Popis: |
ÖZET Sermaye hareketlerinde giderek artan bir küreselleşmenin yaşandığı günümüzde, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının (DYSY) çevre üzerindeki etkileri en önemli tartışma konularından birini oluşturmaktadır. Dünyadaki yabancı sermaye akımlanndaki eğilimlerden ortaya çıkan sonuç, doğrudan yatırımların kalkınma hedefleri bakımından en fazla tercih edilen türdeki özel yabancı sermaye akımı olduğudur. Ancak yabancı doğrudan yatırımlara olan bu ilgi, pek çok gelişmekte olan ülkede etkin ulusal ve yerel çevre düzenlemelerinin bulunmaması nedeniyle, sanayileşmiş ülkelerdeki `kirli` sanayi dallarının düzenlemelerin etkin olmadığı ülkelere göç etmesi tehlikesini de beraberinde getirmiştir. Çevreci görüşü benimseyenler, ülkeler arasındaki ulusal çevre standartlarındaki farklılıklardan dolayı bazı ülkelerin `kirlilik sığmakları` haline dönüşeceğini ileri sürmektedirler. Bu endişenin yersiz olduğu kamsmdaki piyasa ekonomisini savunan karşıt görüşe göre ise, doğrudan yabancı sermaye yatırımları gelişmekte olan ülkelerde çevreye olumlu katkıda bulunacak (pollution halo hipotezi), çok uluslu şirketlerin işletme yöntemleri sayesinde kaynakların daha etkin kullanımı ve çevre dostu teknolojilerle üretim ortamı sağlanabilecektir. Bu çalışmada, öncelikle DYS-çevre etkileşimi tartışmasında ortaya sürülen iki farklı görüşü desteklemek amacıyla bugüne kadar yapılan analitik çalışmalar değerlendirilmiş ve ülkemizdeki uygulamalar yakın plana alınmıştır. Türkiye için her iki hipotezin geçerliliği, ağırlıklı olarak yürürlükteki bazı yasalar ve uygulamalar çerçevesinde değerlendirilmeye çalışılmıştır. ABSTRACT In the context of increasing globalisation of capital flows, the impact of foreign direct investment (FDI) on the environment is a topic of hot debate. The trend in global capital flows shows that FDI is the most desired form of private capital flow as far as the development concerns are considered. However, given the lack of effective national and local government regulation in many developing countries, this growing interest in FDI also brings the risk of drawing the dirtiest industries of industrialised countries to the least regulated countries. Environmentalists have argued that gaps in national environmental standards will create `pollution havens`. Free marketeers on the other hand, counter with claims that FDI will be much more beneficial for the environment, through the use of best management practices and environmentally friendly production techniques of multinational enterprises, thus creating `pollution halos` in developing countries. This paper examines the evidence from the research made in support of both claims; and makes an attempt to find out more about FDI-environment interlinkages in Turkey by focusing on certain domestic regulations and practices. II 155 |