TANIKLIK VE EDEBİYAT: VAKAZEDE BİR NÜVİS OLARAK ZABEL YESAYAN
Autor: | ÇELİK, Gizem Ekin |
---|---|
Jazyk: | turečtina |
Rok vydání: | 2020 |
Předmět: | |
Zdroj: | Issue: 11 140-152 ViraVerita E-Dergi |
ISSN: | 2149-3081 |
Popis: | This study aims at rethinking the issue of literature and testimony with a particular focus on ZabelYesayan, one of the leading representatives of Armenian literature. To that end, the concepts oftestimony, genocide and disaster is analyzed through the conceptualizations of different thinkers.This analysis gains more depth through the discussion on Paul Ricoeur’s distinction betweenhistorical and extraordinary testimonies and Marc Nichanian's argument about the possibility oftestimony. For the witness, testimony is a proof of grievances acquired through the knowledge ofbeing the loser in the power struggle of history and memory, while for the audience it manifests asa tendency to take responsibility for or to deny the excessiveness and the irrationality of violence.Talking about social remembrance or forgetting also necessitates taking all the dynamics of thatsocial structure into consideration. Jan Assmann has emphasized that remembering is an emotionaland conscious relationship with the past. In this context, the traces of this relationship will beinvestigated with respect to Yesayan’s work. Bu çalışma, edebiyat ve tanıklık konusunu Ermeni edebiyatının önde gelen temsilcilerinden biri olanZabel Yesayan özelinde yeniden düşünmeyi hedeflemektedir. Bu bağlamda tanıklık, soykırım vefelaket kavramları analiz edilecektir. Bu analiz, tanıklığın mümkün(süz)lüğü savı çerçevesinde MarcNichanian’ın tanıklık etmenin imkânsızlığı ve Paul Ricoeur’un tarihsel tanıklıklar ve olağanüstütanıklıklar ayrımında daha da derinlik kazanır. Tanık için, tarih ve hafıza arasındaki güç oyununda hepkaybeden olduğu bilgisi ile bir mağduriyet ispatı şeklini alırken; dinleyen için ise şiddetin buölçüsüzlüğü ve akıl almazlığı güçlü bir sorumluluk ya da inkâr eğilimi olarak zuhur eder. Toplumsalbir hatırlama ya da unutmadan bahsetmek, aynı zamanda o toplumsal yapının tüm dinamiklerini degöz önünde bulundurmayı gerektirir. Jan Assmann, hatırlamanın geçmişle kurulan duygusal ve aynızamanda bilinçli bir ilişki olduğunu vurguluyordu. Bu bağlamda, Yesayan’dan ilhamla, bu ilişkinin izisürülecektir. |
Databáze: | OpenAIRE |
Externí odkaz: |