Türkiye'nin potansiyel ikinci kademe şehirlerinin belirlenmesi ve performans analizi

Autor: Gezer, Büşra
Přispěvatelé: Gezici Korten, Emine Ferhan, Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
Jazyk: turečtina
Rok vydání: 2018
Předmět:
Popis: 'İkinci kademe şehir' kavramının 1980'lerde Rondinelli (1982) tarafından popüler hale getirildiğini belirten Roberts (2014) ikinci kademe şehirleri, nüfusları birkaç yüz bin ile birkaç milyon arasında değişen ve kentsel hiyerarşinin ikinci düzeyini ifade eden şehirler olarak tanımlamıştır. İkinci kademe şehirlere yönelik nüfus büyüklüğü üzerinden yapılan bu ve benzeri tanımlar dışında, şehirlerin tanımlanmasında literatürde birbirinden farklı yaklaşımların ön plana çıktığı görülmüştür. İkinci kademe şehirlerin yanlız 'nüfus büyüklüğü' üzerinden tanımlanamayacağını, bu şehirlerin tanımlanmasında 'fonksiyonel yaklaşım'ın da önemli olduğunu savunan bir grup araştırmacı, ikinci kademe şehirlerin kentsel sistem içinde üstlendikleri rol, sahip oldukları fonksiyonlar ve diğer şehirler ile aralarındaki sosyo-ekonomik ilişkilere göre tanımlanmaları gerektiğini öne sürmüşlerdir. Fonksiyonel yaklaşımın yanında Cardoso (2016a) ikinci kademe şehirlerin tanımlanmasında, bu şehirlerin politik bağlam içindeki konumlarını ve geçirdikleri tarihsel süreci ele alan 'politik yaklaşım'ın önemini vurgulamıştır. İkinci kademe şehirler üzerine yapılan tanımlar ile birlikte, literatürde bu şehirlerin yerel, ulusal ya da küresel ilişkiler ağında üstlendikleri rol, gelişme desenleri (Roberts, 2014) ve fonksiyonel uzmanlıklarına (Song, 2013) göre birbirlerinden farklı tipolojiler gösterdikleri ifade edilmiştir.İkinci kademe şehirler kapsamında öne çıkan konulardan bir diğeri bu şehirlerin ortaya çıkmalarında ya da büyüme ve gelişmelerinde etkili olan faktörlerdir. Yapılan literatür incelemesi sonucunda bu faktörleri, birinci kademe şehirlerde aşırı yığılma nedeniyle ortaya çıkan negatif dışsallıklar; metropol alana yakın olmaktan kaynaklı entegrasyon ile ilişkili 'ödünç boyut (Alonso, 1973)' ve 'yerel, ulusal veya küresel ağsal bağlantısallık' olmak üzere 3 temel kategoride sınıflandırmak mümkündür. Birinci kademe şehirler ya da literatürde çoğu yerde ifade edildiği üzere başkentler, zamanla aşırı büyümeden kaynaklı azalan getiriler sürecine girmektedir (Parkinson ve diğ, 2012). Bu noktada, birinci kademe şehirlerin gerilemesi ile ilişkilendirilen kent büyüklüğüne azalan getiriler, ikinci kademe şehirlerin büyümesinin bir yorumu (Camagni ve Capello, 2015) olarak ön plana çıkmaktadır.İkinci kademe şehirlerin ortaya çıkmasında ya da büyümesinde ikinci önemli yorum olan 'ödünç boyut' ile ilgili, bu şehirlerin büyük metropollere olan yakınlıklarından kaynaklı dezavantajlardan kaçınarak, etki alanında bulundukları metropollerden rol (yakınlıktan kaynaklı avantajlar) çalabildikleri ve bu şehirlerdeki ekonomik fonksiyonlar ile ağlara ulaşabildikleri (Yiğitcanlar ve diğ., 2015) belirtilmiştir. İkinci kademe şehirlerin gelişmesinde son yorum ise 'yerel, ulusal ya da küresel düzlemde ilişkili oldukları ağlar' ile ilgilidir. Capello (2000) tarafından ifade edildiği üzere, kentler arasındaki fonksiyonel ilişkiler sonucu ortaya çıkan 'kentsel ağ dışsallıkları' ile iyi bir şekilde eşleşen 'ağsal bağlantılar' (McCann ve Acs, 2011), yığılma faydalarının yerine geçebilmektedir (Derudder, 2017'de atıfta bulunulduğu gibi). Dolayısıyla farklı düzlemdeki ağlara entegrasyon/bağlantı konusu ikinci kademe şehirlerin gelişmesinde yeni bir yorum olarak ortaya çıkmıştır.İkinci kademe şehirlere yönelik literatürde ön plana çıkan son konu bu şehirlerin birinci kademe şehirlere göre ulusal demografik ve ekonomik büyüme ile sosyal ve kurumsal yapının gelişmesinde gösterdikleri performanstır. Parkinson ve diğ. (2015) ikinci kademe şehirlerin küresel düzlemde daha az harekete geçebilmelerine rağmen, başkent dışındaki bölgeler için birer dinamizm kaynağı olduklarını ve ulusal büyümeye önemli katkılarda bulunduklarını ifade etmiştir. Genel olarak ikinci kademe şehirlerin ulusal büyümeye bireysel olarak yaptıkları katkı birinci kademe şehirlerin gerisinde kalsa bile, bu şehirler biraraya geldiklerinde büyümeye yaptıkları katkı birinci kademe şehirlerin ötesinde olmuştur. İkinci kademe şehirlerin performansı gelişmiş ülkeler literatüründe başkentlerde yaşanan desantralizasyon süreci ile çok merkezli kentsel gelişmenin ulus bütününde dengeli kalkınmaya etkisi üzerinden incelenmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde ise bir performans incelemesinden ziyade birinci kademe şehirlerin aşırı büyümeleri sonucu girdikleri azalan getiriler sürecinde, ulusal büyümenin sürdürülmesi adına ikinci kademe şehirlerin üstlendikleri rol değerlendirilmektedir.İkinci kademe şehirler kapsamında literatürde ön plana çıkan konular ışığında ulusal literatür incelendiğinde, bizzat ikinci kademe şehir kavramını kullanan sınırlı sayıda çalışmanın var olduğu görülmüştür. Yapılan çalışmaların her biri ikinci kademe şehir konsepti kapsamında farklı şehirleri ele almıştır. Çalışmalarda şehirler genel olarak demografik ve ekonomik yapının değişimi kapsamında ele alınırken; ikinci kademe şehir konsepti kapsamında şehirlerin sosyal, fiziksel ve kurumsal yapılarındaki değişimleri ele alan boyutlara yönelik incelemeler geri planda kalmıştır.Literatürde belirtilen konular ışığında bu tez kapsamında Türkiye'nin potansiyel ikinci kademe şehirlerinin 81 il içinde, demografik ve ekonomik büyüme ile sosyal, fiziksel ve kurumsal yapının gelişmesinde gösterdikleri performansın yıllara bağlı değişimi üzerinden belirlenmesi amaçlanmıştır. Bahsedilen amacın gerçekleştirilmesinde araştırma probleminin ortaya konulup sırasıyla araştırma soruları ve hipotezlerin oluşturulduğu, sonrasında '2 aşamalı kümeleme analizi' ile hipotezlerin test edildiği ve elde edilen sonuçlar ile çeşitli genellemelerin yapıldığı tümevarımcı bir yöntem benimsenmiştir. Kümeleme analizinde küme sayısı, tezin ilgili bölümünde nedenleri daha detaylı açıklanacak olmakla birlikte '8' olarak belirlenmiştir. Böylece Türkiye'nin 81 ili yukarıda bahsedilen kategorilerde gösterdikleri performansın birbirlerine ve ilgili küme merkezlerine olan yakınlığı üzerinden, her yıl için 8 ayrı kümeye ayrılmıştır. Şehirlerin kümelere atanmasında 'benzerlik ve yakınlık ölçütlerini' esas alan 'Manhattan yöntemi' (Yılmaz ve Patır, 2011) kullanılmıştır. Bununla birlikte kümeleme analizi şehirlerin performans değişimlerinin incelenmesini, yıllara bağlı olarak 'kümeler arasında yaptıkları geçişlerin' izlenmesi ile mümkün kılmıştır.Kümeleme analizinde, Türkiye'nin potansiyel ikinci kademe şehirlerinin yıllara bağlı olarak gösterdikleri performans değişimi üzerinden belirlenmesinde söz konusu yıllar 2007 ile 2017 arasındaki yılları kapsayan periyotta yer almaktadır. Türkiye'nin potansiyel ikinci kademe şehirleri 2010, 2014 ve 2017 yıllarında (yaklaşık olarak 4'er yılda birlik değişimler) gösterdikleri performansın değişimi üzerinden tespit edilmiştir. Sonrasında ikinci kademe şehirlerin performans değişimleri aynı periyot içinde, iki farklı dönem üzerinden incelenmiştir. Performans değişiminin incelenmesine konu olan dönemlerden ilki kriz dönemi (2007-2009) iken; ikincisi kriz sonrası (2010-2017) dönemdir. Ayrıca kümeleme analizinde hem ikinci kademe şehirlerin belirlenmesinde hem de performans değişimlerinin incelenmesinde kriz yıllarının yanıltıcı etkisinden kaçınmak için, baz yılı olarak Türkiye ekonomisinin daha refah ve dengede olduğu 2010 yılı seçilmiştir. Böylece baz yıldan sonraki yıllara ilerleyerek ve önceki yıllara geçiş yapılarak şehirlerin performans değişimleri incelenmiştir. Sonuç olarak Türkiye'nin potansiyel ikinci kademe şehirleri İstanbul metropolünün etkisinde gelişen metropoliten alt merkezlerden Bursa, Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ ve İzmir metropolünün etkisinde gelişen metropoliten alt merkezlerinden Manisa ile literatürde Anadolu Kaplanları olarak tanımlanan Gaziantep ve Kayseri olarak belirlenmiştir. Gelişme nedenlerine göre birbirlerinden farklılaşan ikinci kademe şehirlerin, ölçüm periyodunda gösterdikleri performans üzerinden de birbirlerinden farklılaştığı tespit edilmiştir. Türkiye'nin potansiyel ikinci kademe şehirlerinden metropoliten alt merkezler, ilgili periyotta genel olarak Anadolu Kaplanları'na göre daha iyi bir performans göstermiştir. Ayrıca Türkiye'nin potansiyel ikinci kademe şehirleri demografik ve ekonomik büyümede gösterilen performans ile diğer şehirler arasında ön plana çıkmış; sosyal, fiziksel ve kurumsal yapının gelişmesinde gösterilen performansta ise görece geri planda kalmıştır. Türkiye'nin potansiyel ikinci kademe şehirleri belirlendikten ve performans değişimleri yorumlandıktan sonra, şehirlerin büyüme ve gelişme dinamikleri incelenmiştir. Son olarak tezin sonuç bölümünde ikinci kademe şehirlere yönelik bu tez kapsamında öne çıkan politikalar ile birlikte literatürde yer alan politikalar incelenmiştir. Bu kapsamda genel olarak Türkiye'nin potansiyel ikinci kademe şehirlerinin sosyal ve kurumsal yapılarının geliştirilmesine yönelik politikalar ön plana çıkmaktadır. İkinci kademe şehirlere yönelik politikalar incelendikten sonra, literatürde ön plana çıkan konuların tez kapsamında gerçekleştirilen kümeleme analizinde elde edilen sonuçlar ile ilişkili olarak değerlendirildiği bölüm ile tez sonlandırılmıştır. Roberts (2014) who stated that the 'concept of second-tier city' was popularized by Rondinelli (1982) in the 1980s, describes the second-tier cities as cities with populations ranging from several hundred thousand to several million and expressing the second level of urban hierarchy. Apart from these and similar definitions made over population size for the second-tier cities, it has been observed that different approaches have come to the fore in the definition of second-tier cities. A group of researchers who point out that the second-tier cities cannot be defined only through 'population size' and the 'functional approach' is important in defining these cities, they suggest that the second-tier cities should be define according to their roles in urban system, their functions and socio-economic relations between them and other cities. In addition to the functional approach, Cardoso (2016a) emphasized the importance of political approach wihch considers the positions of cities within the political context and historical process to the identification of second-tier cities. In addition to these definitions, it is stated that second-tier cities show different typologies according to 'their role in the local, national or global networks', 'development patterns (Roberts, 2014)' and 'their functional specializations (Song, 2013)'.One of the prominent issues in the content of second-tier cities is the factors affecting the emergence of these cities or their growth and development. As a result of the literature review, it is possible to classify these factors in three basic categories as negative externalities caused by excessive accumulation in first-tier cities, 'borrowed size (Alonso, 1973)' related to proximity to metropolitan area and lastly 'local, national or global network connectivity'. As expressed mostly 'first-tier cities' in the literature, the capitals enter the process of decreasing returns with time due to excessive growth (Parkinson et al., 2012). At this point, the decreasing returns to the size of the city associated with the decline of the first-tier cities is came to the fore an interpretation of growth of the second-tier cities (Camagni and Capello, 2015).It is said that the second-tier cities avoid the disadvantages arising from the proximity to the big metropolises, they are able to borrow role (advantages from proximity) from the metropolises in which they are located in their influenced ares and lastly they are able to reach networks in these cities (Yiğitcanlar et al., 2015) about the second important comment in the emergence of the second-tier cities which is the 'borrowed size'. The final comment in the development of the second-tier cities is related to the networks they are associated with at the local, national or global level. As stated by Capello (2000), 'network connections' (McCann and Acs, 2011) that match well with the 'urban network externalities' resulting from functional relations between cities can replace the agglomeration benefits (Derudder, as referred to in 2017). Therefore, the integration/connection to networks in different scales has emerged as a new comment in the development of second-tier cities.The last issue in the literature for the second-tier cities is the performance of these cities in terms of 'national demographic and economic growth' and 'development of social and institutional structure' compared to the first-tier cities. Parkinson et al. (2015) stated that although the second-tier cities could act less on the global scale, they are a source of dynamism for the regions outside the capital and made significant contributions to national growth. In general, even if the invidual contribution of the second-tier cities to the national growth is behind the first-tier cities, the contribution which is made together to the growth was beyond the first-tier cities. The performance of the second-tier cities is examined in the literature of developed countries through the decentralization process in the capitals and the impact of policentric development on balanced development in the nation-wide. In developing countries, the role of second-tier cities is evaluated in order to sustain national growth in the process of decreasing returns due to the excessive growth of first-tier cities rather than a performance review.When the national literature is examined in the light of the issues that come into prominence in the literature in the context of the second-tier cities, it is seen that there are limited number of studies using the second-tier city concept. Each of the studies carried out the different cities in the context of the second-tier city concept. In the studies, cities are generally considered within the scope of the change of demographic and economic structure and the analyzes on the dimensions of the social, physical and institutional structures of the cities have remained in the background. In light of the issues stated in the literature, determination of Turkey's potential second-tier cities among 81 cities depending on the performance changes in 'demographic and economic growth' and 'social, physical and institutional development' is aimed. In the realization of the aim, an inductive method is adopted which depends on the respectively forming research problem, research questions and hypotheses and testing hypothesis with two-step cluster analysis. In cluster analysis, the number of cluster is defined as '8'. Thus Turkey's 81 cities are divided into eight separate cluster for each year according to the proximity of performance to each other and related cluster centers in the above-mentioned categories. The 'Manhattan Method' which is based on the similarity and proximity measures (Yılmaz and Patır, 2011) is used in the assignment of cities to clusters. However, cluster analysis made it possible to examine the performance changes of cities by monitoring the transitions between clusters depending on the years.The cluster analysis which allowed the determination of Turkey's potential second-tier cities through performance change depends was conducted between 2007 and 2017. Potential second-tier cities in Turkey have been identified through the change of their performance in 2010, 2014 and 2017 (approximately change in every four years). Afterwards, the performance changes of the second-tier cities were examined in two different periods in the same period. The first period subject to the examination of performance change was the crisis period (2007-2009), the second is the post-crisis period (2010-2017). In addition, in the cluster analysis both for the determination of second-tier cities and for the examination of their performance changes, year of 2010 when Turkey's economy was in welfare and balance has been chosen base year. The reason for this is to avoid the misleading effects of the crisis years on the results. Thus, the performance changes of the cities were examined by going to the years after the base year and by going to the previous years.As a result, Turkey's potential second-tier cities defined as metropolitan sub-centers which are 'Bursa, Kocaeli, Sakarya, Tekirdag' growing under the influence of Istanbul and 'Manisa' growing under the influence of Izmir and 'Gaziantep and Kayseri' defined as Anatolian Tigers in the literature. It has been determined that the second-tier cities, which are different from each other for development reasons, differ from each other in terms of performance in the measurement period. In general, metropolitan sub-centers which are among the potential second-tier cities in Turkey, showed a better performance than the Anatolian Tigers in the relevant period. Additionally Turkey's potential second-tier cities also came to the fore among other cities with performance in the demographic and economic growth and they remained relatively backward in the performance shown in development of the social, physical and institutional structure. After Turkey's potential second-tier cities have been identified and potential changes in performance have been interpreted, growth and development dynamics of the cities have been investigated. Finally, in the conclusion section of the thesis, the policies for second-tier cities in the literature have been examined together with the prominent policies within the scope of this thesis. In this context, generally policies for the development of social and institutional structures of potential second-tier cities in Turkey has come to the fore. After examining the policies towards second-tier cities, the thesis was finalized with the section in which the topics that are prominent in the literature were evaluated in relation to the results obtained in the cluster analysis carried out within the scope of the thesis. 172
Databáze: OpenAIRE