Popis: |
Temsilî liberal demokrasinin yaşadığı kriz, son yıllarda birçok ülkede gitgide derinleşmekte ve bu durum demokrasiye zarar vermektedir. Avrupa nezdinde konuşacak olursak, bu krizin odak noktasını oluşturan popülist, muhafazakâr, milliyetçi ve Avrupa şüphecisi hareket ve partiler Sovyet-sonrası döneme tarihlenebilecek `geçiş` döneminden beslenmişlerdir. Düzen-karşıtı karakterleriyle bir tepki hareketi/partisi olarak ortaya çıktıkları için en basitinden mevcut sistemin kurumlarını kendilerini dışlayan yozlaşmış seçkinlerin uzantıları olarak görmüşlerdir. Seçimler yoluyla iktidarı ele geçiren bu tip partiler devleti baştan aşağı yeniden ele alarak ve demokrasinin temel kurumlarına müdahale ederek otoritelerini sağlamlaştıracak çeşitli adımlar atmışlardır.Bu tezde Polonya'nın demokrasinin Hukuk ve Adalet Partisi (PiS)'nin 2015'te iktidara gelmesinden sonra içinden geçmekte olduğu süreç incelenmektedir. Polonya'da iktdiar partisi tarafından atılan bu adımların demokrasiden sapmalara yol açtığı ve hatta liberal olmayan birçok siyasal kararın demokrasiyle de uyuşmadığı halde uygulamaya konduğu gözlenmiştir. Bu siyasaların artarak devam etmesi, demokrasinin (özellikle özgürlüklerin) açık bir şekilde hedefe konması ve demokrasinin tek taraflı okunması gibi faktörler artık otoriterleşmeye olan eğilimi daha görünür hale getirmiştir. Bu tezde hem demokrasinin hem otoriterliğin bazı unsurlarını içinde barındıran seçimsel otoriteryanizm, `karma rejimler` arasında Polonya'nın sorunlu siyasal sistemini tanımlamada oldukça faydalı bir araç olduğu iddia edilmektedir.Bu bağlamda, Hukuk ve Adalet Partisi iktidarının Anayasa Mahkemesi, medya ve sivil toplum kuruluşlarına karşı siyasal tutumu ile demokrasinin olmazsa olmazlarından `hukukun üstünlüğü` ve `özgürlükler` kıstaslarındaki başarısızlıkları ele alınmıştır. The crisis of representative liberal democracy has been deepening in many countries in recent years, and this is damaging to democracy. The populist, conservative, nationalist and Euro-skeptic movements and parties in Europe, which have been at the centre of this crisis, have been strenghtened by the transition period that can be dated to the post-Soviet period. These parties considered the institutions of the current system as extensions of the corrupt elites who excluded them as a result of their populist and anti-establishment character. Coming to power through elections, such parties have been taking several steps to consolidate their authority by reorganizing the state and intervening fundamental institutions of democracy.This thesis analyzes the democracy experience Poland has been going through since the Law and Justice Party (PiS) came to power in 2015. It has been found out that these steps taken by the governing party in Poland have led to deviations from democracy, and many decisions have been implemented despite of being in conflict with democracy. The increased implementation of these policies, the explicit targeting of democracy (especially freedoms) and the one-sided reading of democracy have now made the tendency towards authoritarianism more visible. In this thesis, electoral authoritarianism, which includes both elements of democracy and authoritarianism, is argued to be a useful tool in defining the problematic political system of Poland among `mixed regimes`.In this context, the government Law and Justice Party's interventions to the Constitutional Court, the media and non-governmental organizations and the failures in `the rule of law` and `the freedoms` of sine qua non of democracy were analyzed. 140 |