Popis: |
Bu çalışmadaki amaç, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı kurumlarda yaşayan bireylerin benlik kurguları ve umutsuzluk düzeylerini incelemektir. Araştırma grubu, Siirt ilinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı çocuk ve sevgi evlerinde kalan 21 kız ve 66 erkek olmak üzere toplam 87 kişiden oluşmaktadır. Bu çalışmada Kağıtçıbaşı ve Baydar (2006) tarafından geliştirilen Aile Bağlamında Benlik Ölçeği, Beck ve ark. (1985) tarafından geliştirilen Umutsuzluk Ölçeği ve araştırmacı tarafından oluşturulan Sosyodemografik Bilgi Formu veri toplama araçları olarak kullanılmıştır. Toplanan veriler nicel olarak SPSS 20.0 programı kullanılarak incelenmiş olup nitel verilerle açıklanmıştır. Verilerin dağılımların normal dağılıma uygun olmadığı saptanmış, verilerin dağılımı ve değişkenlerin özelliğine bağlı olarak Mann-Whitney U Testi kullanılmıştır. Ölçeklere ait toplam puanlar arasındaki korelasyon incelendikten sonra nonparametrik olan Spearman Rho kullanılmıştır. Araştırma sonucunda istatistiksel olarak iki grup arasında bazı değişkenler esas alındığında anlamlı farkların olduğu görülmektedir. Araştırma bulguları umutsuzluk düzeyleri açısından; bireylerin kaldıkları yere, ebeveynlerin yaşıyor olma durumları ve gelecek ile ilgili düşüncelerine göre anlamlı bir şekilde farklılaştığını; fakat cinsiyet, eğitim durumu, kardeş sayısı, kuruma gelme nedeni, kurumdan önce kaldıkları yer, ebeveynlerin medeni halleri, ebeveynlerin ilgi durumu, ebeveynleri ile görüşme istekleri, ebeveynlerin ikamet yerleri, içinde bulundukları durum ve inanç durumlarına göre anlamlı farklılaşmadığını göstermektedir. Aile bağlamında benlik ölçeği ile ilgili sonuçlar; Aile bağlamında benlik ölçeği ile ilgili sonuçlarda ilişkisel boyutta; kaldıkları ev, yaş, eğitim düzeyleri, kardeş sayısı, aileleriyle görüşme istekleri, kurumda kalma sürelerine göre anlamlı farklılaştığını; fakat cinsiyet, kurumdaki bakım nedeni, kurumdan önce kaldıkları yer, ailenin yaşıyor olma durumları, ailenin medeni halleri, ailenin ilgi durumları, ailenin ikamet yeri, ailenin gelir düzeyi, gelecek beklentileri, inanç durumları ve içinde bulundukları duruma göre anlamlı farklılaşmadığını göstermektedir. Aile bağlamında benlik ölçeği ile ilgili sonuçlarda özerklik boyutunda; kaldıkları ev, yaş, eğitim düzeyleri, kardeş sayısı, kurumda kalma sürelerine göre anlamlı farklılaştığını; fakat cinsiyet, kurumdaki bakım nedeni, kurumdan önce kaldıkları yer, ailenin yaşıyor olma durumları, ailenin medeni halleri, ailenin ilgi durumları, ailenin ikamet yeri, ailenin gelir düzeyi, aileleriyle görüşme istekleri, gelecek beklentileri, inanç durumları ve içinde bulundukları duruma göre anlamlı farklılaşmadığını göstermektedir. Aile bağlamında benlik ölçeği ile ilgili sonuçlarda özerklik-ilişkisellik boyutunda; kaldıkları ev, yaş, kurumdaki memnuniyet algıları, ailelerinin ilgi durumlarına göre anlamlı farklılaştığını; fakat kardeş sayısı, kurumda kalma süreleri, cinsiyet, kurumdaki bakım nedeni, kurumdan önce kaldıkları yer, ailenin yaşıyor olma durumları, ailenin medeni halleri, ailenin ilgi durumları, ailenin ikamet yeri, ailenin gelir düzeyi, aileleriyle görüşme istekleri, gelecek beklentileri, inanç durumları ve içinde bulundukları duruma göre anlamlı farklılaşmadığını göstermektedir. Araştırma sonunda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı kurumlarda kalan bireylerin umut düzeylerinin ve benlik kurgularının daha iyi gelişmesi için çocuk evlerinde kalmaları gerektiği, bireylerin kaldıkları yerlerde psikolojik destek alabilecekleri profesyonel danışmanlık hizmetleri verilmesi gerektiği ve bunun takibi, ailelere aile planlaması, sorumluluk ve çocuk yetiştirme gibi eğitimler verilmesi önerileri sunulmuştur.Anahtar Sözcükler: Aile, sosyal, bakanlık, kimsesiz, çocuklar, benlik kurguları, umutsuzluk. This study investigates hopelessness and self-construal of people staying at institutions affiliated under The Ministry of Family and Social Policies. The sample was composed of 87 children (21 girls, 66 boys), living in Çocuk Evleri (child homes) and Sevgi Evleri (love homes) affiliated under The Ministry of Family and Social Policies. This study used three scales as data collection instruments: (1) scale of self-construal within the context of family developed by Kağıtçıbaşı and Baydar (2006); (2) scale of hopelessness developed by Beck et. al (1985); and (3) socio-demographic data form developed by the researcher. The collected data were quantitatively analyzed through SPSS, and qualitatively explained. Mann Whitney U test was used because the data were not distributed normally. Having examined the correlations between the total scores, non-parametric Spearman Rho test was employed. The findings showed some statistically significant differences between two groups. For hopelessness, statistically significant differences were found between two groups in terms of accommodation, whether parents are alive or not, and future expectations. On the other hand, there were not statistically significant differences between child homes and love homes in terms of gender, education level, number of siblings, reason of coming to the institution, the place where they stayed before coming to the institution, parents' marital status, parents' level of care, the desire for meeting parents, parents' residential address, and state of belief. Results regarding the scale of self-construal (associative dimension) within the context of family indicated that there were statistically significant differences between two groups in terms of accommodation, level of education, age, number of siblings, length of stay in institutions, and the desire for meeting parents; but, there were not significant differences in terms of gender, reason of coming to the institution, place where they stayed before coming to the institution, parents' mortality status, parents' marital status, parents' level of care, parents' residential address, parents' income, future prospects, and state of belief. Results regarding the scale of self-construal (autonomous dimension) within the context of family indicated that there were statistically significant differences between two groups in terms of accommodation, level of education, number of siblings, and length of stay in institutions; but, there were not significant differences in terms of gender, reason of coming to the institution, place where they stayed before coming to the institution, parents' marital status, parents' mortality status, parents' level of care, parents' residential address, parents' income, the desire for meeting parents, future prospects, and state of belief. Regarding the scale of self-construal (autonomous-associative dimension) within the context of family, the results showed significant results in terms of accommodation, age, satisfaction perception for the institution and care level of the family but not in terms of sibling number, staying period at the institutions, gender, the reason for staying, the place they stayed before, mortality of their parents, marital status of parents, care level of parents, the addresses of parents, income level of parents, interview desire with parents, future expectation, their belief and their psychological situation. At the end of this study, some suggestions were proposed including: children should stay at child homes rather than love homes, the necessity for psychological support for children and some training programmes for both children and their parents.Keywords: Family, social, ministry, orphan, children, self-construal, hopelessness. 141 |