Popis: |
Uygulama noktasında farklı algı ve yorumlar olsa da adalet kavramı, başlangıçtan günümüze her din ve düşünce sisteminin oturduğu ana zemini teşkil etmiştir yada bu iddia hemen hepsinin temel vazgeçilmezi olmuştur. Adalet, toplumu teşkil eden bireylerden tutun da milletler arası ilişkilere varıncaya dek olmazsa olmazlardandır. Bütün ilişkilerin hukuksal ve ahlakî bağlamda meşruiyet kazandığı zemin, şüphesiz adalettir. Bireysel ve toplumsal ölçekte adaletin gözetilmemesi durumunda, ülkenin sosyal ve hukuksal düzeninde kargaşa yaşanacağı açıktır. Bireylerin adalete güvenleri zedelendiğinde kolektif adalet yerine, kişisel öç ve intikam almalar gündeme gelir ki bunun da toplum barışını derinden yaralayacağı açıktır. Fert ve toplum düzenini bozan ve bir fesat unsuru olduğu kabul edilen suçların, özel ve genel maslahatın korunması ve devamlılığı için birtakım yaptırımlara tabi tutulması zaruri bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarihi süreçte siyasî, sosyal ve çeşitli düşünce akımlarının etkisiyle şekillenen ve uygulanan cezalar adalet ve hakkaniyet açısından sorgulanmıştır. Bunda cezaların fail ve mağdurlar açısından çeşitli kısıtlama vemahrumiyetlere yol açan niteliğinin payı büyüktür. |