Popis: |
Çokkültürlülük bugünün dünyasında giderek önem kazanan bir kavram olarak belirmektedir. Farklı kültürlere, geçmişlere sahip olanlarla ve onların hikayeleri ile ilgilenmek uyumlu bir biraradalık ve sosyal sürdürülebilirlik için elzemdir. Çokkültürlülük özenle yaklaşılması beklenen, kültürlerarası iletişimi, sosyal işbirliklerini ve kişisel gelişimi desteklemesi gereken bir konudur. Aksi takdirde sosyal uyum ve kültürel anlayış eksikliği marjinalleşmeye, şiddete, istikrarsızlığa, güvenlik zafiyetine ve sosyal sistemin çöküşüne neden olabilir. Bu etmenler sadece sosyal davranışları değil aynı zamanda kentsel ve fiziksel çevreyi de etkilerler. Bu tezin amacı Tarlabaşı'nda çokkültürlülüğün sosyal, mekansal yansımalarının izini sürmektir. Tarlabaşı semtinin tarihini, çokkültürlülük ve marjinalleşme kavramları üzerinden devam eden kuramsal tartışmaları irdeledikten sonra uzatmalı kentsel dönüşüm süreci nedeniyle askıda kalan mahallenin ve insanlarının saklı kalmış hikayelerini anlamak ve anlatmak için etnoğrafik araştırma yöntemlerinden yararlanır. Diğerinin yanısıra araştırma bulguları temelde Tarlabaşı sakinlerinin sosyo-ekonomik varoluşlarını mahalleye nasıl yansıttıklarını ve çokkültürlülüğün etnik ayrım temelinde semt mekanlarına kodlanmak yerine semtin genel atmosferine nasıl sindiğini ortaya koyar. Today, understanding multiculturalism became a critical issue; dealing with different cultures, different backgrounds and stories that are distinct from ours is necessary to be able to harmoniously cohabitate together and for social sustainability. However, multiculturalism should be dealt with, very delicately, to ensure human development, intercultural communications, and social cooperation. If not, lack of social cohesion and cultural understanding might lead to marginalism, violence, instability, insecurity and the failure of the social system. Those factors do not only affect social behavior, but also urban and physical ones. This thesis aims at analyzing multiculturalism and its social and spatial reflections in Tarlabaşı. Having overviewed the history of the neighborhood and examined the theoretical discussions on multiculturalism and marginality it utilizes ethnographic research methods to unveil the hidden stories of people and the neighborhood that are in suspense due to prolonged urban renewal attempts. Among others, the findings of the research mainly reveal how inhabitants of Tarlabaşı mark and mirror their own socio-economic presence in Tarlabaşı and how multiculturalism is floating in the air. 148 |