Popis: |
ÖZET Sanat Yapıtı Piyasasının Gelişiminin Tarihçesi: Sanat bir üretimdir ve çağlar boyunca insanlar tarafından değişik koşullarda değişik şekillerde değerlendirilmiştir. O halde bugünün koşullarından farklı olarak her çağda ve coğrafyada bir tür sanat yapıtı piyasası varolmuştur. Ancak; rönesansla birlikte tuval resminin yaygınlaşmasının ardından sanat yapıtının alınır satılır olma özelliğinin giderek daha fazla gündeme gelmesi bugünkü anlamıyla bir piyasa etkinliğinin gelişiminde önemli bir adım olmuştur. Daha lö.yüzyılda sergiler düzenlendiği, bazı aracı ve koleksiyonerlerin ortaya çıktığı görülür. Ama daha da önemlisi toplumların siyasi ve ekonomik yapılan mutlaki olandan, bireylerin daha fazla etkin olduğu demokratik bir sisteme doğru kaydıkça gerçek anlamda bir piyasa etkinliğinin varolabilme süreci işlerlik kazanmıştır. 17. yüzyıl Hollanda'sı bu doğrultudaki en erken örneklerden birisidir. 1789 Fransız İhtilali'nin ardından, toplumsal yapılanmada giderek daha geniş bir kesimin etkin olmaya başlaması sonucunda patronluk sistemi yerini kesintisiz bir şekilde gelişim gösteren piyasa ortamına bırakmıştır. 19. yüzyıl sonlarında izlenimcilerin öncü sanatın benimsenmesi yönündeki başarılan, sanat yapıtı piyasasının boyutlarını genişletmiştir. Böylece 20. yüzyıl boyunca giderek daha fazla sayıda ve nitelikte sanatsal üretim gerçekleştirilmiş; daha geniş bir toplum kesimi sanat yapıtı alıcısı konumuna gelmiş ve çok sayıda aracı kurum belirmiştir. Aynı süreçte sanayileşmenin hızla gelişmesi büyük ölçekli özel kuruluşların ortaya çıkmasını sağlamış ve bunlar çeşitli nedenlerle sanat yapıtı alarak piyasada etkili olmuşlardır. Böylece, 20.yüzyıl boyunca sanat yapıtı, maddi değeri giderek artan bir üretim olarak çok boyutlu, uluslar arası bir kimlik kazanmış bir piyasa ortamına kaynaklık eder. Cumhuriyet Öncesinde Sanat Yapıtının Değerlendirilmesi: 19yüzyıldan itibaren batılı anlamda sanata yönelen ve tuval resmi üreten Osmanlı'da sanatsal arzsınırlıydı. Önceleri askeri amaçlı olarak başlayan sanatsal üretim, ilk önemli ressamlarla genişlemiş bunlara yabancı ve azınlık sanatçılar eklenmiştir. Öte yandan bu kısıtlı sanatsal üretime destek olan, satın alan yegane kaynak saray ve çevresindeki kaymak tabaka olmuştur. Böylesine dar bir ortamda yine de, İstanbul Salonları, Galatasaray Sergileri gibi kimi sergi etkinlikleri olmuş; sanatçı yetiştiren bir kurum olan Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi faaliyete geçmiş; ilk sanatçı birliği olan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti kurulmuş ve bu birlik bir de sanat dergisi çıkarmıştır. Bütün bunların yanısıra Şişli Atölyesi kurularak savaş yıllarında bazı sanatçıların çalışması sağlanmış ve burada üretilen resimler Avrupa'da sergilenmiştir. Bunlar öncelikle saray tarafından desteklenmiş, yerli ve yabancı sanatçılara kimi yapıtlar sipariş edilmiş, kimileri de satın alınmıştır. Böylece 19. yüzyıl ortalarından Cumhuriyet'in ilanına değin Osman Hamdi Bey' den Halil Paşa'ya, Hoca Ali Rıza'dan Çallı'ya farklı kuşak ve anlayışta bazı önemli sanatçıların yetişmesi sağlanmıştır. Cumhuriyet'in İlk 50 Yılında Türkiye'de Sanat Yapıtı Piyasası: Ancak, 1923 yılında Türkiye Cumhuriyetinin kurulması ve ulusal egemenliğin hakim kılınmasıyla bu koşullar değişmiştir. Toplumsal yapıda sanat yapıtına yönelik talebe kaynak oluşturacak kesimler çok sınırlı olduğuna göre bu boşluğu devlet doldurmuştur. Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'nin gelişiminde sanata verdiği önemle paralel olarak sanatçıların yetişmesi ve üretimleri desteklenmiştir. Güzel Sanatlar Birliği, Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği, d Grubu gibi dernekler altında birleşen sanatçıların birlikte açtıkları sergilerden yapıtlar satın alarak, bizzat sergiler düzenlenmesine öncülük ederek ve sanatçıları görevlendirerek sanata maddi manevi destek olan devlet, bunun karşılığında sanatçıların genç Cumhuriyet'in ilke ve inkılaplarını topluma anlatacak, belgeleyecek yapıtlar üretmelerini bekledi fakat bu yönde bir kısıtlama getirmedi. Devlet; İnkılap Sergileri, Halkevleri, Resim ve Heykel Müzesi 'nin kurulması, Yurdu Gezen Ressamlar, Devlet Resim ve Heykel Sergisi gibi oluşum ve etkinliklerle sanata olan desteğini biçimlendirmeye çalıştı. Öte yandan sanatçılar da, devletin dışındaki kaynakları harekete geçirebilmek için sergiler açarak, konferanslar vererek, yazılar yazarak etkinliklerde bulunmuşlar hatta vibir Daimi Resim-Heykel Satış Galerisi kurarak (1939) yapıtlarını halka sunmaya çalışmışlardır. İkinci Dünya Savaşı'nın sıkıntılı yıllarında devletin sanatçılara destek olunması konusundaki hassasiyetini sürdürdüğü görülür. Halkevlerinin öncülüğünde düzenlenen yurdu gezen ressamlar uygulaması C.H.P.'nin kültür politikasının bir uzantısı olarak devam eder, Devlet Resim ve Heykel Sergisi her yıl düzenlenmektedir. Savaş sonrası dönemde sanatın desteklenmesi konusunda devletin öncülüğü devam etmektedir. Ancak sanatçıların bireysel etkinliklere ağırlık verdikleri görülür. Kişisel sergi sayısında gözle görülür bir artış vardır. Bu dönemde 1945 yılında ilk özel galeri girişimlerinden birisinin gündeme gelmesi dikkat çekicidir. İsmail Hakkı Oygar Galerisi sanatçıların arayışlarına cevap olarak açılmış, ama talebin çok kısıtlı olduğu bir ortamda uzun süre etkili olamamıştır. 1950'li yıllarda Demokrat Parti iktidarıyla beraber devletin desteğinde azalma görülür, buna karşılık sanatçıların bir çıkış arama konusundaki arayışları artar. Toplumsal yapı dahilinde ekonomik ve kültürel alt yapısı gelişen kesimlerin yavaş yavaş belirmeye başladığı bu yıllarda, olası potansiyeli harekete geçirmek için çaba gösterirler. Bunun uzantısı olarak Maya Sanat Galerisi'nin açıldığı görülür. Ancak yine daha çok sanatçıların arayışlarına cevap olarak açılmış olan bu galeri, belli bir talebi harekete geçirmeyi başaramaz ve 4 yıl içinde kapanır. Ankara'da bir grup gencin kurduğu Helikon Derneği ise resim satışlarıyla ayakta durmaktadır. Bu durum Ankara'nın bürokrat şehri olmasından ve devlet üst bürokrasisinin sanata destek olma konusunda bir alt yapısı olmasından kaynaklanmaktadır. 1960'lardan 70'lerin ortalarına uzanan süreç Türkiye'de bir sanat yapıtı piyasasının oluşumu doğrultusundaki hazırlık aşamasının son basamaklarını oluşturur. Türkiye'nin sürekli gelişmesi, dışa açılmaya başlaması ve özel sektörün genişleme eğiliminde olması dikkat çekicidir. Böylece özel sektörün sanat ortamına destek sağlamaya başladığı görülür. DYO'nun ödüllü yarışması bu konudaki öncü girişimlerden birisidir. Bankalar ise 1940 yılında Türkiye İş Bankası'nın ilk olarak başlattığı koleksiyon oluşturma faaliyetlerini 60 sonrasında hızlandırmış gözükürler. Bu dönemde ayrıca sanat ortamına banka galerileri katılmaya başlar. Bu arada vütoplumsal yapıda sanat yapıtına ilgi gösteren kesimde de gelişme vardır. Bu dönemde az sayıda özel galerilerin açılmakta olduğu da görülür. Galeri 1 gibi öncü nitelikte olanlar dikkat çekicidir, ancak henüz profesyonel bir çizgide değildirler. Günümüz Sanat Yapıtı Piyasası: 1973 yılında açılan Cumalı Sanat Galerisi ve Artisan Sanat Galerisi'nin 1975'de açılan Galeri Baraz'ın bu yıllardan günümüze uzanan faaliyet çizgileri son 25 yılın sanat yapıtı piyasasında giderek artan sayıda sanat galerisinin etkinliğini ortaya koyar. Bazı özel galerilerin 70'lerin ikinci yarısındaki değişen toplumsal yapı ve siyasi karışıklıklar ortamında önce klasik- izlenimci tarzda eski tarihli yapıtlar toplayıp sonra bunları potansiyel alıcı kitlesinin ilgisine sunarak harekete geçirdikleri piyasa ortamı; 80'li yıllarda Özal döneminin liberal politikalarının yarattığı toplumsal havanın da yardımıyla güncel üretimlere yönlendirilmiş, böylece bu süreçte Türkiye'de sanat yapıtı piyasası belli bir gelişim çizgisi yakalayabilmiştir. Ancak bu arada, kültürel alt yapısı sanat yapıtını değerlendirmeye yeterli olmayan alıcı kitlesi, kimi özel galerilerin de teşvikiyle yanlış alımlar yapmış ve 1990 yılındaki Körfez Krizi sırasında yaşanan panikle ellerindekini satmak istediklerinde bunu başaramamışlardır. Bu gelişmede dönemin ekonomik şartlarının yarattığı sıkıntı da etkili olmuştur. Böylece çağdaş yapıtların dönüşüm değeri olmadığı yargısı yerleşmeye başlamıştır. Bu yargının etkinleşmesinde; daha çok klasik-izlenimci tarzda eski tarihli yapıtların satıldığı müzayedelere çağdaş sanatın sokulması ve müzayede alıcısının yapısı gereği bu yapıtlara ilgi göstermemesi sonucunda çağdaş sanatın müzayedelerde yükselmemesi de etkili olmuştur. Çağdaş sanatın medyatik boyutuyla da ilgi çeken müzayedelere girmesinde dönemin daralan piyasa ortamına soluk kazandırmak isteyen bazı galerilerin de etkili olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan 1991 yılında ilki düzenlenen İstanbul Sanat Fuarı'nın da yeni bir arayış olarak gündeme geldiği görülür. Çok sayıda galeri, sanatçı, eleştirmen, sanatsever, alıcı ve koleksiyonerin biraraya geldiği bu fuar etkinliği, sanat yapıtı piyasasının uluslar arası alana açılması gibi önemli konularda bir umut olarak varlığını sürdürmekte ancak daha seçici olması gerektiği yönündeki eleştiriler giderek artmaktadır. V1U1980'den günümüze uzanan süreç sanat yapıtı piyasasının tüm eksikliklerine rağmen tutarlı bir gelişim çizgisi yakaladığı dönemi işaret eder. Bu dönemde ülkedeki gelişimelerle bağlantılı olarak toplumsal yapıda yaşanan değişimler sonucu sanat yapıtı genişleyen bir üst gelir düzeyinin alıcı olduğu bir piyasaya kaynaklık eder. Öte yandan sanat yapıtı piyasası toplumun geniş kesimine ulaşma gerekliliğinden giderek uzaklaşır. Bu dönemde sanatsal arz artmış ve çeşitlenmiştir. Banka ve özel sektörün sadece koleksiyon oluşturarak değil galeriler açarak ve sanatsal etkinliklere sponsorluk yaparak sanata destek sağlama arayışında oldukları görülür. Özellikle sanat yapıtı piyasası açısından satış değeri olmayan sanatsal üretimlerin desteklenmesi konusunda sponsorluk sistemi önem kazanmıştır. Sanat yapıtı piyasasında değer ölçütlerinin oturmamış olması başlıca sorundur. Bu konuda devletin düzenleyici girişimlerde bulunması beklentileri sonuçsuz kalmıştır. Modern Sanat Müzelerinin yokluğu, sanat eğitiminin temel eğitimin bir parçası olarak değerlendirilmemesi gibi eksiklikler; sanat yapıtı piyasasının uluslararası alana açılmasını sağlayacak düzenleme ve yatırımların yapılmaması ve özel girişimin sanata yatırımını kolaylaştırıp özendirecek kanunların çıkartılmaması geleceğe yönelik açılım hedeflerinin önünü tıkamaya devam etmektedir. ıx ABSTRACT History of Art Market: Art is a kind of production, and it has been utilised by human being in many different ways under different circumstances. So, in a sense, there has been an art market in every age and place. But, only after the appearance of canvas painting in Renaissance, the trade of art has been widespread. As early as the 16th century, there were some exhibitions, dealers and collectors. On the other hand, the real market conditions would be possible only if the theocratic social structures replaced by the democratic one (in which people can be more active). Netherlands in the 17th century, is one of the earliest example towards this stage. But this stage has been in progression after the French Revolution in 1789 when more people has become active in the social life. At last, in the late 19th century, with the great success of impressionists, the avant- garde art was accepted widely and the art market began to expand. Thus, in the 20th century there have been more artistic production both in the qualitative and quantitative senses; more people has been buyers and lots of dealers have been existed. So in the 20th century with its increasing financial value, art has been a material of international market. The Evaluation of Art Before Republic: The classical Ottoman art, began to replaced by the occidental art as late as the 19th century and the canvas painting has been produced since then. Beginning with military reasons, the new way of artistic production expanded with the first important Turkish painters and the foreign ones. But it was still limited. On the other hand, only the court and the elite of the Ottoman was buying or supporting art. Even in a limited milieu like that; there were some exhibitions(İstanbul Salons 1901-1903, Galatasaray Exhibitions 1916), an art academy (1883), an artist association (1909) which published an arts magazine. Also, during the war, an atelier was established for to hold an exhibition in Europe. All these activities were sponsored by the court. Thus, from the mid 19th century to the Republic, important artists from few different generations and styles were appeared. Art Market in Turkey During the First 50 Years of Republic: After the Turkish Republic was founded in 1923, the principle of 'people's sovereignty' has established and the social conditions of Ottoman period have began to change. But, as there were no social groups to demand art, the state had to compensate this lack. Atatürk was giving an importance to art for Turkey's development. And towards this importance the education of young artists and their production was supported. Buying works from the exhibitions of artist groups (Fine Arts Association, Association of Independent Painters and Sculptors, Groupe d...), organising some stately activities or charging the artists, state supported art and as a response to this support expected from the artists to produce some works to express and record the principles and revolutions of Turkish Republic. However, state did not limit them. State formed its support by some activities and foundations like Revolution Exhibitions (1933-36), Public Houses (1932), Painting and Sculpture Museum (1937), Painters Travelling the Homeland (1938-44), State Painting and Sculpture Exhibitions (1939). On the other hand, artists have been in some activities like holding exhibitions, organising conferences, writing articles and even founding an art gallery (1939) to form a civil demand for art. Yet in the difficult years of Second World War, state kept on supporting art. Painters Travelling the Home Land continued also as a result of C.H.P.'s cultural policy; State Painting and Sculpture Exhibitions were holding annually. Although in the post-war period state's role in supporting art was still important, artists personal activities became bolder. There were lots of individual exhibitions. In xithis period Turkey's one of the earliest art gallery has founded. Ismail Hakkı Oygar Gallery (1945), was opened as a response to the artists requests. But as there were no buyers it could not be long-lived. In 1950's with the D.P. government, state's support for art decreased evidently. So the artists activities to form a demand for art were increased. In these years, social groups which have cultural and economical substructures to demand art were emerging and artists tried to put this potential demand in to motion. And again as a result of artists requests Maya Art Gallery was held in 1950. But could not be successful to create a demand for art and closed in 1955. The period from 1960 to mid-1970's can be considered as a last step of 'preparation stage' for an art market. In this period, Turkey was getting closer to international platforms. On the other hand private investments were growing. Thus, the support of private sector began. DYO's painting contest is one of the earliest example of the support of private enterprise. Beginning in 1940 with Türkiye İş Bankası, banks were more active in collecting. We can also see the first bank galleries in the late 1960's. Meanwhile, social groups concerning with art were getting larger. In this period we can see few art galleries. Galeri 1 (1968) is the outstanding example of them. But no gallery was professional yet. Today's Art Market: Cumah Art Gallery (1973), Artisan Art Gallery (1973) and Galeri Baraz (1975) have been working since the first half of the 1970's and that shows us the increasing importance of art galleries in the last 25 years of the art market. Some art galleries in the second half of the 1970's, during the changing atmosphere of social structure and political confusions, were gathering the former art works mostly in classical and impressionist styles; and trying to present them to the interest of potential buyers. Thus, they succeeded to rise a demand for art and they created a limited market milieu. That milieu has been orientated to actual art works during the social atmosphere of the 80's which was forced buy liberal policies of Turgut Özal. So that xiithe art market in Turkey could have been stabile although there have always been some rise and falls. Meanwhile, the buyers of this period, without a knowledge about art and sometimes by the encouragement of art galleries, have bought some worthless works. And when they anticipated to sell them during crisis of Gulf War, they could not do it, also because of the economical conditions of that time. So the opinion of `there is no trading value of actual art works` has established, and forced by the auctions of modern art. Buyers of the auctions are mostly interested about former and ancient works and they are not buying modern ones. Also some art galleries which were trying to surpass the crisis caused by Gulf War, have been affective for the development of that kind of auctions. On the other hand, in 1991, again during the crisis, and may be also as a search to find a solution for it, Istanbul Art Fair was organised. It has been a new fact in the market. Lots of galleries, dealers, artists, critics, collectors, buyers and art lovers are coming together with this activity. While the fair is keeping the expectations to gain international identity, the criticisms towards to be more selective are increasing. Banks and private enterprises are important collectors in the market. They have also art galleries as a cultural service. But their most important role in the market is sponsoring some activities like Istanbul Biennial. Especially for the art products which have no chance to be sold. The period from 1980 to today, art market has been consistent although there are some lacks and confusions. In this period connected with the developments in the social structure art has become a material for the art market in which just the upper classes are customers. On the other hand art market is becoming more and more isolated from the larger sections of the society. The main problem is emerging from the lack of healthy criterions. The state has to do some investments -like museums and so on- and adopt a consistent cultural policy to organise art market. There are no modern art museums, there is no art in the basic education, there are no investments or arrangements to join the international market, X1Uand there are no laws to encourage the private enterprise to support art. So there are still lots of difficulties for a healthy art milieu and art market. XIV 193 |