HAKİKATİN TÜMÜNÜ TEKELİNDE GÖRMEK YA DA MEZHEBİ DİN EDİNMEK

Autor: Mehmet Kubat
Jazyk: Arabic<br />English<br />Turkish
Rok vydání: 2019
Předmět:
Zdroj: Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Vol 24, Iss 1, Pp 1-28 (2019)
Druh dokumentu: article
ISSN: 1304-639X
2791-951X
Popis: İtikadî-siyasî mezheplerin, fikirlerini Kur’ân ve Sünnet’e onaylatma gereği duydukları ve duruşlarını tahkim etmek için nassları görüşlerinin yardımına çalıştıkları bir gerçektir. Mezhebin kendi yorumunu nasslara dayandırması, Kur’ân ve Sünnet’e onaylatması tabiî bir hâdisedir. Ancak problem teşkil eden husus, mezhebin kendi yorumunu “mutlak hakikat” kabul edilip hakikatin tümünün kendi tekelinde olduğunu savunmaya başlaması ve böylece mezhebî yorumu din yerine ikame ederek kendi dışındaki bütün mezhepleri “din dışı” ilan etmesi ve İslâm dairesinin dışına çıkarmaya çalışmasıdır. Nassları kendi mezhebi görüşleri doğrultusunda yorumlayan ve yaptıkları yorumu “mutlak hakikat” kabul eden mezheplerin başında Hâricîler, Şîa ve Mu’tezile gelmektedir. Bu mezhepler kadar aşırı dozda olmasa da Ehl-i Sünnet mensuplarının da zaman zaman kendi mezhebî yorumlarını hakikatin yegâne ölçüsü ilan ettikleri dikkatlerden kaçmamaktadır. Her ne kadar Sünnî âlimler, teoride Ehl-i kıbleden saydıkları mezhep mensuplarını Müslüman kabul etmiş ve onları İslâm dairesinin dışına çıkarmayıp kardeş saymış olsalar da pratikte tersi bir tutum takınmışlardır. Ehl-i Sünnet’in, diğer mezhepleri “ehl-bid’at” veya “ehl-i dalâlet” gibi tanımlamalarla kategorize ettiği, sapkın ilan ederek tekfir ettiği ve böylece İslâm dairesinin dışına çıkardığı birçok örnek gösterilebilir. Bu makalede kendi yorum biçimlerini hakikatin tek ölçüsü kabul edip din yerine ikame eden mezheplerin görüşlerinden örnekler aktarılacak ve bu tutumun negatif yönlerine işaret edilecektir
Databáze: Directory of Open Access Journals