Popis: |
Siyasal analizlerden gündelik hayat pratiklerine kadar farklı alanların çözümlenmesinde kullanılan nesil tasniflerinin oldukça problematik bir zemine oturduğu gözlemlenmektedir. Nesil konusu, ya geçmiş nesil, daha çok da yeni nesil problemiyle işlenmiş, ya da gelecek tasavvurunda siyasal, ideolojik veya politik alanların kavşağında tartışılagelmiştir. Biz bu çalışmada, nesil algısı kavramının sosyo-kültürel arka planını ve farklılaşmasının dayandığı zihinsel arka planını analiz etmeyi hedeflemekteyiz. Özellikle kötü nesil geliyor, nesiller gittikçe dinden, kültürden ve değerden uzaklaşıyor şeklinde güncel söylemlerin gerçeklik boyutunu ve nesil algısı temelinde söz konusu söylemlerin dayandığı tasavvurun çözümlenmesini amaçlamaktayız. Bir arka plan çözümlemesi anlamında sosyo-kültürel farklılaşmanın ürettiği gerilimlerden beslenen nesil algısı ve buradan sonuçlanan gelecek nesil kaygısı, hem önceki nesillerin sonraki nesillerden beklenti ve onlar üzerine kurmak istedikleri otoriteye hem de nesiller üzerine gerçekleştirilen devlet politikalarına bir dayanak olarak kullanılmıştır. Toplumlar, geleceğini yeni nesiller üzerine geliştirdiği stratejilerle şekillendirmeye çalışır. Bu noktada özellikle yeni nesil politikaları ve nesil algısı, dönemin ürettiği sorunlarla ilişkili olmanın yanında politik beklentiler de içerebilir. Devletin ürettiği gelecek tasavvurunda nesil politikaları bir yere kadar anlaşılır ve meşru iken; aynı tekelin sivil toplum kuruluşlarının ve grupların örgütlenmelerinde de görülmesi, nesil algısı kavramının problematik boyutlarını göstermektedir. Türkiye tarihinde özlenen nesil, Atatürkçü gençlik, Büyük Doğu gençliği, ideal gençlik gibi görece ütopik ve anakronik söylemler, meşruiyet temellerini sosyo-politik süreçlerle inşa edilen söylemler olarak ifade edilebilir. Çalışmanın örneklemini, nesil algısını kaygı ve beklenti zemininde daha sorunsal ele alan, ekonomik ve yaşam tarzına dayalı X ve Y dindar orta sınıf Antalya ili sakinleri oluşturmaktadır. Orta sınıf kavramı, klasik tabakalaşma ve yaşam tarzına dayalı statü grupları epistemolojik yaklaşımıyla temellendirilmiştir. Dindar orta sınıf özelinde dindar sıfatı, katılımcıların kendi beyanlarına dayandırılmış olup gündelik hayatlarında dinin merkezi konumda olması üzerine bu kullanım tercih edilmiştir. Aynı kültür sermayesine veya yaşam tarzına sahip olmak, esasında nesiller arası farklılaşmayı daraltan bir unsurdur. Ama nesil farklılaşmasını yoğun bir şekilde sorunsallaştıranın yine aynı grubun olması, nesil algısı kavramsallaştırmamızın gerekçesi olarak yorumlanabilir. Nesil üzerine kaleme alınan metinlerde genel hatlarıyla şu kategorilere yer verilmiştir: Gelenekçiler-Sessiz Nesil (1946 öncesi doğanlar, Bebek Patlaması Nesil (1946-64), X Nesli (1965-1979), Y Nesli (1980-2000) ve Z Nesli (2001 ve sonrası). Bu çalışma özelinde ise saha verilerinden hareketle Dindar Orta Sınıf X Nesli (1965-1980), Geçiş Dönemi X-Y Nesli (1976-1985) ve Son Y Nesli (1986-2000). Nitel paradigmaya dayalı çalışmanın ana çekirdeğini derinlemesine mülakat ve odak (focus) grup görüşmeleri oluşturmaktadır. Araştırmada kullanılan yarı yapılandırılmış görüşme formuna dayalı derinlemesine görüşme tekniğinde katılımcılar kartopu (snowball) veya zincir referans örneklemi ile seçilmiştir. Bu çerçevede Antalya’da farklı yaş ve meslek gruplarına ait ve kendisini veya ailesini dindar/muhafazakâr olarak tanımlayan 34 kişiyle derinlemesine mülakat, 19 kişiyle odak grup (focus) çalışması yapılarak toplam 53 kişi ile görüşülmüştür. Cevapların birbirlerini tekrar etmesi üzerine veri doyum noktasının oluştuğu kanaatine ulaşılmış ve bu noktada veri toplama bırakılmıştır. Sahadan elde edilen verilerden hareketle nesil algısı kavramsallaştırmasının çatışmadan ziyade farklılaşma perspektifinden çözümlenmesi konunun anlaşılmasında daha önemli gözükmektedir. Yine çalışmada güncel ve problematik boyutlara gönderimler içermesi dolayısıyla kuşaktan ziyade nesil kavramı tercih edilmiştir. Dindar Orta Sınıf X Neslinin yaşadığı dönemlerin izdüşümlerinden hareketle nesillerin analizinde bilinç, şuur, ideal gibi kavramlara çok yer verdikleri gözlemlenmiştir. Nesiller arasının düşünsel ve pratik düzlemde eşitlenme kaygısı, nesiller arası farklılaşmayı çatışmaya evriltme riskini doğurmaktadır. Geçiş dönemi dindar X-Y neslinin ise eski ve yeni nesillerin anlaşılması kaygısını daha ön plana çıkarttığı ifade edilebilir. Sorgulama ve kişisel örüntüyle hayat felsefesini oluşturan nesil olarak geçiş neslinde anlamanın daha merkezde olduğunu söyleyebiliriz. Yeni nesil diye ifade edilmiş olmasına rağmen Son Y neslinin kendinden sonraki nesille ilgili kaygıları dikkat çekmektedir. Çalışmamız bir nesil kategorisini veya tema bazlı nesilleri ele alan literatürlerden ayrılarak nesil algısı kavramsallaştırmasıyla konunun problematik zeminini tartışmayı hedeflemektedir. |