Tarih öncesi kazı yerlerinin koruma, restorasyon, sergileme sorunu ve çözüme yönelik bir uygulama Kırklareli-Aşağı Pınar örneği

Autor: Eres, Zeynep
Přispěvatelé: Akın, Nur, Diğer
Jazyk: turečtina
Rok vydání: 1999
Předmět:
Popis: TARİHÖNCESİ KAZI YERLERİNİN KORUMA, RESTORASYON, SERGİLEME SORUNU VE ÇÖZÜME YÖNELİK BİR UYGULAMA KIRKLARELİ - AŞAĞI PINAR ÖRNEĞİ ÖZET Bu çalışmanın esasını, kültür tarihi açısından önemli olmasına karşın, görsel çekiciliği olmayan tarihöncesi dönemlere ait yapı kalıntılarının korunması ve sergilenebilir duruma getirilmesi ile ilgili sorunlara çözüm aranması oluşturmaktadır. Tarihöncesi dönem yapılan, daha sonraki dönemlere göre daha dayanıksız malzemeler ile yapıldıkları için, günümüze oldukça kötü durumda ulaşmışlardır. Bu nedenle de bunların korunması kadar, restitüsyonu ve konunun uzmanı olmayan geniş kitlelerin algılayabileceği duruma getirilmesi güçtür. Bu çalışma kapsamında, Trakya'da, Kırklareli il merkezinin çok yakınında bulunan ve MÖ. 5200-4200 yıllan araşma tarihlenen, Aşağı Pınar kaza çalışmalan ile ortaya çıkan yapı kalıntılan ele alınmış, koruma, yorum, canlandırma ve sergileme için bir model oluşturulmasına çalışılmıştır. Aşağı Pınar kazılan ile ortaya çıkan yapılann esasının ahşap olduğu, dalörgü tekniğinde sepet gibi örülen ahşap iskeletin, kerpiç topanlan ya da killi toprak ile kaplanmasıyla, duvarların oluşturulduğu anlaşılmıştır. Bu yapılardan günümüze, daha çok ahşap direklerin toprağa açılmış çukur şeklindeki yuvalan ya da yangın geçirmiş olan örneklerde, tuğlalaşmış kerpiç topanlan, sıva izleri, taban, ocak ve fırınlar kalmıştır. Ortaya çıkan kalıntılar, kazı süreci içinde ayrıntılı olarak belgelenmiş ve kısmen sertleştirilerek, yerinde korunmasına çalışılmıştır. Bazı yapılar ise, belgelendikten sonra toprakla örtülerek, geçici bir koruma altına alınmıştır. Ancak karşılaşılan esas önemli sorun bu yapılann restitüsyonu olmuştur. Bu sorunun çözümü için:. Kazı ile ortaya çıkan her türlü yapı izi ele alınmıştır;. Yangın geçirmiş yapılarda, dalörgü sistemi kapladığı için bunların izlerim taşıyan, yangın sırasmda tuğlalaşarak sertleşen, ancak dağınık durumda bulunan kerpiç topanlannın üzerlerindeki izler ele alınmıştır. Bu izler değerlendirilerek, yapılann bugün elde olmayan üst kısımlan ve yapım sistemlerinin anlaşılmasına çalışılmıştır,. Güneydoğu Avrupa'da, Aşağı Pınar ile çağdaş olan diğer buluntu yerlerindeki yapılar ve bunlar ile ilgili olarak yapılmış olan restitüsyon denemeleri karşılaştırma malzemesi olarak kullanılmıştır,. Aşağı Pınar ile yaklaşık olarak aynı döneme ait olan ve Güneydoğu Avrupa kazılarında ele geçen ev maketleri, o dönemin yapı sistemi açısından ele alınmıştır. O dönem evlerinin minyatür modelleri olan bu maketler, özellikle çatı, pencere açıklıklan ve evlerin iç bölümlerini anlamak açısından çok yararlı olmuştur,. Kırklareli'nin dağlık kesimlerindeki köylerde halen uygulanmakta olan ve `iğmeli yapılar` olarak tanımlanan ahşap direkli dalörgü sivil mimarlık örnekleri, gene XV11karşılaştırma amaçlı olarak ele alınmıştır. Daha önce ayrıntılı bir biçimde hiç belgelenmemiş olan bu yapıların, kazı ile ortaya çıkan yapılar ile yalandan benzeştiği, ancak kendi içlerinde de geniş bir çeşitlemesi olduğu görülmüştür,. Kazı alanında yerel bir ustaya, iğmeli yapı inşa ettirilerek, bu tür yapıların inşa süreci incelenmiş ve belgelenmiştir.. Kazı ile ortaya çıkan kalıntıların niteliğinin daha iyi anlaşılması amacı ile, gene Kırklareli'nin dağlık kesimlerinde, örnek olarak seçilen bazı köylerin yerleşme dokuları ele alınmış, mekan kullanımları, doluluk boşluk oranlan incelenmiştir. Bu ön çalışmalar ile elde edilen verilere göre, Aşağı Pınar 5, 4, 3, ve 2. yapı tabakalarında görülen yapılar ile ilgili restitüsyon denemelerine gidilmiştir. Çalışmanın son aşaması ise bu bilgilerin geniş kitlelere, anlaşılabilir ve çekici gelecek bir biçimde aktarılmasına yönelik bir açık hava müzesi düzenlemesi ile ilgilidir. Bu amaçla;. Yapı kalıntılarının en iyi korunmuş olduğu Aşağı Pınar güney kaza alanındaki 30x40 m'lik bir alanın üstünün, olabildiğince hafif, ancak doğa koşullarından etkilenmeyecek bir çatı ile örtülmesi projelendirilmiştir. Bu örtünün aynı zamanda kazı alanının görünümünü bozmayacak bir nitelikte olmasına çalışılmıştır. Üstü örtülen bu alanın, dıştan dalörgü bir yapıyla çevrelenerek gizlenmesine ve girişin de bu yapının içindeki bir rampa ile sağlanmasına karar verilmiştir. Bu şekilde höyüğün içine yavaş bir geçiş verilerek `zaman tüneli` etkisi yaratılmasına çalışılmıştır. Kapalı alanın içinde, bir örnek dışında, özgün yapı kalıntıları üstleri örtülerek korunacak, bu koruyucu örtünün üstüne modelleri yapılarak sergilenecektir.. Aşağı Pınar Höyüğü'nde, kazı çalışması bitmiş olan kısımda, o dönemin tekniklerine uygun, iğmeli dalörgü yapılardan oluşan bir model köy yapılacaktır. 11 yapıdan oluşan bu model köyde, her yapı, Neolitik Dönem'in bir işlevinin sergilenmesine ayrılacak, o dönemin yaşantısının tanıtılmasında, kazıda çıkan özgün nesneler değil, bunlara uygun olarak yapılmış model örnekler kullanılacaktır. Bu şekilde gelen ziyaretçinin de bu aletlere dokunması, onları kullanması sağlanacak, ziyaretçinin pasif bir seyirci olmasına değil, aktif olarak gördüğü nesneler aracılığıyla tarihöncesi dönem kültürüyle özdeşleşebilmesine çalışılacaktır.. Kazı alanının hemen yanında, gene Kırklareli köy mimarisine uygun olarak inşa edilen binalardan oluşan bir birim oluşturulacaktır. Burada servis binaları ile gelen bilimsel grupların kalabileceği bir konukevi yer alacaktır.. Arkeoloji, etnoloji ve mimarlık tarihi öğrencilerine yönelik deneysel uygulama çalışmalarının yapılabileceği bir alan ayrılacaktır. Burada, örneğin çanak-çömlek, taş aletlerin ya da kerpiç, dalörgü binaların yapımı gibi uygulama örnekleri gerçekleştirilebilir. Sonuç olarak bu tezle, Avrupa'da çok daha az kalıntıya dayanarak gerçekleştirilen katılımcı açık hava müzeleri türünde, ülkemiz koşul ve kalıntılarına uygun bir model geliştirilmesine çalışılmış, bunun yam sıra günümüzden 7 bin yıl öncesine ait ve daha çok arkeologların ilgilendiği bir yapı türü, mimari açıdan, uygulamaya yönelik olarak ele alınmıştır. XV1U AN EXPERIMENTAL MODEL TOWARDS THE SOLUTION OF PROBLEMS CONCERNING THE PROTECTION, RESTORATION AND PRESENTATION OF PREHISTORIC SITES: THE CASE OF KIRKLARELİ - AŞA?I PINAR SUMMARY The main subject of this study is to seek solutions to the problems such as conservation, interpretation, restitution and exhibition of architectural remains of prehistoric periods. In spite of their significance for cultural history, the remnants of prehistoric architecture have usually been ignored as they lack visual attraction. Compared to the architectural remains of later periods, the buildings of prehistoric period are made from perishable materials. Accordingly, when discovered, they are usually in a poor state of preservation. Therefore, their conservation, interpretation and restitution are much more problematic; moreover, presenting them in a way that would be appealing to the non-specialist general public is rather difficult. With this work, the prehistoric site of Aşağı Pınar, nearby the town centre of Kırklareli has been taken as a case study to resolve problems concerning conservation, interpretation, reconstitution and exhibitioa The site covers the time range between 5200 to 4200 BC. The architectural remains recovered during the excavation consists mainly of buildings constructed with timber posts, and walls in wattle and daub technique reinforced with mud and then plastered What remains of these structures usually consists of post-holes dug into the ground, or, in cases when the building was destroyed by fire, burnt lumps of mud, floors, plasters as well as of ovens and fire places. What has been recovered in the course of excavations has been meticulously documented and consolidated in situ. The relatively better preserved building have been re-buried for temporary protection. The main problem encountered during the excavation has been their reconstitution. To solve this problem:. All architectural remnants as recovered during the archaeological excavations have been considered,. In buildings that have been destroyed by fire, the mud packing of the walls that carry imprints of the wooden or wattle structure, have been collected. A detailed assessment of these pieces have revealed detailed information on the upper sections of the walls and about the roofing.. Published information concerning the reconstitution of similar structures as revealed in the excavations in Southeastern Europe have been studied for comparison.. The model houses recovered in Southeastern European prehistoric excavations have also been considered within this study. These miniature models of buildings have been found to be extremely informative for the roofing, window openings as well as for the interior parts of the houses. XIX. In the mountains to the north of Kırklareli, there are still some villages where the tradition of wattle and daub building still exists. These structures are like the living models of prehistoric architecture as revealed at Aşağı Pınar excavations. This type of buildings has not been studied before. Accordingly, during this study an extensive documentation has been accomplished on such existing constructions; and they have been found extremely useful to understand the prehistoric building techniques.. A local craftsman was employed to construct, as an experimental study, a similar structure on the site. This experiment was throughly documented.. In order to develop a better understanding of prehistoric settlement pattern, some of the mountain villages have been studied to document functional areas and patterns of use. In view of the above-mentioned data, some models for the reconstitution of Aşağı Pınar levels 5-2 have been developed. The last part of this study is on the presentation of this architecture to non-expert public as an open-air museum. To this purpose:. In the southern part of the excavation where the architectural remains are relatively better preserved, an area of 30x40m will be covered with a low and light roofing. This ceiling will be encircled with a wattle and daub structure so as not to disturb the general appearance of the site. The entrance to this closed area will be through a ramp within this wattle and daub construction. By giving a gradual inclination, it is anticipated to provide an effect of `time tunnel` going into the mound. Within this area, with the exception of a certain building, all original remains will be burried; one to one copies of the burried structures will be built over them to be exhibited. Architectural techniques of prehistoric Aşağı Pınar will also be on display within this area.. In the large area where archaeological work has been finished and trenches filled in, a wattle and daub village will be constructed as a model of the prehistoric settlement. These buildings will be made in the same construction technique as the prehistoric structures. Each of these structures will be used to display a certain aspect of the prehistoric life. No original artefacts will be employed in this exhibition; on the contrary, replicas will be used so that the visitors will be able to touch and use these modern models, thus developing a feeling of active participation with the exhibition.. Next to this village, some service buildings, facilities and guesthouses will be built These will be constructed according to the vernicular architectural style of the Kırklareli region.. A special area will be reserved for experimental archaeology that will also provide the necessary means for students of architecture and ethnology. Here, it is anticipated that organised student groups in the future would make experiments with pottery manufacturing, food processing or with making wattle and daub buildings.. To conclude, this project hopes to provide a model that would fit to the local conditions and to develop an understanding towards traditional architecture, like the popular open-air museums of Europe. XX 452
Databáze: OpenAIRE