Popis: |
Bu çalışmada Bulgaristan'da tarihsel azınlık konumundaki Türklerin öznel etnikdilsel canlılık algıları ile dil kullanımları, kişisel ve duygusal etkinliklerindeki dil seçimleri ile Türkçe ve Bulgarcaya yönelik dilsel tutumları arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmanın yapılması için en önemli neden, bu konu başlığı altında, göçmen azınlık durumundaki Türklerin etnikdilsel canlılığına ilişkin alanyazınında belirli çalışmaların bulunması ancak tarihsel azınlık konumundaki Türklerin etnikdilsel canlılığına ilişkin yeterince çalışmanın olmamasıdır. Bu amaçla, Bulgaristan?da Türklerin yoğun olarak yaşadıkları Kırcaali bölgesi araştırma sahası olarak belirlenmiştir.Çalışma esas itibariyle tarama (survey) tekniğine dayalı betimsel bir araştırmadır. Araştırmanın katılımcı kümesini Bulgaristan'ın Kırcaali ilinde yaşayan farklı yaş, cinsiyet ve meslek gruplarından seçilen toplam 259 kişi oluşturmaktadır. Araştırma bulguları Kırcaali'de Türkçenin %90 düzeyinde bir dilsel sürdürüm etkisi taşıdığını, dolayısı ile Türkçenin tarihsel süreç içerisinde uğradığı yoğun baskılara rağmen bu bölgedeki dilsel canlılığının halen yüksek olduğunu göstermiştir. Katılımcıların öznel etnikdilsel canlılık algıları bağlamında, Türkçenin Kırcaali'deki dilsel canlılığını arttıran etmenlerin başında demografik (Türkçe=4,90, Bulgarca=3,80) ve konumsal etmenlerin (Türkçe=5,02 Bulgarca=4,54) geldiği görülmüştür. Buna karşılık, kurumsal destek etmenleri bağlamında Türkçe yeterli desteği bulamadığı için Bulgarca karşısında daha düşük bir dilsel canlılık seviyesinde kalmıştır (Türkçe=3,93, Bulgarca=5,56). Katılımcıların Türkçenin öznel etnikdilsel canlılığına yönelik görüşleri cinsiyete göre anlamlı bir farklılık göstermemektedir (t(257)=,373, p. > 0,05). Ancak Bulgarcanın dilsel canlılığına ilişkin değerlendirmede kadınlar lehine anlamlı bir farklılık elde edilmiştir (t(257)=3,903, p. < 0,05). Yaş faktörünün bu araştırmada dilsel canlılık üzerinde etkili olmadığı, istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık olmasa da 45 yaş üzeri gruptaki katılımcıların diğer yaş grubundakilere göre Türkçenin dilsel canlılığını daha yüksek algıladıkları saptanmıştır.Araştırma bulguları Türkçenin Kırcaali'de halen en etkili iletişim dili olduğunu ve öznel etnikdilsel canlılık algısının katılımcıların dilsel davranışlarına Türkçe lehine olumlu olarak yansıdığını göstermiştir. Bu durum, tarihsel azınlık durumundaki Türkler ile göçmen azınlık durumundaki Türklerin öznel etnikdilsel canlılık algıları arasındaki farklılığı yansıtması açısından önemlidir. Bu araştırma ile elde edilen veriler, daha geniş bir örneklemde ve farklı ülkelerde karşılaştırmalı yeni araştırmaların yapılmasının önemini açığa çıkarmıştır.Anahtar Kelimeler: Bulgaristan Türkleri, Kırcaali, etnikdilsel canlılık, dil durumu, Türkçe In this study, the relation between the perceptions of subjective ethnolinguistic vitality of the Turks who are ethnically minor in the history and language use, and the relation between language selection in personal and emotional activities and their linguistic attitudes toward Turkish and Bulgarian language are examined. The main reason to conduct this study, under the title of this topic, is the presence of some studies related to the ethnolinguistic vitality of Turks as an immigrant minority group while there is not enough study related to the ethnolinguistic vitality of Turks as an historical minority group. For this purpose, the city Kardzhali where the Turks are located intensively is identified as research area.The study is, basically, a descriptive research based on scanning (survey) technique. The population of the study is composed of 259 people from different age groups, different genders and different occupational groups who live in Kardzhali in Bulgaria.The findings show that the Turkish language has 90% of language maintenance in Kardzhali, therefore, despite the heavy pressures put on Turkish language throughout the history, the linguistic vitality in this area is still high. In context of the perception of ethnolinguistic vitality of the participants, it seemed that the demographics (Turkish=4,90, Bulgarian=3.80) and spatial factors (Turkish=5,02 Bulgarian=4,54) come first within the factors that increase the linguistic vitality. In contrast, in context of institutional support factors, Turkish, because of not having enough support, was seemed to have a lower level of linguistic vitality compared to Bulgarian language (Turkish=3.93, Bulgarian=5.56). Participants views toward the subjective, ethnolinguistic vitality of Turkish language does not show a significant difference by gender (t (257) = 3.903, p. >0.05). However, a significant difference was obtained on behalf of women in the assessment related to the linguistic vitality of Bulgarian language (t (257) =, 373, p.< 0.05). It was determined that, in this study, the age factor does not affect the linguistic vitality, and although there is not a statistically significant difference, the participants over 45 years perceive the linguistic vitality of Turkish higher compared to the other age groups. Research findings show that Turkish is still the most effective communication language and the perception of ethnolinguistic vitality reflects on the linguistic behaviours of participants positively on behalf of Turkish. This result, in terms of showing the difference between the perceptions of Turks as an immigrant minority group and Turks as an historical minority group, is important. The data obtained in this study shows the importance of conducting more comparative studies in a larger research sample and in different countries.Key Words: Turks in Bulgaria, Kardzhali ethnolinguistic vitality, language situation, Turkish 162 |