Popis: |
Amaç: Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Erişkin Acil Servisi‟ne 2008-2015 tarihleri arasında beta bloker zehirlenmesi nedeniyle başvuran hastaların demografik bilgilerini ve klinik bulgularını incelemeyi ve elde edilen veriler ışığında bu ilaç grubuna bağlı zehirlenmelerde erken tanı ve hasta yönetimi konusunda yol göstermeyi amaçladık.Yöntem ve Gereç: Acil servise 2008-2015 tarihleri arasında beta bloker zehirlenmesi nedeni ile başvuran 51 hastanın dosyaları retrospektif olarak incelendi. 18-80 yaş arası hastalar çalışmaya dahil edildi. Araştırma verileri SPSS (Statistical Package For Social Sciences for Windows v.15.0) ile bilgisayar ortamına aktarıldı. Sürekli verilerin normallik testi Shapiro Wilk testi ile incelendi. Normal dağılım göstermeyen verilerin karşılaştırılmasında parametrik olmayan yöntemlerden Kruskal Wallis ve Mann Whitney U testi kullanıldı. Değişkenler arası ilişki Spearman korelasyonu ile incelendi. Anlamlılık düzeyi p < 0.05 olarak kabul edildi.Bulgular: Hastaneye başvuran zehirlenme olguları içinde beta blokere bağlı zehirlenme oranı % 1.4 olarak tespit edildi. Çalışmaya alınan 51 hastada kadın/erkek oranı 2.9 olarak bulundu. Erkeklerde ve kadınlarda ortanca yaş değeri sırası ile 46.5 ve 28.0 idi. Hastaların ortalama hastaneye ulaşma süresi ortanca değeri 1 (15-780 dakika) saatti. Hastalar en çok propranolol (n = 24, % 47.1) ve metoprolol (n = 20, % 39.2) almıştı. Tek başına beta bloker alan hasta sayısı 18 (% 35) olarak tespit edildi. Çoklu ilaç alan hastalarda, en sık alınan ilaçlar sırasıyla antidepresan (% 28.1), nonsteroid antiinflamatuar (% 28.1) ve H2 reseptör blokerleri (% 15.1) olarak saptandı. Hastaların 6 tanesinde etanol alımı söz konusu idi. Hastaların 19‟unda (% 37.3) klinik bulgu varken, 32‟sinde (% 62.7) klinik bulgu yoktu. En sık görülen klinik bulgular sırasıyla; bilincin uykuya meyilli olması (% 21.6), bulantı (% 11.7) ve kusma (% 11.7) idi. Hastaların 35‟inde (% 68.6) hipotansiyon görülürken, 26 hastada ise (% 50.9) bradikardi saptandı. Propranolol ve metoprolol alan hastaların sırası ile % 62.5 ve % 40‟ında bradikardi görüldü. Alınan doz ile klinik bulgu arasında istatiksel anlamlılık saptanmadı (p = 0.389). İlaç alım miktarı ile bradikardi arasında anlamlı ilişki bulundu(p < 0.001, r = 0.451). Elektrokardiyografik bulgular incelendiğinde 10 hastada (% 19.6) birinci derece atriyoventriküler blok ve QRS uzaması, 2 hastada QTc uzaması tespit edildi. Hastaların 8‟ine (% 15.7) pozitif inotropik destek yapıldı. Yalnızca 3 hastada glukagon tedavisi uygulandı. Hastanede takip sürelerine bakıldığında ilk 24 saatte takip edilen hasta oranı % 26, 24-48 saat arası % 33, 48-72 saat arası % 37, 72-96 saat arası % 4 bulundu. Yatış süresi ile alınan ilaç arasında istatiksel anlamlılık saptanmadı (p = 0.109). Tüm hastalar şifa ile acilden taburcu edildi.Sonuç: Günümüzde değişen sosyal yaşam koşulları nedeni ile zehirlenme olgularının görülme sıklığı ve bunlara bağlı morbidite ve mortalite oranları artmaktadır. Beta bloker zehirlenmeleri, kardiyovasküler ilaçlara bağlı zehirlenmeler grubunda ciddi toksisite ve mortalite potansiyeline sahip olmaları nedeni ile ön plana çıkmaktadır. Çalışma grubumuzda yer alan tüm hastaların takip ve tedavisi acil servis ve gözlem ünitesinde yapılmıştır. Beta bloker zehirlenmeli hastalarda bilinç durumu, kardiyovasküler stabilizasyon ve kan glukoz düzeyinin belirlenmesi önceliklidir. Acil servis hekimlerinin, özellikle beta bloker zehirlenmesi gibi yüksek morbidite ve mortalite potansiyeli olan zehirlenmeler konusunda gerekli teorik ve pratik donanıma sahip olmaları hasta yönetimini ve klinik sonuçları olumlu yönde etkileyecektir.Anahtar Kelimeler: Beta Bloker Zehirlenmesi, Elektrokardiyografi, Acil Servis Objective:We aimed to examine demographical information and clinical findings of patients applying to Adult Emergency Service of Medical Faculty of OndokuzMayıs University between the years 2008-2015 because of beta blocker intoxication and guide about early diagnosis and patient management in intoxications depending on this group of drugs in the light of data obtained.Method and Material: Files of 51 patients, who applied to the emergency service between 2008 and 2015 due to beta-blocker intoxication, were examined retrospectively. Patientswho were between 18 and 80 year-old were included in the study. The research data was transferred to the computer by using SPSS (Statistical Package for Social Sciences for Windows v.15.0). Normalitytest of continuous data was analyzed by Shapiro Wilk test. In the comparison of data which does not have a normal distribution, Kruskal-Wallis and Mann-Whitney U test which are among the nonparametric methods were used. Relation ships between variables were analyzed with the Spearman correlation. The significance level was adoptedas p < 0.05.Findings:Among the intoxication cases which were handled by the hospital,the rate of beta-blockers-based intoxication was found to be 1.4 %. Female/male ratio among 51 patients involved in the study was found as 2.9. The median age values of men and women were found as 28.0 and 46.5, respectively. The median value of average time for the patientsto reach the hospital was 1 (15-780 minutes) hour. Patients had received mostly propranolol (n = 24, 47.1 %) and metoprolol (n = 20, 39.2 %). The number of patients who took only beta blocker was identified as 18 (35 %). In the patients who received multiple medications, the most commonly used drugs werefound as antidepressants (28.1 %), non-steroidal anti-inflammatory (28.1 %) and H2 receptor blockers (15.1 %), respectively. 6 of the patient stook ethanol. 19 of the patients (37.3 %) had clinical symptoms, while 32 of them (62.7 %) had no clinical symptoms. The most common clinical symptoms were; the tendency of consciousness to the sleeping (21.6 %), nausea (11.7 %) and vomiting (11.7 %), subsequently. Hypotension was observed in 35 of the patients (68.6 %), while bradycardia was detected in 26 of thepatients (50.9 %). The patients who took propranolol and metoprolol experienced 62.5% and 40 % bradycardia, respectively. No statistical significant (p = 0.389) were found between received doses and clinical symptoms. There was a significant relationship between amount of drug intake and bradycardia (p < 0.001, r = 0.451). When electrocardiographic findings were examined, first degree atrioventricular block and QRS prolongation were found in 10 patients (19.6 %) and QTc prolongation was observed in 2 patients. Positive inotropic support was given to 8 of the patients (15.7 %). Only 3 patients were underwent glucagon therapy. When the follow-up period in the hospital is taken into account, the rate of patients who were followed in the first 24 hours was found 26 %, and who were followed between 24-48 hours was 33 %, between 48-72 hours was 37 % and between 72-96 hours was 4 %. No statistical significance were detected between length of inpatient period and received medication (p = 0.109). All patients were discharged from the emergency as recovered.Result: Today, the incidence of intoxication cases due to changing social living conditions and the morbidity and mortality rates associated with these cases increase. Beta blocker intoxication comes to the forefront, because they have the potential of serious toxicity and mortality in the cardiovascular drugs-based intoxication group. Follow-up and treatment of all patients within the scope of our study werecarried out in the emergency service and observation unit.In the patients withbeta-blocker intoxication, the state of consciousness, cardiovascular stabilization and determination of blood glucose levels arethe priority. The emergency service physicians who have necessary theoretical and practical knowledge about intoxications in particular beta blockers intoxication, which have high potential of morbidity and mortality will affect patient management and clinic findings in a positive way.Keywords: Beta Blocker Intoxication, Electrocardiogram, Emergency Service. 61 |