Popis: |
Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğu artık toplum tarafından da kabul edilmiş bir gerçektir. Bu nedenle de insanlar bu coğrafyanın durumunu kabul edip ona göre yaşamlarını devam ettirmek zorundadırlar. Günümüzde eskiye nazaran bilgi seviyesinin artması ve toplumsal duyarlılığın gelişmesi sayesinde daha güvenli yapılar yapıldığı söylenebilir. Ancak yeni yapılan bu yapıların yanı sıra oldukça fazla sayıda, geçmişten günümüze ulaşan yapı stokunun da olduğunu unutmamak gerekir. Bu yapıların olası bir depremde göstereceği performansın bilinmesi, muhtemel can kayıplarını da en aza indirecektir. Performansları belirlenen ve Türkiye'de cari deprem yönetmeliğinin talep ettiği minimum performansı sağlayamayan yapılarda ise güçlendirme veya yapının yıkılarak yeniden inşa işlemi yapılmaktadır. Bu iki durum yapıda ikamet eden insanlar veya kuruluşların durumlarına veya ekonomik olarak ortaya çıkabilecek maliyetlere bağlı olarak tercih edilebilmektedir.Günümüzde birçok güçlendirme yöntemi bulunmasına rağmen, inşa kolaylığı ve düşük maliyeti nedeni ile özellikle klasik güçlendirme yöntemleri daha fazla kullanılmaktadır. Klasik yöntemlerde kolonların betonarme manto ile genişletilmesi ve/veya sisteme yeni perdeler eklenmesi ile güçlendirme yapılmaktadır. Bu tezde araştırılacak olan güçlendirme yöntemi, bir Avrupa Birliği projesi kapsamında İTÜ'de geliştirilen ve test edilen çelik yastıklarla dıştan yerleştirilecek prefabrike perdelere bağlanan binaların, olası bir depremdeki performanslarına etkisinin araştırılmasıdır. Referans değerler elde edebilmek için ilk önce 4 ve 6 katlı iki adet binanın Türk Deprem Yönetmeliği 2007'de belirtilen Artımsal Eşdeğer Deprem Yüküne göre itme analizleri yapılmış ve sonuçları bulunmuştur. İlgili yapılar, Türkiye'de hemen her yerde bulunan orta katlı betonarme konut binalarının ortalama özellikleri kullanılarak oluşturulmuş farazi binalardır. Bu binalar üzerinde elde edilen sonuçlara göre, hem 4 katlı hem de 6 katlı binalar, 50 yılda aşılma olasılığı %10 olan tasarım depreminde yönetmeliğin istediği Can Güvenliği (CG) performans hedefini karşılanamamaktadır. Bu nedenle binaların güçlendirilmelerine ihtiyaç duyulmaktadır.Güçlendirmede kullanılacak olan yastık elemanları, binanın dört bir cephesinde konumlandırılacak olan perdeler ile binanın bağlantılarını sağlamaktadır. Bu sayede eliptik bir yapıya sahip olan yastık elemanlar olası bir depremde histerik bir davranış sergileyerek deprem enerjisinin bir kısmını kendi üzerinde sönümlemesi beklenmektedir. Kurulan 4 katlı ve 6 katlı modellerde her bir perdenin altına 3 adet 30 cm genişlikli yastık eleman konulmuştur. Bu elemanların içlerine perdeden gelecek eksenel yükler altında eliptik şekillerini koruyabilmeleri için neopren malzeme konulması tasarlanmış, İTÜ'de bu şekilde inşa edilip test edilmiş çelik yastıkların özellikleri matematik modellerde kullanılmıştır. Kat seviyelerinde ise her bir binada farklı olmakla beraber 20 ile 30'ar cm genişlikli 3'er adet yastıkla perde ve bina bağlantısı gerçekleştirilmiştir. Güçlendirilmiş binada yapılan itme analizlerinde binanın dışarıdan betonarme prefabrik perdler eklenemsi ve bu perdelerin mevcut sisteme enerji sönümleyici çelik yastıklarla bağlanması durumunda, elde edilen performansın `Göçme` seviyesinden `Can Güvenliği` seviyesine geldiği gözlemlenmiştir. Dışarıdan yastık elemanlar ile monte edilen enerji sönümleyici perdeli güçlendirilmiş binanın yatay yük taşıma kapasitesi de, eski güçlendirilmemiş haline göre yaklaşık olarak 2 kat artmıştır. Daha sonra hem güçlendirilmemiş 4 ve 6 katlı binalarda hem de güçlendirilmiş 4 ve 6 katlı binalarda zaman tanım alanında analizler yapılmıştır zira sönümleme etkisi özellikle dinamik analizlerde daha iyi ortaya çıkmaktadır. Türkiye Deprem Yönetmeliği'nde 1nci Derece Deprem Bölgesi ve Z3 zemin için verilen ivme spektrumuna uygun seçilmiş toplam 7 adet deprem kaydı her bir binaya uygulanmış ve 28 adet zaman tanım alanında analiz gerçekleştirilmiştir. Bu analizlerde 7 deprem kaydı için ortaya çıkan en büyük yerdeğiştirme değerleri bulunmuş ve bu 7 en büyük yerdeğiştirme değerlerinin ortalamaları alınmıştır. Bu değerler incelendiğinde güçlendirilmiş binaların en büyük yerdeğiştirme değerlerinde, güçlendirilmemiş yapıya nazaran, yapı performansını değiştirecek önemli düşüşler gözlemlenmiştir. Zaman tanım alanında yapılan analizlerde, perdeler ile kolonların taşıdığı taban kesme kuvvetleri incelendiğinde, bu tezde önerilen güçlendirme konfigürasyonu ile yaklaşık olarak birbirlerine eşit oldukları gözlemlenmektedir. Bu tip güçlendirmede tüm analizlerde ortaya çıkan diğer bir konu ise yastık elemanların bağlandığı kirişlerde ortaya çıkan erken göçmelerdir. Bu taşıyıcı elemanlar, perdeler ile binayı birbirine bağlayan yastık elemanları tuttukları için üzerlerinde büyük kesit tesirleri oluşmaktadır. Bu nedenle de bu elemanlar analizler sonucunda üzerlerine gelebilecek yükleri taşıyabilecekleri duruma getirilmeli, ilave olarak güçlendirilmelidirler. Bunun için kiriş uçlarında lifli polimer ile sargı yaparak beton sargısını arttırmak ve kirişin göçmeye ulaşmasını geciktirmek geçerli bir yöntem olabilir. Earthquakes constitute a great risk in Turkey from past to present. Strong tremors caused even death tolls up to thousand lives in a single shaking. Understanding the response of common structural types to strong ground shakings analyze the probable mitigation measures can lead to construct more reliable structures. In old cities, such as Istanbul, the large portion of the building stock consists of pre-code structures that are vulnerable to strong shakings. To prevent big casualties in earthquakes, performance of a large portion of the existing building stock has to be improved. For a structure that is considered under a considerable collapse risk during an earthquake, there are two feasible options to be followed. The first options is that the vulnerable structure may be demolished and re-built. The second option, obviously, is to retrofit the building and extend its economic life. Either way is acceptable depending on parameters of economical, juridical, social and technical nature. There are several methods for strengthening a building, but especially one of these methods is very commonly used for their ease in construction and rather low cost. This common method is the conventional way at which RC shear walls are added to the structure and/or columns are jacketed. In this thesis, energy dissipating steel cushions are designed to be used in strengthening mid-story residential RC structures. The dissipator cushions were developed and tested at ITU within a European Union-funded research project. The shape of the cushion members is elliptical while the thicknesses tested at ITU vary as 3, 5 and 8 mm. The width of the cushions tested is 10cm, however in this thesis 20 cm and 30 cm wide versions are used. Two reference buildings are modelled in order to compare cladding system and bare frame buildings. First building is a 4 story RC structure and has 3 bay in both X and Y directions. Story height is 2.8 m and bay width is 4.00 m. All beam section are 40x20 cm and all columns sections are 45x45 m. Second building is a 6-story and has 3 bay in both X and Y direction. Story height and bay width is same as the first model. There are 3 different column sections in the 6-story building. They are 70x70, 60x60 and 50x50 cm. First 2 story are 70x70 cm, next 3 stories are 60x60 cm and the top story is 50x50 cm. All beam sections are 50x25 cm in 6 story building.Both frame buildings are analyzed in non-adaptive (1st mode dominated) pushover analysis to obtain reference values. Lateral base shear capacity of the buildings are obtained together with their deformation capacities. The frame members are then examined to reach the overall performance of the structures based on the descriptions given in the Turkish Earthquake Code of 2007. It was found that the both structures, designed to represent average mid-story pre-code structures in Turkey, did not satisfy the Life Safety level since they both indicated the Collapse at target displacement.To increase the lateral load capacity of the both buildings, prefabricated RC walls, to be attached outside, connected with cushions to the structure, are used. The dimension of the RC wall members are (thickness x width) 30x400 cm. The dimensions of the cushion members of the structure depend on the location they are mounted. Under the RC walls, cushions need to bare the weight of the RC walls, therefore large axial loads are carried with a neoprene material placed into the cushion. The reference values for cushion-neoprene composite connectors are again taken from the tests conducted at ITU laboratories. In the 4-story building, 3 cushion members with 30cm width and 8mm wall thickness are used. In the first 2 stories, 3 cushion members with 5mm wall thickness are used. The width of these members are 20 cm. finally, in the last 2 stories, 3 cushion members, which have 20 cm width and 8mm wall thickness, are used. In the 6-story building, the first 3 stories, 3 mm wall thickness cushion members are used. The width of these members is 30cm. In the next 3 stories, 5mm wall thickness cushion members are used, and width of these members is 30 cm. In the top story, 8 mm wall thickness cushion members are used.After strengthening, classic 1st mode pushover analysis is conducted. Lateral load capacity of the building increased up to nearly 2 times. The performance point of the structure receded to the Life Safety limit state. According to the Turkish Earthquake Code of 2007, the strengthened buildings satisfy the Life Safety limit state.Nonlinear time history analyses have also been applied to both structures for the bare frame as well as for the strengthened cases. The hysteretic response of the cushions, as well as the energy dissipating capabilities, can be better seen in a dynamic analysis. The expected behavior of the cushions is to exhibit fat hysteresis loops to dissipate energy during the cyclic reversals. Seven earthquake acceleration records are applied to the models. 28 time history analyses have been conducted in total. From the 28 time history analyses results, maximum relative displacement values are noted. Average values, as well as the standard deviations of the maximum relative displacements of each 7 accelerogram suit are found for the 4 types of buildings. Results show that maximum relative displacement of retrofitted buildings decreased considerably also in the case of the nonlinear time history analyses, rendering the structures with a Life Safety performance level. Another result that has been obtained from the time history analysis is the proportion of the base shear (i.e. fracture of the base shear carried by the cushion-wall system). It can be seen that in both buildings, the shear capacity of the columns and shear walls are nearly equal for the examine configuration. Therefore the lateral load of both frames and retrofitted systems are increased twice. The other aspect, which must be considered, is that the beams adjacent to the cushion members suffer large axial loads leading to collapse since they have low confinement. The beams should be confined before application of the cushions, may be by using technics such as FRP wrapping. 147 |