Popis: |
`Leasing`, bir çeşit kiraya dayanan finansman şekli olup, finansman şirketlerinin özellikle büyük sermaye gerektiren yatırım maddelerinin özel ve tüzel kişilere kontrat karşılığında belirli bir süre için kiralanmasıdır. Kiralama bir başka deyişle herhangi bir varlığın mülkiyetini devralmadan sadece kullanım hakkını belli bir süre için elde etmektir. Kiralama genel olarak `faaliyet kiralamaları ve finansal kiralama` olmak üzere İH geniş kategoriye ayrılmış ve diğer kiralama türleri bu kategorilerden türemişlerdir. Bunlar, Satm-Geri Kiralama, Değiş-Tokuş Kiralaması, Tam Ödemeli Kiralama, Tam Ödemesiz Kiralama, Vergi Kiralamaları, Ortaklık Yoluyla Kiralama, Kapah-Uçlu Kiralamalar, Kaldıraçlı Kiralamalardır. Leasing, Türkiye'de pek yaygın kullanım alam bulamamış bir finansman yöntemidir. Bunun en büyük nedeni, çoğu işletmede profesyonel yönetim anlayışının olmamasıdır. Ülkemizde özellikle, 1980 yılından sonra gerçekleştirilen yatırımlarda gerekli olan finansman ihtiyacı, bankalardan alman orta ve uzun vadeli kredilerle sağlanmış ve bankalar bu yönde desteMenmiştir. Ancak, gelişen dünyaya ayak uydurabilmek için gerekli ekonomik büyümenin sağlanabilmesi amacıyla, 28 Haziran 1985 yılında `Finansal Kiralama Kanunu` yürürlüğe konmuştur. İlgili yönetmelikler 28 Eylül 1985 tarihli Resmi Gazete' de yayınlanmıştır. Finansal Kiralama Kanunu'ndan sonra, ülkemizde finansal kiralama ile uğraşan bir çok şirket laırulmuştur. Ancak, ülkemizde kiralama hacmi oldukça küçük olduğu ve işletmelerin bu konuya yeteri kadar ilgi göstermediği için, sektör çok hızlı büyüyememiş, faaliyet alanları sınırlı kalmıştır. Ülkemizde, finansal kiralamanın uygulandığı alanlar; bilgisayar ve büro malzemeleri, kara ulaşım araçları, deniz ulaşım araçları, hava ulaşım araçları, tıbbi cihazlar ve imalat makinalan olmuştur. Fakat, finansal kiralamanın ülkemizdeki uygulama alanları gün geçtikçe artmaktadır. Uluslararası finansal kiralama uygulamalarına baktığımızda, A.B.D. finansal kiralama işlem hacmi bakımından en önemli ülkedir. Bu ülkedeki finansal kiralama uygulamaları oldukça çeşitlilik göstermekte ve bu uygulamalara her iş kolunda rastlanmaktadır. Kiralama piyasasında yabancıların, özellikle Japonların, etkinliği giderek artmakta ve bu da rekabeti arttırmaktadır. Japonya'da kiralama sektörü oldukça gelişmiş, ve dış piyasalara açılarak değişik sektörlere yayılmıştır. Özellikle, ofis otomasyonu, büro makinalan ve uçak leasing'i konularında Japonların belirgin bir üstünlüğü vardır. Finansal kiralama, İngiltere ve Fransa'da da önemli gelişmeler göstermiş olup, bu ülkelerde finansal kiralamayla uğraşan kuruluşlar, her ülkenin kendi vergi politikalarına göre değişik türde finansal kiralama ve faaliyet kiralaması yöntemleri geliştirmişlerdir. Özellikle, `Cross-border` leasing yöntemiyle yabancı ülkelerdeki vergi avantajlarından da yararlanma firsatina sahip olmuşlardır. Dûnya'daM belli başlı kiralama sektörlerine bakıldığında, hava taşımacılığı kiralamanın oldukça sık uygulandığı sektörlerin başında gelmektedir. Havayolu için finansal kiralamanın kullanılmasıyla önemli bir maliyet düşüşü gerçekleşmektedir. Son yıllarda, havacılık sektörünün ülke ekonomilerine olan büyük katkılarından dolayı, finansal kurumlar leasing'e çok sıcak bakmakta ve havayollarına çok uygun şartlarla uçak alabilmeleri için finansman sağlamadadırlar. Leasing'in gelişim gösterdiği diğer IIIsektörler, deniz taşımacılığı, bilgisayar, ofis makinalan ve otomobil sektörü olmuştur. Bilgisayar ve ofis makinaları sektöründe, teknolojinin çok sık değişmesi ve ürün çeşitliliği nedeniyle, leasing -özellikle faaliyet kiralaması- çok kullanılır bale gelmiştir. İşletmeler teknolojik yatımlarını yapabilmek için en uygun finansman alternatifini seçmek zorundadırlar. Leasing, diğer finansman araçlarının yanında bir çok yararıyla üstünlüğünü korumaktadır. Kiralama, işletmelere vergi tasarrufu sağlamakta ve işletmelerin finansman kaynaklarını genişletmektedir. Bunun yanında bankalardan kredi almanın güçleştiği durumlarda, işletmelere gerekli olan krediyi kolayca sağlayabilmektedir. Kiralama, aynı zamanda işletmeler için yüzde yüz finansman kaynağı ve likit kaynakların daha verimli kullanımı anlamına da gelmektedir. Kiralamanın diğer faydaları ise, daha az riskli olması, bilanço dışı finansman özelliği, resmi kuruluşların kolay yatarım yapabilme olasılığı, yatırım teşvikleri ve gümrük muafiyetlerinden yararlanabilmedir. Kiralamanın, hızlandırılmış amortismandan yararlanamama ve hurda değerin yanlış hesaplanma durumu gibi iki sakıncası mevcuttur. Ancak, işletmeler sağladığı birçok yararın yanında önemsiz kalmaktadır. işletme yönetiminde, işletmenin yapacağı bir yatırım konusunda bütün alternatifleri değerlendirmesi ve bu alternatifleri birbirleriyle karşılaştırarak optimal sonucu veren alternatifi seçmesi en akılcı yöntem olacaktır. Alternatifler değerlendirilirken, varlığın satın alınması durumunda ekonomik ömrü sonunda hurda değerden ve mülkiyet hakkından faydalanılacağı; kiralama durumunda ise varlığın sadece kullanım hakkının elde edilebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Kiralama veya sarın alma kararları verilirken en çok kullanılan yöntem `Net Bugünkü Değer Yöntemi`dir. Bu yöntem uygulanırken sonucu etkileyen parametreler, varlığın kiralandığı ülkedeki faiz oranlan, ekonomik ömür sonundaki hurda varlığın durumu ve değeridir. Bu parametrelerin gösterdiği değişkenliğe göre kiralama ve satın alma farklı durumlarda birbirine karşı üstün konuma gelebilmektedir. Yalnız unutulmaması gereken bir konu da, varlığın satın alınması durumunda yaratılan büyük finansman kaynağının başka alanlarda değerlendirilememesi yüzünden, hesaplarda gözükmeyen firsat malryetininde değerlendirmelere katılması gerektirir Havayolları yüksek maliyetler, kapasite fazlalığı, artan rekabet ve zararlar yüzünden karşılaşılan finansman problemleri nedeniyle, yeni stratejiler geliştirmek zorunda kalmışlardır. Bu stratejiler, yeni pazarlar bulmak, bilgisayar sistemleri ve iletişim ağlarım dünyaya yaymak, büyük havayolu şirketleri ile stratejik ortaklıklar kurmak şeklinde olmuştur. Havayollarının kar edememesinin altında yatan önemli faktörler kapasite fazlalığı (uçak sayısı) ve pazarda yaşanan yoğun rekabettir. Havacılık sektörü sermayeye dayalı ve sahip olunan varlıkların (uçak) uzun vadeli olduğu bir sektör olma özelliğine sahiptir. Ayrıca, havacılık sektörü dünya ve ülke ekonomilerine çok sıkı bir şekilde bağlıdır. Buna göre iş potansiyeli dönemsel bir özellik göstermekte ve her türlü ekonomik dalgalanmadan etkilenmektedir. Havacılık sektöründe genel olarak bir finansman problemi yaşanmakta, sermaye ve personel giderleri havayollarının en önemli maliyet kalemlerini oluşturmaktadır. Uçak filoları ile ilgili bazı veriler incelendiğinde, havayollarının verdiği uçak siparişlerinin düştüğü, daha önceden alınan bazı uçak opsiyonlarının iptal edildiği, uçakların kullanım ömürlerinin çok kısaldığı ve havayollarının daha önceden almış olduğu uçakları hurda olana kadar ellerinden çıkaramadıkları görülmektedir. Ancak, yapılan araştırmalar sonucu önümüzdeki yıllarda uçak siparişlerinin tekrar artacağı IVtahmin edilmektedir. Uçak siparişlerindeki artış, dünya uçak finansmanı piyasasını direkt olarak etkilemektedir. Siparişler arttıkça uçak üreticilerinin stokları tükenmekte ve dünya da uçak fiyatları artmaktadır. Uçak kiralaması ile uğraşan leasing kuruluşları için uçak fiyatlarındaki artışlar leasing'i cazip hale getirmekte ve dünyadaki leasing işlemlerini arttırmaktadır. Havacılık sektöründeki kriz 1992 yılına kadar devam ermesine rağmen, 1993 ve 1994 yıllarında yolcu trafiği büyük gelişmeler göstermiş, geçmiş yıllarda zarar eden havayollarından bazıları kar etmeye başlamışlardır. İşlerin açılmasıyla birlikte yatırımcılar ve leasing kuruluşları tekrar havacılık sektörüne yatırım yapmaya başlamışlardır. Bunun üzerine uçak siparişleri çok olmasa da belirli bir artış göstermiştir. Bunun yanında, büyük uçak imalatçısı şirketler, kendi leasing kuruluşlarını oluşturarak, doğrudan havayollarına, finansmanıyla birlikte uçak pazarlamaya başlamışlardır. Trafiğin giderek büyümesi, çevre kurallarının katılaşmasıyla birlikte eski uçakların devre dışı kalması nedeniyle, sektördeki kapasite fazlalığı giderek azalmaktadır. Leasing havacılık sektöründe oldukça sık kullanılmaktadır. Çünkü çok küçük bir bütçeyle bile, ihtiyaç olunan ekipmana leasing sayesinde ulaşılabilmekte ve havacılık faaliyetinde bulunulmaktadır. Leasing'in havayolu için en büyük avantajı daha az bir başlangıç sermayesi gerektirmesidir. Ayrıca, uçağı kiralayan havayolu için bazı sözleşmelerde balam ve servis anlaşması da gündeme gelmekte, bu da havayolunu önemli bir maliyet kaleminden kurtarmaktadır. Havacılık iş kolunun dönemsel özelliğe sahip olması nedeniyle, havacılık sektöründe yapılan leasing sözleşmelerinde, ödenecek kiraların değişken olması istenmektedir. Bu şekilde yapılan anlaşmalarda, havayolu nakit akışını değişken ödemelere göre düzenlemekte ve ödeme güçlüğü yaşamamaktadır. Gelişmekte olan havacılık endüstrileri incelendiğinde, çok hızlı gelişmekte olan ülkelerden biri de Çin'dir. Artan yolcu trafiği karşısında, Çin havayolu şirketleri yeni uçaklar alarak, büyük bir leasing pazarı haline dönüşmüştür. Diğer gelişmekte olan havacılık endüstrilerinden olan Afrika havayolları, Çin'deki havayolları kadar hızlı büyüyememişler, yolcu potansiyelinin az oluşu ve bir takım politik dengesizliklerden ötürü kredi riski olan ülkeler sınıfında kalmışlardır. Bu yüzden, uçak alabilmek veya kiralamak için uluslararası finans kurumlarından kolay finansman sağlamamaktadırlar. Havacılık sektöründe en çok kullanılan leasing yöntemlerinden biri `Japon Kaldıraçlı Kiralama Yöntemi`dir. Japon yatırımcıların geliştirdiği bu finansman tekniğini kısa sürede bütün dünya havayolları benimsemiş ve uygulamışlardır. Bu yöntemde; leasing talebinde bulunan şirket bir kiralama şirketine veya bankaya gider. İşlemlerin ve mülkiyetin tek elde toplanması için kira süresi sonunda feshedilecek olan çok özel amaçlı bir aracı şirket kurulur. Çok karlı olan Japon şirketleri fazla fonlarım bu alana kanalize ederek vergi tasarrufundan yararlanırlar. Uçağa ihtiyacı olan havayolu şirketi imalatçıdan Uçağı satın alır. Uçağı bir gün geçmeden, aracı şirkete satar ve geri kiralar. Bundan soma aracı şirket ile havayolu arasında anlaşmalı bir şekilde kira ödemeleri planlanır. Sonuç olarak aracı şirketin fonları kullanımından elde ettiği bir faiz geliri olur. Havayolu şirketi de, sahip olmak istediği uçağa çok daha düşük bir maliyetle, riske girmeden sahip olur. Bu çeşit bir Japon Kaldıraçlı Kiralama Yöntemi'ne, THY'nin almış olduğu 13. Airbus uçağı örnek olarak gösterilebilir. 83 |