Myelodisplastik sendromlu olguların periferik kan örneklerinde NQO1 geninde C609T polimorfizm analizi, sistogenetik incelemeler ve polimorfizmin sitogenetik anomalilerle ilişkisinin değerlendirilmesi

Autor: Bağatir, Gülçin
Přispěvatelé: Palanduz, Şükrü, Genetik Anabilim Dalı
Jazyk: turečtina
Rok vydání: 2005
Předmět:
Popis: 6-OZET MDS terimi ; primer kemik iliği yetersizliği ile karakterize heterojen bir hastalık grubunu içermektedir. Alkilleyici ajanları kullanan veya radyoterapi gören maligniteli hastalardaki MDS sMDS, ilaç kullanımı veya başka bir nedene bağlı olmayan MDS ise pMDS olarak adlandırılır (15). Tedaviyle ilişkili lösemilere ve myeloblastik sendroma duyarlılık artışı ile detoksifikasyonda ve metabolik aktivasyonda rolü olan enzimlerin polimorfizmi arasmda ilişkiler saptanmıştır (51,53). NQOl NAD(P)H kinon oksidoredüktaz kinonlan detoksifiye etme yeteneği nedeniyle benzen toksisitesine karşı koruyucu rol oynamaktadır. NQ01 eksikliği olan bireylerin benzen toksisite riskine sahip olduğu düşünülmektedir (14,24,53). Yaptığım tez çalışmasının amacı ; pMDS ve sMDS'li olguların periferik kan örneklerinde NQOl geni C609T polimorfizminin saptanması, birlikte yapılacak sitogenetik değerlendirme ile polimorfizm-sitogenetik anomali ilişkisinin incelenmesidir. Bizim yaptığımız çalışmada MDS'li olguların %53.75'inde klonal kromozom anomalisi saptanmıştır. MDS'li olgularımızda en sık rastlanan sitogenetik anomaliler; kompleks anomaliler (%18.75), -7/del(7q)(%10), -5/del(5q) /der(5q)(%8.75), +mar (%6.25), +21(%.5), -17(%5>14(%5), +8 (%3.75), t(8;21)(q22;q22) (%3.75), -8(%3.75), -21(%3.75),+22(%3.75)'dir. Dört grapta topladığımız MDS'li olgularımızın NQOl geni C609T mutasyonu için moleküler analizleri (PCR-RFLP) yapılarak allelik verileri tespit edilmiş ve Hardy Weinberg dağılımına (p2+2pq+q2) göre allelik frekans verileri hesaplanmıştır. İstatistiklerde Pearson x2, Fisher analiz ve Contiunit Correction analiz yöntemleri kullanılmıştır (Tablo:14,15,16,17). 1. grubumuzu oluşturan hiposellüler kemik iliği bulgularına sahip MDS'li hastalarda mutant allelik frekans kontrol grubuyla kıyaslandığında istatistiksel olarak farklı bulunmamıştır (OR, 0,625, %95 %95 CI,0,334-1.169,p=0,138). 2. grubumuzu oluşturan hipersellüler kemik iliği bulgularına sahip MDS'li hastalarda mutant allelik frekansın kontrollere göre 1.4 kat daha fazla gözlenmekle birlikte istatistiksel olarak anlamlı değildir. ( OR, 1,448, % 95 CI,0,689-3,045,p=0,326) 893. grubumuzda yer alan pediatrik MDS'li olgularda mutant allel frekansı kontrol grubu ile kıyaslandığında normal frekans değerleri içinde bulunduğunu göstermektedir (OR,0.721,%95 CI,0.267-1.947,p=0.517). 4. grubumuzdaki sMDS'li olgularda mutant allel frekansı kontrol grubuna oranla 1.8 kat artmış görülmektedir.Bununla birlikte istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır ( OR, 1,893, %95 CI, 0840-4,265,p=0,118). Çalışmamızda sitogenetik anomali tespit ettiğimiz kırküç MDS' li hastada mutant allel frekansı kontrol grubuyla benzer frekans verisine sahiptir. Ancak allelik frekans ; -5/del(5q) anomalisi olanlarda, kontrol grubuna oranla 1,298 kat (OR,l,298,%95 CI,0,331-5,086,p=0,124),-5/5q-/der(5) kromozom anomalisi olan grupta 1.211 kat (OR;1.211,%95CI,0.374-3.922,p=0.293), +21 anomalisi olanlarda 1.817 kat (OR4L8I7, %95 CI,0.429-7.698,p=0.692), translokasyon bulgusu olanlarda 1.514 kat ( OR;1.514. %95 CI,0.449-5.104.p= 0.482) der(3) bulgusu olanlarda 1.298 kat (OR;1.298,%95 CI, 0.331-5.086,p=0.707), t(8;21)anomalisi olanlarda ise 3,028 kat (OR,3,084,%95 CI,0,604-15,172,p=0,170) artmış görülmektedir. Ancak bu artışın istatistiksel olarak anlamı yoktur. Tüm MDS hasta gruplarındaki NQOl C609T mutasyon polimorfizm bulguları, bu polimorfizmin MDS etyolojisinde rolü olduğunu desteklememektedir. Buna rağmen istatistiksel olarak anlamı olmamakla birlikte kontrol grubuna oranla 2. grupta, 1,4 kat 4. grupta ise 1,8 kat allelik frekansın artmış olması, 2. grupta T/T genotip sıklığının anlamlı (p=0.013) olması dikkat çekicidir ve NQOl C609T polimorfizminin direkt olmasa sMDS ile yakın ilişkili olduğunu düşündürmektedir. Yine bu polimorfizmin translokasyonlar, t(8;21),-5/5q-, der(3),+21 sitogenetik anomalileri ile ilişkili olması muhtemeldir. Pek çok kanser türü ile bu polimorfîzmle arasında ilişki kurulmasına ve bu polimorfizmin toksisiteye riski arttırdığına dair bulgular saptanmasına karşın ; bizim çalışma grubumuzda bu polimorfÎ2snin tek basma MDS ile direkt ilişkili olmadığı sonucu elde edilmiştir. Ancak bununla birlikte benzen toksisitesine maruz sMDS 'li ve hipersellüler kemik iliği bulgularına sahip MDS'li daha fazla sayıda hastada bu polimorfizmin araştın İmasının uygun olacağı kanaatindeyiz. Anahta kelimder: pMDS,sMDS, NQOl,polimorfizm,sitogenetik anomali. 90 7-SUMMARY MDS is a haemotological disorder which is characterized by the primary defiency of the bone marrow. MDS developing in patients who previosly received radiotheraphy or alkylating agents is classified as 'secondary' whilst MDS developing in those patients without such a history is classified as 'primary' (15). In various studies it has been found that therapy-related MDS and increased sensitivity to MDS may be associated with the polymorphisms of various enzmes that play a role in detoxification and and metabolic activation(51,53). NQOl NAD(P)kinon has a protective effect against benzen toxicity due to its detoxifying activity. It has been suggested that individuals with NQOl deficiency, are more susceptible to benzen toxicity(14,24,53). The aim of the present research is to determine NQOl genetic polymorphism in patients with primary and secondary myelodisplastic syndrome and to search the relation between polymorphisms and cytogenetic abnormalities. Clonal chromosomal abnormalites were found in 53.75 % of patients with MDS in our studies. The most frequent cytogenetic aberrations were complex anomalies (%18.75), -7/del(7q)(%10), -5/del(5q) /der(5q)(%8.75), +mar (%6.25), +21(%.5), - 17(%5)-14(%5), +8 (%3.75), t(8;21)(q22;q22) (%3.75), -8(%3.75), -21(%3.75) and +22(%3.75). Patients with MDS are classified in the 4 main groups. The NQOl gene was analysed with respect to the presence of C609T mutation by using PCR-RFLP. Allelic frequencies of the wild and the polymorphic alleles were calculated according to the Hardy-Weinberg law (p2+2pq+q2). Pearson X2,Fischer and Contiunit correction analysis were used as statistical methods. (Tables 14,16,17). In the first group involving patients who have hypocellular bone marrow, the allelic frequency of the C609T mutation was not statistically different than the controls (OR: 0,625, %95 confidence internal (CI): 0,334-1,169, p=0,138) In the second group of MDS patients with hypercellular bone marrow, the frequency of the C609T allele is found to be 1.4 times more frequent in the study group compared to the controls, without reaching statistical significance (OR: 1,448, %95 CI :0,689-3,045, p=0,326) 91In the third group involving pediatric patients with MDS, the allelic frequency was not statistically different than the controls (OR,0,721,%95 CI, 0,267- l,947,p=0,517). In the fourth group involving sMDS, the allelic frequency of C609T is 1,8 times more frequent compared to the control group. However, the frequency of the C609T elle was not different between the two groups statistically (OR,l,893,%95 CI,0,840-4,265,p=0,118). In our study, C609 T allelic frequency was not different than the controls (OR,0,891,%95 CI, 0,22-1, 5 18,p=0,670). The group of MDS patients with a cytogenetic anomaly was not statistically different than controls-However we found that the C609T allele was 1.298 times more frequent in the subgrpoup of patients with -5/del(5q) anomaly (OR,l,298,%95 CI,0,331- 5,086,p=0,124),1-211 times more frequent in patients with-5/del(5q)/der(5) (OR;1.211,%95CI,0.374-3.922,p=0.293), 1.817 times more frequent in patients with +21(OR;1.817, %95 CI,0.429-7.698,p=0.692), 1.514 times more frequent in patients with translocations trait ( OR;L514. %95 CI,0.449-5.104.p= 0.482) 1.298 times more frequent in patients with der(3) (OR;1.298,%95 CI, 0.331-5.086,p=0.707) and 3.038 times more frequent in patients with the t(8;21) anomaly (OR,3,084,&95 CI, 0,604- 15,172, p=0,170) compared to the controls. However, none of these results were statistically significant. Our results do not support the view that the NQOl C609T polymorphism plays a role in the aetiology of MDS. Although statistically insignificant, it is remarkable that in patients with second and fourth group, the frequency of the C609T allele is increased 1.4 times and 1.8 times, respectively. Further, in the former group, the frequency of the T/T genotype is significantly more frequent (p=0,013). These results may be reflecting a possible effect of C609T polymorphism in the pathogenesis of MDS, especially sMDS. Likewise, it is probable that the c609T polymorphism is related with the translocations, t(8;21),+21, der(3)and -5/del(5q) abnormalities. Although numerous studies suggest an association between many types of cancer and this polymorphism, in the present study we were not able to show that the C609T allele is directly related with MDS development However, we suggest that the 92C609T polymorphism should be investigated in larger number of patients, especially in those with sMDS or with a hypercellular bone marrow. Key words ; pMDS,sMDS^olimorphism^NQ01, cytogenetic anomalies. m 100
Databáze: OpenAIRE