Popis: |
Akut dekompanse kalp yetersizliği (ADKY), kalp yetersizliği hastalarında majör hastaneye başvuru sebebi olup, her ADKY atağı, hastaların mortalite ve morbiditesini artırmaktadır. Yıllardır loop diüretikleri ADKY atağında ilk basamak tedavi olarak kullanılmaktadır. Ancak diüretiklerin çok sayıda yan etkisi olması ve birçok çalışmada gösterildiği gibi yüksek mortalite ve morbidite ile ilişkili bulunması nedeniyle yeni tedavi arayışları gündeme gelmiştir. Son yıllarda ultrafiltrasyon, ADKY atağında diüretiklere alternatif olarak öne çıkmaktadır. Biz de çalışmamızda ADKY nedeniyle yatırılan, sol ventrikül sistolik disfonksiyonu üzerine sağ ventrikül fonksiyon bozukluğunun süperpoze olduğu (biventriküler kalp yetmezliği) hasta grubunda intravenöz diüretik tedavisi ile ultrafiltrasyonu, etkinlik ve güvenilirlik açısından karşılaştırdık. Çalışmamıza ultrafiltrasyon grubuna 10, diüretik grubuna 20 olmak üzere toplam 30 hasta alındı. Yatış süresince gruplar arasında kilo kaybı, toplam sıvı kaybı, böbrek ve kalp fonksiyonlarındaki değişim ve biyokimyasal parametrelerdeki değişim karşılaştırıldı. Hastalar 3 ay takip edildi. Taburcu olurken; kilo kaybı ultrafiltrasyon ve diüretik gruplarında sırasıyla 6.86±2.3 kg ve 7.47±5.5 kg (p=0.567), toplam sıvı kaybı 7.872±1.829 ml ve 6.882±4.211 ml (p=0.052), serum kreatinin düzeyindeki değişiklik 0.04±0.5 ve -0.13±0.3 mg/dl (p=0.552) saptandı. Aralarındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. Klinik olarak sağlanan dekonjesyon oranı, her iki grupta benzerdi. Ekokardiyografik parametrelerdeki, diğer biyokimyasal parametrelerdeki değişim, nörohormonal aktivasyonu değerlendirmek için bakılan serum renin ve aldosteron düzeylerindeki değişim de gruplar arasında farklı bulunmadı. İstenmeyen olaylar değerlendirildiğinde; hemodiyalize geçme ultrafiltrasyon grubunda % 20, diüretik grubunda % 5 oranında, kardiyak arrest ve ölüm ise ultrafiltrasyon grubunda % 40, diüretik grubunda % 10 oranında görüldü. Hasta sayısı az olduğundan istenmeyen olaylar açısından istatistiksel değerlendirme yapılamadı. Hastaların 1 ay ve 3 ay sonraki kilo değişimi, kreatinin ve elektrolit düzeyleri de benzer bulundu. Sonuç olarak, sağ ve sol kalp yetersizliğinin birlikte olduğu hastalara uygulanan ultrafiltrasyon ve diüretik tedavilerinin, kilo kaybı, toplam sıvı kaybı, klinik olarak dekonjesyonun sağlanması, böbrek ve kardiyak fonksiyonlarında değişim, renin ve aldosteron düzeylerindeki değişim yönünden birbirine üstünlüğü gösterilemedi. İstatistiksel değerlendirme yapılamamasına rağmen, hemodiyalize geçme, kardiyak arrest ve ölümün ultrafiltrasyon grubunda daha fazla olması, ultrafiltrasyonun diüretikler kadar güvenilir olmadığını ve tedavide rutin uygulamaya girmesi için daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç olduğunu düşündürmektedir. Acute Decompensated Heart Failure (ADHF) is the major reason for consulting a clinic in heart failure patients and every ADHF attack increases the mortality and morbidity of the patients. For years, loop diuretics have been used as a first step treatment in ADFH attacks. But, since diuretics have many side effects and, as shown in many studies, they are related to the high mortality and morbidity rate, new treatment methods have come into question. In recent years, ultrafiltration has been standing out as an alternative to diuretics. In our study we compared intravenous diuretic treatment with ultrafiltration in terms of efficiency and reliability in a patient group hospitalized because of ADHF in whom right ventricular dysfunction superpose over left ventricular systolic dysfunction (biventricular heart failure). 30 patients, 10 in the ultrafiltration and 20 in the diuretics group, were included in our study. During the hospitalization, weight loss, total fluid loss, changes in kidney and heart functions and changes in biochemical parameters in two groups were compared. The values were measured when the patients were being discharged and in the ultrafiltration and diuretics groups weight loss was found as 6.86±2.3 kg and 7.47±5.5 kg, total fluid loss as 7.872±1.829 ml and 6.882±4.211 ml (p=0.052) and changes in serum creatinine levels as 0.04±0.5 mg/dl and -0.13±0.3 mg/dl (p=0.552) respectively. The difference wasn't found as statistically meaningful. The rates of achieving decongestion clinically were similar in two groups. Echocardiographic parameters, other biochemical parameters, serum renin observed to evaluate neurohormonal activation and changes in aldosterone levels didn't differ in two groups, either. As for the unwanted cases; the rate of hemodialysis usage was observed as 20 % in the ultrafiltration group and 5 % in the diuretic group, cardiac arrest and death rates were measured as 40 % in the ultrafiltration group and 10 % in the diuretic group. As the number of patients was small, the unwanted cases couldn't be statistically evaluated. Weight change of the patients in 1 and 3 month, and their creatinine and electrolyte levels were also found similar. In conclusion, it couldn't be proved that ultrafiltration and diuretic treatments have superiority over one another in terms of weight loss, total liquid loss, achieving decongestion clinically, changes in kidney and cardiac functions and changes in renin and aldosterone levels in patients with left and right heart failure. Although a statistical evaluation couldn't be done, the fact that hemodialysis, cardiac arrest and death were observed more in the ultrafiltration group leads us to think that ultrafiltration is not as reliable as diuretics and more comprehensive studies are required to decide that it could be used in routine practice in the treatment. 89 |