinin alınmamasını “kel başa şimşir kaşık” benzetmesiyle anlatmaktadır. Medeniyetten uzaklaşmanın Müslümanları helak uçurumuna ve yok olmaya yaklaştırdığını iddia eden Kam, tek çıkar yolun ilerlemiş milletlerin yolunu takiple mümkün olduğunu söyler. Ferit Kam’ın modernleşme anlayışı Batı’nın çalışma, gayret, disiplin ve düzen gibi modern hayatın gerekli kıldığı çalışma ahlakının yeniden kazanılması merkezinde çerçevelenmektedir. Ferit Kam’ın modernleşme düşüncesinin mensubu olduğu İslamcılık düşüncesinin paralelinde geliştiği ve hatta onlara göre daha ılımlı Batı algısı ve anlayışına sahip olduğu söylenebilir. Türk toplumunda terakkinin İslami temellere riayet ederek yeniden canlanabileceği düşüncesini savunan yazar, öncelikli görevin devlete düştüğünü; teknik ve kültürel alanda dengeli bir yenileşmenin terakkiyi sağlayacağını ifade etmektedir. Ferit Kam’da mutlak reddiyecilik veya kökten kabul anlayışının dışında seçici, titiz ve rasyonel şekilde Batı’nın değerlendirilmesi ve örnek alınması görüşü hâkimdir. |