Kâsım b. Kutluboğa’ya Nisbet Edilen Uydurma Bir Metin: Menâkıbu Ebî Hanîfe

Autor: ŞAHİN, Ünal
Jazyk: turečtina
Rok vydání: 2022
Předmět:
Zdroj: Volume: 22, Issue: 2 843-868
Marife Turkish Journal of Religious Studies
Marife Dini Araştırmalar Dergisi
ISSN: 2630-5550
Popis: Many reasons have been stated for writing Tabakat (biography) works in the literature. The life stories of the fuqaha of the sect, their works, and their relationship with the sect are usually revealed in the works dealing with the biographies of the fuqaha. Although many biographies have been written for the imams of four sects, individual biographical works have been written for prominent people in the sect, including the founding imams of the Hanafi sect, Abu Hanifa (d. 150/767), Imam Zufar (d. 158/775), Abu Yusuf (d. 182/798), Imam Muhammad (d. 189/805) and Hasan b. Ziyâd (d. 204/819). Ibn Kutluboğa (d. 879/1474) is one of the prominent tabakat authors in the Hanafi sect. Ibn Kutluboğa's works, es-Sikât and Tâcü't-terâcim, are sufficient to manifest his authority in the field. In this article, the text named Menâkıbu Ebî Hanîfe, which is attributed to Ibn Kutluboğa, is discussed, and it is tried to prove that this text does not belong to Ibn Kutluboğa. Although the work mentioned above has been attributed to Ibn Kutluboğa in some recent studies, it has not been mentioned by either Ibn Kutluboğa's student, Sehâvî (d. 902/1497), or the later tabakât authors. The library records given as belonging to Ibn Kutluboğa are based on the information on the first page of the manuscripts, which are generally created by the copyists and described as “zahriyya”. The authenticity of Menâkıbu Ebî Hanîfe's belonging to İbn Kutluboğa and why the author dealt with such a text constituted the main subject of the study. The main motives in the production of such texts have been emphasized, and the work has been examined with the criticism phases created for apocryphal texts. Sectarian factors, means of gain, falsification of sources, construction of a new history, and many other reasons can be the copyright purpose of such texts. In this respect, it is possible to say that the apocryphal texts and the reasons for fabricating hadith are similar in many respects. The mentioned work has been examined from different perspectives by subjecting it to the stages of internal and external criticism. Firstly, the external criticism phases were applied to the text, and then the internal criticism process was operated over the text. Historians also applied the created criticism phases for the texts thought to be apocryphal. Especially historical data is of great importance in such texts because the data reveal the consistency and robustness of the text in several aspects. In the work named as Menâkıbu Ebî Hanîfe, no information is revaled about the record of the end (ferâğ) or copying, resulting in many problems.Based on the available data in the mentioned work, general inferences have been made about the writing date of the work, the geography in which it was written, and the purpose of writing. While trying to prove that the work does not belong to Ibn Kutluboğa, the information in Menâkıbu Ebî Hanîfe has been examined by comparing it with other works of the author and with different sources. With the created analysis phases, the method that can be applied for that text and similar texts was pointed out, and the information in the work was classified categorically. Historical inaccuracies about three imams of the Hanafi school were pointed out. In addition, the problem of the authenticity of the information in Imam Zufar's biography wew emphasized in particular. The transfers were made on the other books of Ibn Kutluboğa and the accepted works in the field.The work contains many historical mistakes, problems in transmissions, information that is not included in other sources, adaptation of the information transferred for different madhhab imams for Hanafi sect imams, and many other mistakes. It does not seem likely that a scholar like Ibn Kutluboğa, who is one of the prominent figures in the sect and who stands out with his meticulousness in his works, will make mistakes that can be called very simple. By revealing that the work named Menâkıbu Ebî Hanîfe will not be written by a scholar like Ibn Kutluboğa, one of the wise and powerful scholars of the Hanafi sect, in a sense, that work with grave mistakes will be proved not to belong to him.
Tabakât eserlerinin kaleme alınması ile ilgili birçok sebep belirtilmektedir. Fukaha biyografilerini ele alan eserlerde genellikle mezhep fakihlerinin hayat öyküleri, eserleri ve mezheple ilişkisi bir araya getirilmiştir. Dört mezhep imamı için yazılan birçok biyografi bulunmakla birlikte mezhepte öne çıkan kimseler için de müstakil biyografik eserler kaleme alınmıştır. Hanefî mezhebinin kurucu imamları olan Ebû Hanîfe (ö. 150/767), İmam Züfer (ö. 158/775), Ebû Yusuf (ö. 182/798), İmam Muhammed (ö. 189/805) ve Hasan b. Ziyâd (ö. 204/819) için de mezkûr durum söz konusudur. Hanefî mezhebindeki tabakât müelliflerinin önde gelen simalarından birisi de İbn Kutluboğa’dır (ö. 879/1474). İbn Kutluboğa’nın es-Sikât ve Tâcü’t-terâcim eserleri onun alandaki otoritesini göstermesi bakımından yeterlidir. Bu makalede İbn Kutluboğa’ya nisbet edilen Menâkıbu Ebî Hanîfe isimli metin ele alınmış ve bu risalenin İbn Kutluboğa’ya ait olmadığı ispatlanmaya çalışılmıştır. Mezkûr eser son dönem kimi çalışmalarda İbn Kutluboğa’ya nisbet edilmişse de bu nisbet ne İbn Kutluboğa’nın öğrencisi Sehâvî (ö. 902/1497) ne de onun sonrasındaki tabakât müellifleri tarafından zikredilmiştir. İbn Kutluboğa’ya ait olarak verilen kütüphane kayıtları ise yazma eserlerin genellikle müstensihler tarafından oluşturulan ve zahriyye olarak nitelendirilen ilk sayfasında yer alan bilgilerden hareketle yapılan nisbetlerdir. Menâkıbu Ebî Hanîfe’nin İbn Kutluboğa’ya aidiyetindeki otantiklik ve müellifin neden böyle bir metin ele aldığı çalışmanın temel konusunu oluşturmuştur. Bu tarz metinlerin üretilmesindeki ana saiklerin neler olabileceği üzerinde durulmuş ve apokrif metinler için oluşturulan tenkit safhalarıyla eser inceleme konusu edilmiştir. Mezhebî faktörler, kazanç vesilesi, kaynakların tahrifi, yeni bir tarih inşası ve daha birçok sebep bu tarz metinlerin telif gayesi olabilmektedir. Bu açıdan apokrif metinler ile hadis uydurma sebeplerinin birçok noktada benzerlik gösterdiğini söylemek mümkündür. Söz konusu eser, iç ve dış tenkit safhalarına tâbi tutularak farklı açılardan incelenmiştir. Öncelikle dış tenkit safhaları metne uygulanmış devamında ise iç tenkit süreci metin üzerinden işletilmiştir. Oluşturulan tenkit safhaları apokrif olduğu düşünülen metinler için tarihçiler tarafından da tatbik edilmiştir. Bu tarz metinlerde özellikle tarihsel veriler büyük önem arz etmektedir. Zira bu veriler metnin birkaç açıdan tutarlık ve sağlamlığını ortaya koymaktadır. Menâkıbu Ebî Hanîfe’de ferağ veya istinsah kaydına dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bu durum birçok problemi ‎de beraberinde getirmektedir. Zikri geçen eserde mevcut verilerden hareketle eserin yazım ‎tarihine, yazıldığı coğrafyaya ve kaleme alınma gayesine dair genel çıkarımlarda bulunulmuştur.‎ Eserin İbn Kutluboğa’ya ait olmadığı ispat edilmeye çalışılırken, Menâkıbu Ebî Hanîfe’deki bilgiler gerek müellifin diğer eserleriyle gerekse farklı kaynaklarla karşılaştırılarak incelenmiştir. Oluşturulan tahlil safhalarıyla bu ve benzeri metinler için uygulanabilecek yönteme işaret edilmiş ve eserdeki bilgilerin kategorik tasnifine gidilmiştir. Hanefî mezhebinin üç imamı hakkında nakledilen tarihsel yanlışlıklara işaret edilmiştir. Bunlarla beraber özelde İmam Züfer’in biyografisinde yer alan bilgilerin sıhhati problemine dikkat çekilmiştir. Nakiller İbn Kutluboğa’nın diğer kitapları ve alanda kabul görmüş eserler üzerinden yapılmıştır. Eser birçok tarihsel hata, nakillerde problem, diğer kaynaklarda yer almayan bilgiler, farklı mezhep imamları için aktarılan bilgilerin Hanefî mezhep imamları için uyarlanması ve daha birçok yanlışı bünyesinde barındırmaktadır. Mezhepte otorite isimlerden olan ve eserlerindeki titizliğiyle ön plana çıkan İbn Kutluboğa gibi bir âlimin çok basit denebilecek yanlışlara düşmesi muhtemel gözükmemektedir. Menâkıbu Ebî Hanîfe isimli çalışmanın Hanefî mezhebinin dirayetli ve kudretli âlimlerinden İbn Kutluboğa gibi bir âlimin kaleminden çıkmayacağının ortaya konması ile bir anlamda onun sırtından vahim hatalar barındıran bu eserin yükü kaldırılmış olacaktır.
Databáze: OpenAIRE