19. YÜZYIL TÜRK EDEBİYATINDA ROMAN TERİMİNİN HİKÂYESİ

Autor: YEŞİLBAŞ, Mustafa
Jazyk: turečtina
Rok vydání: 2021
Předmět:
Zdroj: Volume: 2, Issue: 2 118-137
Turkish Academic Studies-TURAS
ISSN: 2757-7511
Popis: Roman türünün ilk örnekleri Türk edebiyatına Tanzimat yıllarında çeviriler yoluyla girer. Victor Hugo, Daniel Defoe gibi sanatçıların eserleriyle birlikte özellikle Fransız romanlarının çevirileri Tanzimat’ın ilanından kısa bir süre sonra Türk edebiyatına kazandırılır. Sonrasında ise 1872’de Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseri ilk telif roman olarak okura sunulur. Devamında da birçok telif roman dönemin önemli şahsiyetleri tarafından kaleme alınır ve 19. yüzyılın sonuna kadar Türk romanı kendini aşamalı şekilde geliştirir. Bu tür, Servet-i Fünun Dönemi’nde Halit Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah ile Aşk-ı Memnu adlı romanlarıyla olgunluk seviyesine ulaşarak nihayetinde özerk bir yapıya kavuşur. Bunun yanı sıra hayaliyun-hakikiyun tartışmaları çerçevesinde bilhassa Halit Ziya Uşaklıgil’in Hikâye ve Ahmet Mithat Efendi’nin Ahbar-ı Asara Tamim-i Enzar adlı teorik nitelikteki eserleri ve dönemin sanatçıları tarafından yazılan mukaddimeler roman hakkında önemli görüşler içerir. Ancak bu metinler romanı terim bağlamında net bir yere oturtamaz. Nihayetinde de birçok toplumsal, politik sebeplerle uzun bir süre “roman” teriminden yana net bir tavır görülmez. Bununla beraber “roman”ın belirgin bir çerçevesi de çizilemez. Roman, çoğunlukla; “hikâye” “büyük hikâye” gibi sözcüklerle karşılanır. Ancak buradaki hikâye sözcüğü; romanın günümüzdeki modern anlamda edebi terim olan hikâye ile (öyküyle) karıştırılmasından değil Türkçede anlatmaya dayalı birçok unsurun geçmişten günümüze “hikâye” sözcüğüyle karşılanmasından kaynaklanır. Bu durum; özellikle Tanzimat Dönemi’ne ait mukaddimelerde ve teorik nitelikteki eserlerde görülürken Servet-i Fünun Dönemi ve sonraki dönemlere kadar da sarkar. Fakat 19. yüzyılın tanıdık simalarından olan Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Samipaşazade Sezai, Recaizade Mahmut Ekrem, Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf gibi şahsiyetlerin muhtelif yazı ve eserlerinde rastlanılan bu adlandırma sorunsalı Türk edebiyatında herhangi bir tartışmaya da sebebiyet vermez.
Databáze: OpenAIRE