Dergilerden Özetler

Autor: Mete Korkut Gülmen, Mehmet Akif İnanıcı, Mehmet Şevki Sözen
Jazyk: English<br />Turkish
Rok vydání: 1996
Předmět:
Zdroj: Adli Tıp Bülteni, Vol 1, Iss 3 (1996)
Druh dokumentu: article
ISSN: 1300-865X
2149-4533
Popis: EROİN AŞIRI ALIMLARINDA MORFİN VE MORFİN GLUKURONİDLERİNİN POSTMORTEM DAĞILIM ÖZELLİĞİ Postmortem distribution pattern of morphine and morphine glucuronides in heroin overdose G. Skopp, R. Lutz, B. Ganssmann, R. Mattern, R. Aderjari Int J Legal Med 1996;109:118-124. Eroin aşırı alımlı dört olguda morfin ve metabolitlerinin postmortem dağılımını, kan konsantrasyonlarını etkileyen bazı etmenleri ortaya koyabilmek amacı ile araştırdık. Araştırmada, morfin konjugatlarının kimyasal stabiliteleri, hemokonsantrasyon, ilacın inkomp- let dağılımı ve diffüzyon işlevi, değişkenler olarak alındı. Aort, Vena Cava İnferiorun infra ve supra renal kısımlarından, femoral ve subklavian venlerden, sağ ve sol ventrikülden alınan kan örneklerinde, morfin, morfin-3-glukuronid ve morfin-6-glukuronid, hematokrit ve su içeriği araştırıldı. İlaç konsantrasyonları, HPLC ile analitlerin doğal fluoresansında değerlendirildi. Morfin glukuronidlerinin 72 saate kadar stabil oldukları kanıtlandı. Su içeriği %65~83, hematokrit değerleri %25-75 arasında değişkenlik göstermekte idi, ilaç konsantrasyonlarında ise kan örneğinin alındığı bölgeye göre dramatik değişkenlikler izlendi. Bu değişkenlikler ne yaşam sırasındaki inkomplet dağılıma, ne de morfin ve konjugatlarının farklı dağılım volümlerine bağlı bir diffüzyon işlemine bağlanabildi. Far- makokinetik araştırmalarda morfin dozları sonrasında gözlendiği gibi morfin ve glukuronidlerinin molar konsantrasyon oranları arasında kesin bir ilişki kurulamadı. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için, daha fazla olgunun değişik zaman dilimlerinde ve doku konsantrasyonlarında analizi gerekmektedir. DENTAL PULPADAN PCR-DNA ANALİZİNDE ÇEVRESEL FAKTÖRLERİN ETKİSİ Effect of environmental factors on PCR-DNA analysis from dental pulp. A. Alvarez Garcia, I. Munoz, C. Pestoni, M.V. Lareu, M.S. Rodriguez-Calvo, A. Carracedo. Int J Legal Med 1996;109:125-129. Bu çalışma, yaşlanma ile bağlantılı, farklı ısılarda ve çeşitli çevresel etmenlerdeki dişlerde DNA tiplendirmesinin sonuçlarını gözlemlemek amacı ile planlandı. Toplam 570 diş çalışmaya alındı. Çalışma PCR ortamında HLA DQA1, D1S80, HUMTH01, HUM- FES/FPS ve XY homolog geni amelogenin'in analizini içeriyordu. Genel olarak en iyi sonuçlar XY homolog geni amelogenin ile elde edildi, bunu iki STR çalışması (HUMTH01 ve HUMFES/FPS) izledi. Küçük fragman boyutları ve PCR amplifikasyonu sonrası kullanılan saptama yöntemi, bu gerçeğin açıklanmasındaki ana etmenlerdi. Genel olarak suda bekletilen dişler en zayıf sonuçları verdiler. Dış koşullarda bekletilen dişler, kum ya da toprağa gömülü olanlara göre daha iyi sonuçlar yansıttılar, oysa kum ya da toprağa gömülü olanlardan da iyi sonuçlar elde edilebilmişti. 4°C dereceye kadar ısının sonuçlar üzerinde çok hafif bir etkisi oldu. Gerçek yaşamda olgularda uygulanma olanağı olmayan yüksek ısılarda da (400°C'de 2 dakika) çoğu olguda pozitif sonuçlar elde edilebildi. XY homolog geni amelogenin ve STR'larda elde edilen pozitif tiplendirmeler 10-30 yaşlarındaki dişlerden elde edildi. Kimliklendirme amaçlı dental pulpanın kullanımının yararları bazı gerçek olgularda da örneklendi. MİDOZALAM ETKİSİ ALTINDA CİNSEL FANTAZİLER Sexual fantasies under the influence of midozalam. Hausmann R, Jakubiak M, Wuemeling HB. Deurechtsmedizin 1996;6/2:58-6l Bir ENT danışmanı damara enjekte edilen 5-15 mg midozalam ile sakinleştirilen 46 kadın hastaya karşı cinsel saldırı ile suçlandı. Suçlamalar öpmek, göğüsleri okşamak, vulvaya dokunmak, mastürbasyona teşvik etmek, anal sex ve ırza geçmeyi içermekte idi. Dava sırasında midozalamın cinsel fantazilere neden olup olmadığını araştırmak üzere adli tıp uzmanları çağrıldı. Literatür çalışmamıza göre damardan alınan 0.1 mg/kg midozalam her 200 olgudan birinde dokunarak uyarmaya bağlı farklı algılanabilir davranışların etkisi ile ortaya çıkan cinsel fantazilere sebep olur. Ayrıca otoerotik uyarım ela rapor edilmiştir. Uygulanan doz ve şekil ile birlikte iddia sahibi hastaların sayısı ve içeriğindeki artış incelendiğinde, bu başlıkta konu edilen olgulardaki cinsel fantazilerin mümkün olabileceği görülecektir. MORFİNİN ÖLÜM SONRASI VÜCUTTA YAYILIMI Postmortem distribution and redistribution of morphine in man. Logan BK, Smimow D. J Forensic Sci 1996;4l/2:221-229. Bu çalışma, vücutta ölüm sonrası morfin konsantrasyonlarındaki zamana bağlı değişiklikleri ve bölgelere bağlı farklıkları değerlendirmektedir. Morfin içeren 32 ölüm olgusunda sol ventrikül kanı, femoral kan ve beyin omurilik sıvısı mümkün olan en kısa zamanda ölümden hemen sonra alındı (Tl) ve otopsi sırasında tekrar iliak kan alındı (T2). Örnekler morfin için radioimmunossay ile analiz edildi. Morfin konsantrasyonundaki değişimlerde ne merkezi ne de periferik bölgelerde ve beyin omurilik sıvısında zamana göre bir farklılık saptanmadı. Ancak ventriktiler kandaki morfin konsantrasyonu, femoral veya iliak kanıyla örnek alınan periferik bölgedeki konsantrasyondan daima yüksek bulundu. Bu ventriküler morfin konsantrasyonu 0.3 mg/L'yi geçtiğinde kısmen doğru kabul edildi. Periferik kısımlarda femoral ve iliak kan morfin konsantrasyonları toksikolojik test için periferik kan alınlında uygun bir yer teşkil edecek şekilde birbirleriy- le uyumlu olduğu saptandı. SCANING ELEKTRON MİKROSKOPİSİ, ADLİ DİŞ ÇALIŞMALARINDA FAYDALI BİR ARAÇ Scaning electron microscopy, a useful tool in forensic dental work. Jakobsen J, Holmen L, Fredebo L, Serjsen B. J Forensic Odonto-stomatol 1995;13/2:36-40. Bazı olgularda, diş örneklerinin yüzeylerinde bulunan oluşumlar hakkında mikroskopik bilgiye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu bilgiler Scaning Elektron Microscobu ile elde edilebimektedir. Mineralize diş dokularının yapısal organizasyon bilgisine dayanılarak, fiziksel ve kimyasal değişimlerin farklı teşhisleri yapılabilir. Adli diş hekimliğinin mine ve dentine, dişte ve onarıcı dental materyallerin yapısında dişteki pozisyonuna göre birkaç yıl içinde ortaya çıkabilecek tortu bırakan (deposit) farklı travmalar gösteren bir referans materyaller toplamına tanınmasında işbirliği içinde olması önerilmektedir. Bu çalışmada, dört farklı olgu sunulmuştur. KÖPEKLERDE TATLI VE TUZLU SOĞUK SUDA BOĞULMA ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA A canine study of cold water drowning in fresh versus salt water. Conn AW, Miyasaka K, Katayama M. et al. Crit Care Med. 1995; 23/12: 2029-2037. Amaç: Yaşama kabiliyeti ile ilgili soğuk tatlı su ve soğuk tuzlu su içinde suda boğulma sırasında oluşan patofizyolojik değişikliklerin karşılaştırılması. Plan: Randomize edilmiş, prospektif, karşılaştırılan iki sıvıda kontrollü olarak suya batırma deneyleri. Deney yeri: Tıbbi bir kuruluşla yakın ilişkisi bulunan büyük bir üniversitenin laboratuarı. Denekler: onüç adet sağlıklı, anestezi altındaki değişik cinste köpekler. Üç köpek kontrollü olarak çalışıldı, su içinde idiler (immersiyon) ama su altında kalmadılar (submersiyon). Geri kalanlar 4°C'deki soğuk tatlı ve tuzlu su içinde kaldılar. Girişim: Femoral artere, sağ carotid artere ve sağ internal jugular vene katater yerleştirildi. Elektrokardi- yogram, pnömogram ve rektal sıcaklıklar su içinde/sıı altında kalmada sürekli olarak ölçüldü. Ölçümler ve ana sonuçlar: Soğuk suda (submersiyon) boğulmada, carotid arter sıcaklığında başlangıçta büyük bir azalma oldu (ilk 2 dakikada ~ 7.5°C), su içinde kalmada (im- mersiyon) azalma diğerine oranla çok azdır (0,8°C). Tatlı su ile tuzlu su arasında sıcaklık azalma hızı açısından önemli bir farklılık tespit edilmedi. Soğuk tatlı suda boğulma sırasında, su aspirasyonu vücut ağırlığında ortalama %16,5 artışla gross bir hemodilüsyona neden oldu. Serum potasyum konsantrasyonu, kate- kolamin ve serbest hemoglobin artarken, hemotokrit değeri, serum sodyum konsantrasyonu ve osmolarite azalmıştır. Pa02 dışında ölçülen tüm biyokimyasal veriler yaşanabilir seviyede idi. Aksine, soğuk tuzlu su boğulması sırasında hemokonsantrasyon ve vasküler hacim azalması ile vücut ağırlığı ortalama sadece %6 arttı. Hematokrit ve hemoglobin değerleri %30 arttı, ama başlangıç plazma serbest hemoglobin değerleri değişmeden kaldı. Serum sodyum konsantrasyonları, osmolarite, potasyum konsantrasyonları hızla kritik seviyelere yükseldi. Sonuçlar: Soğuk su altında kalan hayvanların tümünde birden takipne gelişti. Bunu, olası etkileriyle aspirasyon takip etti. Soğuk suda boğulmalarda biyokimyasal ve patofizyolojik değişiklikler (hem tatlı su hem de tuzlu su için), ılık suda boğulmada rapor edilen değişikliklere, dolaşım devam etmesi sonucunda aşırı hızlı vücudun soğuması dışında benzerdir. Soğuk tatlı su boğulma olgularında kaydedildiği gibi akut su içinde kalma süreci, beyni ölümcül zarardan geçiçi olarak koruyabilir. Dolaşan katekolaminlerin konsantrasyonları, test hayvanlarının her iki grubunda da, daha fazla artmıştır. Klinik olarak, önemli hipotermi ve aşırı anoksi ile birleşen katekolaminlerin dolaşım üstündeki akut etkileri kurtarma işlemi sırasında residüel dolaşımın ortaya çıkmasını engellemektedir. Suda boğulma yokluğunda, soğuk suda ani ölümlerde rol oynayabilir. METRONİDAZOLE/ETANOL ETKİLEŞİMİNE BAĞLI ANİ ÖLÜM Sudden Death Due to Metranidazole/ Ethanole Interaction. Cina SJ, Russel RA, Conradi SA et al. Am. J. Forensic Med. and Pathol. 1996; 17/4:343-346 Yaygın olarak antimikrobiyal ajan olarak hekimler tarafından yazılan, Metranidazole (Flagyl) etanol içen hastalara verildiğinde, Disülfirama (Antabuse) benzer reaksiyon vermektedir. Bu ilaç/kimyasal madde etkileşimi, asetaldehidin birikmesine neden olmaktadır. Asetaldehid hepatotoksik, kardiyotoksik ve aritmojeniktir; öldürücü serum asetaldehid seviyesi saptanamamıştır. Etanol kullanırken disülfiram alan hastalarda, ani ölüm rapor edilmiştir; ama etanol/metronidazole etkleşimine bağlı ölümler rapor edilmemiştir. Bu yazıda, erkek arkadaşı tarafından (koluna minor fiziksel travma uygulanması sırasında) saldırıya uğradıktan sonra ölen 31 yaşındaki kadın olgu tanımlamaktadır. Toksikolojik analizle serum etanol (16 mg/dl), asetaldehit (4,6 mg/dl) ve metranidazole (0,42 mg/dl) konsantrasyonlarının yükselikliği ortaya çıkarılmıştır. Ölüm nedeni etanol/metranidazole etkileşimine bağlı asetaldehit toksisitesi kardiyak disritmi olduğu rapor edilmiştir. Saldırı ile birlikteki otonomik stres bir kadının ölümüne katkıda bulunmuştur. Yazıda bu yolun mekanizması İncelenmektedir. ANİ ÖLÜME NEDEN OLAN PRİMER KALP TÜMÖRLERİ: BİR LİTERATÜR ARAŞTIRMASI Primary Cardiac Tumors causing Sudden Death: A Review of the Literature. Cina SJ, Smialel JE, Burke AP. et al. Am. J. Forensic Med. and Pathol. 1996; 17/4:271-281. Amerika Birleşik Devletleri'nde ani beklenmeyen ölümler 200000 - 400000 arasındadır. Bu ölümlerin büyük bir kısmı aterosklerotik kalp hastalığı ile ilişkili olmasına rağmen, küçük bir yüzdesi (-0.0025) primer kalp neoplasmlarıdır. Yayınlanmış literatürde, primer kalp tümörleri ile ilgili 120 ani ölüm olgusu bulunmaktadır. Bu lezyonların 103'ü histolojik olarak bening olmasına rağmen, bu tümörlerin kalp içi yerleşimleri ani ölüm ile sonuçlanan ileti ve hemodinamik bozukluklara neden olmuştur. Bu tümörler otopside, çoğunlukla kolay olarak tanımlanmaktadır. Ani ölüme neden olan ve en çok tanınan kalp içi lezyon atrioventriküler düğümün endodermal heterotopiası olmasına rağmen atrioventriküler düğüm mikroskopik olarak muayene edilmedikçe teşhis edilmemektedir. Bu neoplasmların seyrek olması nedeniyle, onların belirgin makroskopik ve mikroskopik özelliklerinin kısa bir derlemesi yapılmaktadır. AVUSTRALYA'DA OLAY YERİ ARAŞTIRICILARI İÇİN KALİTE SİSTEMLERİ GÜVENİRLİĞİNİN GELİŞİMİ Development of Quality Systems Accreditation for Crime Scene Ivestigators in Australia. Horsıoell J, Edwards M. Science Justice 1997;37(l):3-8 Bu yazı Avustralya’daki olay yeri araştırmacılarının politikası, rolü ve eğitimi konu başlıklarını içermektedir ve ayrıca bu disiplin içinde kalite kontrolü gereksinimini tartışılmaktadır. Olay yeri araştırmasının güvenilirlilik kriterlerinin gelişimini, mahkeme kontrolünü, yenilikçi iç ve dış yeterlilik test programlarını tanımlamaktadır. Avustralya Yeni Test Uzmanları Ulusal Birliği, Avustralya ve Amerika Suç Laboratuar Direktörleri Derneği Laboratuar Güvenirlilik Bordu (NATA/ASCLD-LAB), olay yeri araştırmacısının güvenirlilik programının kategorisi tartışılmıştır. YÜN LİFLERİ - VİNİL VE DERİ ARAÇ KOLTUKLARINA TRANSFERİ VE İKİNCİL TRANSFERLERİ HAKKINDA BAZI ÖZELLİKLER Wool Fibres - Transfer to Vinyl and Leather Vehicle Seats and Some Observations on their Secondary Transfer. Grieve MC, Biermann TW. Science Justice 1997;37(l):31-38. Yün liflerinin vinil ve deri araç koltuklarına transferini değerlendirmek için canlı testler uygulandı. Beş donör giysisi içermekte idi. Sonuçlar basit bir laboratuar dökme testiyle elde edilenlerle karşılaştırıldı. İkincil transfer ve araç kullanımı nedeniyle vinil koltuklardan yün liflerinin kaybı da incelendi. Sonraki deneyler, elbise değişimi sonrası oluşan ikincil transfer olasılığı ile ilgilidir. Yün elbiselerden lif transferi sadece alıcı yüzeyin yapısına değil, vericinin yapısına ve liflerin koşullarına bağlı olduğu gösterildi. Canlı testler dökme yolunun en doğru görüntüsünü sağlamaktadır, ama her zaman pratik değildir. Laboratuar testlerinin optimize edilmesi için önerilmektedir. İkincil transferin yeni etkileri ortaya çıkarılmıştır. Lif transferinin genel varsayımlarda bulunmada tehlikeli olabileceğinin kompleks bir konu olduğu tekrar gösterilmiştir. ISIRIK İZİ ANALİZİNDE DİJİTAL ŞEKİLLENDİRME TEKNİĞİNİN KULLANIMI The use of a digital imaging technique to aid bite mark analysis. Naru AS, Dykes E. J Forensic Sci Soc 1996;36/l:47-50. Adli olgular bazen ısırık izi yaralarının analizini gerektirir. Bu çalışma, bir yaranın dijital şekil çoğalımı metodunu ile yaranın şekli ve şüphelinin diş yapısı arasındaki karşılaştırmayı geliştirecek bir kaplama üretimi metodunu anlatmaktadır. Çalışmada ayrıca tamamen dijital şekillendirme yazılımı içerisindeki bir karşılaştırma metodu da gösterilmiştir. Dijital üretilmiş kaplamaların kullanımı, daha objektif bir karşılaştırma metodunun sağlanmasını ortaya çıkarmaktadır. Bu metodun ayakkabı baskısı, lastik izi ve diğer künt - kesici olmayan alet yaraları analizinde de kullanılabileceği belirtilmiştir
Databáze: Directory of Open Access Journals