Popis: |
19. yüzyıl İstanbul Kenti'nin önemli dönüşümlere sahne olduğu bir zaman dilimidir. Bu tarihe kadar tarihi yarımada, kentin merkezini; bilad-ı selase olarak anılan Eyüp, Galata ve Üsküdar semtleri de çeperlerini oluşturmuştur. 1800'lü yıllarda tarihi yarımadada peşi sıra bir çok yangın meydana gelmiş ve yerleşim alanları zarar görmüştür. Öte yandan kentin nüfus artışıyla birlikte yeni yerleşim yeri arayışları başlamıştır. Bu zamanda Ebniye Kanunu'nda yapılan değişiklik ile kent dışı alanların iskan edilmesi padişah iznine bağlı olmaktan çıkmış, bireysel girişimciliğin önü açılmıştır. Tütüncü Mehmet Efendi ve Mustafa Zihni Paşa bu fırsatı değerlendirmiş ve Erenköy'de geniş alanlar satın almıştır. Demiryolu hattının hizmete girmesiyle bu alanlar ulaşılabilir olmuş ve dönemin yüksek rütbeli memurları ile hanedan mensupları bu girişimcilerden arsalar satın almaya başlamıştır. Arsaların büyük bölümü bağ ve bahçe olarak kullanılacak şekilde planlanmış, üzerlerinde küçük ölçekli sayfiye köşkleri inşa edilmiştir. Bu köşklerin yapım tekniği ahşap olup bezeme programları oldukça yoğundur. 20. yüzyıl başından itibaren Erenköy, sayfiye kimliği kazanmış bir yerleşim yeri haline gelmiştir.İlerleyen dönemde alt yapı sistemlerinin gelişmesi ve denizyolu ulaşımının da hizmete girmesiyle, Erenköy dört mevsim yaşanılan bir banliyö semti olmaya başlamıştır. 1960'lı yıllardan itibaren kentin nüfus artışı kontrol edilemez bir hal almış, konut ihtiyacı önemli sorun haline gelmiştir. Bu dönemde 'yapsatçılık' (build-and-sell) kavramı ortaya çıkmış, ülke genelinde çok katlı apartman yapıları inşa edilmeye başlanmıştır. 1965 yılında Kat Mülkiyeti Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle bu uygulamalar adeta devlet tarafından desteklenmiştir. İstanbul'un Anadolu ve Avrupa yakalarını karayolu ile birbirine bağlayan köprünün 1973 yılında kullanıma açılmasından sonra Kadıköy, kentsel gelişim alanı olarak değerlendirilmiştir ve bu bağlamda Bostancı – Erenköy Bölgeleme İmar Planı onaylanmıştır. Erenköy'de öncelikle bağ ve bahçe olarak kullanılan alanlarda apartmanlaşma görülmüş, ilerleyen dönemde ise yerlerine apartman yapılmak üzere ahşap köşkler yıkılmaya başlanmıştır. Bu süreçte pek çok kültür varlığı konut yapısının yıkıldığı tespit edilmiştir. 1970'li yıllardan itibaren kültür varlığı konut yapılarını korumak için bir takım girişimler söz konusu olmuştur. Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun ilke kararları ve tescilleriyle kültür varlığı konut yapıları varlığını sürdürmeye devam etmiştir. Hakkında tescil kararı bulunan yapılar II. grup korunması gereken yapı olarak değerlendirilmiş ve bu koruma grubunun uygulamalarına maruz kalmışlardır. II.grup uygulamalar, yapıların varlığını sürdürmesine yardımcı olsa da özgün konumlarının ve yapım tekniklerinin değiştirilmesine engel olamamıştır. 21. yüzyıl başından itibaren ülke genelindeki konut stokunun ekonomik ömrünü tamamlamakta olduğu anlaşılmaya başlanmıştır. 1999 yılında gerçekleşen Marmara Depremi'nin yıkımları bunun en önemli göstergesidir. Bu tarihten itibaren kentsel dönüşüm kavramı gündeme gelmiş ve 2012 yılında Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun yürürlüğe girmiştir. İlgili kanunun uygulamalarının görüldüğü ilk yerlerden biri Erenköy olmuştur. Özellikle Bağdat Caddesi ve çevresinde başlayan kentsel dönüşüm uygulamaları çevredeki yapı yoğunluğunu arttırmaktadır.Erenköy semtinde kültür varlığı konut yapılarının yoğunlaştığı alan çalışma sınırları olarak belirlenmiş ve bu alan hakkında araştırmalar yapılmıştır. Farklı tarihlere ait fotoğraflar, haritalar, yazılı kaynaklar incelenerek hangi yapıların kültür varlığı niteliği taşıdığına karar verilmiştir. Günümüze ulaşan örnekler için yerinde tespitler yapılmış, bu yapıların koruma durumları belirlenmiştir. İstanbul 5 Numaralı Kültür Varlıklarının Koruma Bölge Kurulu arşivlerinde yapılan araştırmalar ile çalışma kapsamında incelenen yapıların yasal koruma süreçleri hakkında bilgiler toplanmıştır. Tüm bu araştırmalardan ve tespitlerden ortaya çıkan sonuçlar sayısal verilerle desteklenerek Erenköy özelinde bir İstanbul sayfiyesinde yer alan kültür varlığı konut yapılarının günümüzdeki koruma durumları hakkında değerlendirmeler yapılmıştır.Öte yandan artan yapı yoğunluğunun, kent parçasının doluluk boşluk oranını nasıl etkilediğini tespit etmek için, farklı tarihlere ait harita ve hava fotoğrafları sayısal ortama aktarılarak toplam yapı oturum alanları hesaplanmıştır. Ortaya çıkan sonuçlar kıyaslanarak değerlendirilmiş, doluluk boşluk oranı değişimleri sayısal verilerle desteklenerek açıklanmıştır. Günümüzde halen seçkin bir yerleşim yeri olan Erenköy'ün kullanıcı kitlesi hakkında araştırmalar yapılmış; kültür varlığı konut yapılarının yüksek rütbeli devlet memurları, hanedan ailesine mensup kimseler, yazarlar ve çeşitli bilim insanları tarafından kullanıldığına dair bilgilere ulaşılmıştır. Ayrıca günümüze ulaşan örneklerin hangi işlevlerle kullanılmakta olduğu, yerinde yapılan gözlemlerle tespit edilmiştir. Yerleşime açılmasının üzerinden henüz 150 yıl geçmiş olmasına rağmen Erenköy'ün geçirdiği değişimler İstanbul kentinin nasıl bir hızla dönüşmekte olduğunun göstergesidir. Değişim süreci, kültür varlığı konut yapılarının korunmasını engellemiş, çoğu örneğin kaybedilmesine sebep olmuştur. Günümüze ulaşan örnekler ise zorlu koşullarda varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. 19th century is a period in which Istanbul has witnessed significant changes. Until this time, historical peninsula was the city center and Eyüp, Galata, Üsküdar were peri-urban areas as called bilad-ı selase (means three towns). In 1800s, many subsequent fires occurred and the settlement areas were damaged in the historical peninsula. On the other hand, the searches for new settlement areas began in line with the population increase of the city. By means of the amendments made in the Ebniye Kanunu (Buidings Charter) at this period, populating the areas out of cities has been released from the dependency on Sultan's permission, and roads have been paved for individual entrepreneurship. Tütüncü Mehmet Efendi and Mustafa Zihni Paşa evaluated this opportunity and bought wide areas in Erenköy. These areas have been made accessible by the service of the railway line and the high-ranking officers of the 19th century and the dynasty members began to purchase from these entrepreneurs.Most of the lands were planned to be used as vineyards and gardens, and small scaled cottages were built on them.The construction technique of these cottages is wooden and the ornament programs are quite intense. Since the beginning of the 20th century, Erenköy has become a settlement area that has gained an identity as a summer resort. With the development of infrastructural systems and the access to sea transportation in the following period, Erenköy started to become a suburban town which is habitable in all seasons. As of 1960s, the population increase of the city has become uncontrollable, and housing needs have become a major problem. In this period, the concept of `build-and-sell` has emerged and multi-storey apartment buildings have begun being built throughout the country. In 1965, by Kat Mülkiyeti Kanunu (Flat Ownership Law) coming into force, these practices were almost supported by the state. Kadıköy was evaluated as a urban development area after putting the bridge linking Anatolian and European highlands of Istanbul with highway in 1973 in service and in this context, the BBostanci – Erenköy Zoning Development Plan was approved. In Erenköy, firstly the vineyards and gardens were used as apartment buildings and in the following period, the wooden cottages were being demolished to make the apartments. It is determined that many residential cultural property were demolished within this period.Since the 1970s, there have been some initiatives to conserve residential cultural properties. The residential cultural property continued their presence by the resolutions and registrations of Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu (Higher Counsil of Immovable Antiquities and Monuments). The buildings for which a registration resolution was taken have been evaluated as buildings required to be conserved in the 2nd group, and they have been subjected to the applications of this conservation group. Even though the 2nd group applications helped the properties to maintain their existences, they did not prevent the changing of their original locations and construction techniques. By the beginning of 21st century, it is understood that the residence stock throughout the country was completing its economic life span. The destruction of the Marmara Earthquake that took place in 1999 is the most important indicator of this. As of the mentioned date, the concept of urban transformation has come into agenda and the Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun (Law of Transformation of Areas Under Disaster Risks) has entered into force in 2012. Erenköy was one of the places where the implementations of the mentioned Law were seen for first. Urban transformation practices, especially those started in Bağdat Street and around it, increase the construction intensity in the surrounding area.The area where residential cultural property are concentrated in Erenköy has been determined as borders of the study and researches were made about this area. Photographs, maps and written sources from different dates have been examined and it is decided which properties have a characteristic of cultural property. On-site determinations were made for the samples that could survive up to the present, and the conversation status of these properties were specified.Information have been gathered about the legal conservation processes of the properties that are reviewed within the scope of the study and the researches made in the archives of the Istanbul 5 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu (Istanbul 5th Regional Council for the Conservation of Cultural Property). The conclusions obtained from all these researches and determinations have been supported with numeric data, and the evaluations have been made about the conservation status of the residential cultural property located in an Istanbul cottage, specific to Erenköy.After research and analysis process has been finished, one hundred residential cultural property that contain cottages, masonary houses and modern villas are selected. Totality of the sources are gathered and inventories are studied for all buildings. Beyond invertory studies, buildings are categorised according to thier conservation conditions.Maps and aerial photographs from different dates were transferred to the digital media and the total residential property areas were calculated in order to determine how increased residential density affects the duty cycle of an urban section.The results that came out have been evaluated by comparison and the changes in the duty cycle have been explained by getting supported with numeric data.Researches have been made about the population of Erenköy, which is still an outstanding residential area today; and information on the fact that the residential cultural properties are used by high-ranking government officials, members of the dynastic family, writers and various scientists, have been reached. Besides, the observations made on site showed for which functions the samples survived up to the present are used.Although it has been only 150 years since it was opened for settlement, the changes that Erenköy has experienced are an indication of how fast the city of Istanbul is transforming. The transformation process has prevented the conservation of residential cultural properties, and caused many samples to be lost.The samples that survived up to the present are trying to continue their existence under challenging conditions. 259 |