ALLEGORICAL STRUCTURE IN DEVLET ANA IN THE CONTEXT OF NATIONAL ALLEGORY DEBATE
Autor: | ÜNSER, Halil İbrahim |
---|---|
Jazyk: | turečtina |
Rok vydání: | 2022 |
Předmět: | |
Zdroj: | Volume: 36, Issue: 3 1462-1478 Erciyes Akademi |
ISSN: | 2757-7031 |
Popis: | Türk siyasetinde devletin algılanma biçimi ideolojik kutuplaşmanın önemli bir unsuru olagelmiştir. Özellikle milliyetçi ideolojide ve aynı zamanda muhafazakârlıkta, geçmişten günümüze kadar sirayet eden kutsallık atfedilecek derecede devlete olumlu bir bakışın varlığı göze çarpmaktadır. Buna karşılık Türk sosyalizminde, Marksist teoride devletin mücadele edilerek aşılması gereken bir tarihsellik olmasının da etkisiyle devlet, bir nevi zulüm kaynağı ve aparatı olarak görülmüştür. Söz konusu kutuplaşma Türk edebiyatına da yansımış olup Kemal Tahir’in Devlet Ana isimli romanı bu noktada önemli bir kırılma olmuştur. Kendisini Türk sosyalizmi içerisinde konumlandırmış olan Kemal Tahir, romanında Osmanlı mirasını olumlayacak şekilde bir tarihsel kurguyu işlemiş ve bunu alegorik bir yapı kapsamında gerçekleştirmiştir. Türk solunu Türkiye tarihiyle uzlaştırma girişimi olarak değerlendirilebilecek olan bu girişimde, Asya Tipi Üretim Tarzı (ATÜT) yaklaşımının bir uzantısı olacak şekilde Osmanlı’da feodalizmin ve dolayısıyla sınıfsal bir yapının olmadığı, bunun yerine kerim devlet anlayışının esas olduğu düşüncesi işlenmiştir. Yazarın sosyalist mücadelenin Batı’nın tarihsel gelişimini ve toplum biçimi ile düşünce sistemini zorunluluk olarak kabul etmeden Türkiye’nin özgün tarihsel mirası ve toplum yapısı uyarınca yürütülmesi gerektiği düşüncesini içeren çabasının temelinde, Doğu-Batı çatışmasına dair bir konumlanış yer almaktadır. Alegorik bir anlatım ile inşa edilmiş olan bu konumlanış, Fredric Jameson’ın başlatmış olduğu, sömürgecilik geçmişi ile sabitlenen üçüncü dünya edebiyatının zorunlu olarak alegorik olacağı şeklindeki tartışma açısından da verimli bir örneğe karşılık gelmektedir. Bu çalışmada alegorik anlatım ile sömürge geçmişinin de üçüncü dünya olarak tarif edilen edebiyatın bir zorunluluk ilişkisi ile birbirine bağlanamayacağı görüşü, Doğu’daki alegorik anlatımın temelinde eski Türk, Arap, Fars ve Hint edebiyatlarının bulunduğu düşüncesiyle savunulmaktadır. The way the state is perceived in Turkish politics has always been an important element of ideological polarization. Especially in nationalist ideology and at the same time in conservatism, there is a positive view of the state to the extent of attributing sanctity to it, which has permeated from the past to the present. On the other hand, in Turkish socialism and Marxist theory, the state is seen as a source and apparatus of oppression due to the fact that the state is a historicity that must be overcome through struggle. This polarization was also reflected in Turkish literature and Kemal Tahir's novel Devlet Ana (Mother State) was an important break at this point. Kemal Tahir, who had positioned himself within Turkish socialism, processed a historical fiction in his novel in a way to affirm the Ottoman heritage and did so within an allegorical structure. In this attempt, which can be considered as an attempt to reconcile the Turkish left with the history of Turkey, the idea that there was no feudalism and therefore no class structure in the Ottoman Empire, and that instead the understanding of a benevolent state was essential, as an extension of the Asian Type Mode of Production (ATÜT) approach, was processed. The author's effort, which includes the idea that the socialist struggle should be carried out in accordance with Turkey's unique historical heritage and social structure without accepting the historical development, social form and thought system of the West as a necessity, is based on a positioning of the East-West conflict. This positioning, which is constructed with an allegorical narrative, corresponds to a fruitful example in terms of the discussion initiated by Fredric Jameson that the literature of the third world, which is fixed by its colonial past, will necessarily be allegorical. In this study, the view that allegorical narrative and the colonial past cannot be linked to each other with a relation of necessity in the literature defined as the third world is defended with the idea that allegorical narrative in the East is based on the ancient Turkish, Arabic, Persian and Indian literatures. |
Databáze: | OpenAIRE |
Externí odkaz: |