Popis: |
Türkiye'den Batı ve Kuzey Avrupa ülkelerine işgücü göçü 1960'lı yıllarda başlamıştır. Türkiye uluslararası işgücü göçü deneyiminin özellikle ilk 20- 30 yılında, konuk işçi uygulamasına, düzensiz göçlere ve namus / ahlak kodlarına bağlı olarak, ailelerini Türkiye'de bırakan, para kazanmayı ve belirli bir birikime ulaştıktan sonra geri dönmeyi amaçlayan erkeklerin işgücü göçüne sahne olmuştur.Bu çalışmada yoğun erkek dış göçünün yaşandığı 1960- 1990 yılları arasında kocaları ile birlikte göç etmeyerek Türkiye'de kalan kadınlara, toplumsal cinsiyet bağlamında odaklanılmaktadır. Erkek göçü sürecinde geride kalan kadınların, hane halkı tipinde ve toplumsal cinsiyet rollerinde yaşanan değişimler ve ?toplumsal cinsiyet?e dair algı ve kanaatleri incelenmektedir. Çalışmanın bulguları Denizli'nin bir kasaba ve iki köyünde ikamet eden 30 kadınla yapılan görüşmelere dayanmaktadır. Kadınlara kapalı ve açık uçlu sorulardan oluşan görüşme formu esnek bir biçimde uygulanmıştır.Çalışmanın sonucunda, erkeklerin yurt dışına göçünün çekirdek ailede yaşama eğilimini arttırdığı görülmektedir. Öte yandan toplumsal cinsiyet rollerinin göç sürecinde değişime direndiği saptanmıştır. Bu süreç her kadın için farklı olsa da, karar verme, kamusal alana katılım ve cinsiyete dayalı işbölümü noktalarında genellikle büyük bir değişimin yaşanmadığı anlaşılmaktadır. Buna rağmen, kadınların toplumsal cinsiyete dair algı ve kanaatleri, ataerkil ideolojiden farklılaşmaktadır. Kadınlar cinsiyete dayalı işbölümünün sınırlarını yumuşatmakta, aklın erkekle ilişkilendirilmesine katılmamakta ve erkek ayrıcalıklarının farkında olup cinsiyetler arası eşitliği talep etmektedirler. The labour migration from Turkey to West and North European countries begins in the 1960?s. Turkey has witnessed, especially in the first 20? 30 years, the labour migration of men who left their families in Turkey, depending on the guest worker implementation, irregular migration and honour / morality codes, and aimed to make money and return after having savings.In this study, the women who did not migrate with their husbands and were left behind in Turkey between the years of 1960 and 1990, when there was an intense male out-migration, are focused on the context of gender. Changes in household types and gender roles, and gender perceptions and opinions of women left behind in the process of male migration are analyzed. The findings of this study are based on interviews made with thirty women who settle in two villages and one town of Denizli. The questionnaire containing close and open-ended questions is applied flexibly to these women.As a result, it is seen that male out- migration increases the tendency to live in nuclear households. On the other hand, it is found that gender roles resist change in the process of male out-migration. Although this process is different for every woman, it is understood that a major shift in decision making, participating in public sphere and the gendered division of labour is generally not experienced. However, gender perceptions and opinions of women are different from that of the patriarchal ideology. Women soften the boundaries of gendered division of labour, disagree with the notion that identify mind with ?man?, are aware of the privileges of man and demand equality between the sexes. 173 |