Popis: |
20. yüzyılın sonunda ve 21. yüzyılın başlarında ortaya çıkan şirket skandalları, finansal raporlamanın doğruluğu ve şirketlerin kurumsal yönetim uygulamalarının sağlamlığı hakkında şüpheler uyandırmıştır. Kazanç yönetimi uygulamaları, finansal tabloların şeffaflığına ve kalitesine olan zararları nedeniyle bu skandalların en önemli nedenlerinden biri olarak gösterilmiştir. Yöneticilerin muhasebe alanında sahip oldukları takdir yetkisi, şirket sahipleri ve vekillerinin amaç ve isteklerindeki uyumsuzluklardan kaynaklanan vekalet maliyetlerine sebep olarak, yatırımcıların uygun olmayan kararlar almalarına yol açmaktadır. Böylelikle, şirket paydaşlarının korunması adına uygulanan kurumsal yönetim uygulamaları, düzenleyicilerin ve profesyonellerin ilgisini çekmiş ve akademisyenler için önemli bir araştırma konusu haline gelmiştir. Son dönemde kurumsal yatırımcıların paylarında gözlemlenen artış ve bunun beraberinde ortaya çıkan etkinlikleri, bu yatırımcıların kurumsal yönetimin dışsal bir kontrol mekanizması olarak önemini arttırmıştır. Bu nedenle, bu tezin amacı kurumsal yatırımcıların kazanç yönetimi üzerindeki rolünü vekalet teorisi çerçevesinde incelemektir. Böylece, çalışmanın iki temel hipotezi, 2005 ve 2011 yılları arasındaki 7 yıllık süreçte Borsa İstanbulda işlem gören şirketler üzerinde panel veri analizi kullanılarak test edilmiştir. İhtiyari tahakkuk modeli ile hesaplanan kazanç yönetimi, kurumsal yatırımcı varlığının şirket yöneticilerinin muhasebe uygulamalarındaki esnekliği üzerindeki arttırıcı veya azaltıcı etkisini gözlemlemek adına kurulan sekiz modelin bağımsız değişkeni olarak belirlenmiştir. Bu tahakkukların mutlak değerinin belirlenmesinde Kothari, Leone ve Wasley (2005) tarafından önerilen performansla düzeltilmiş sektör bazlı yatay-kesitsel regresyon yöntemi kullanılmıştır. Buna ek olarak, eşanlılık sorununu değerlendirmek ve ilgili değişkenlerin arasındaki ilişkinin yönünü daha doğru yorumlayabilmek adına ek analizler yapılmıştır. Kazanç yönetiminin ölçülmesinde karşılaşılan kısıtlamalar doğrultusunda, 177 şirketten meydana gelen örneklem İmalat, Toptan ve Perakende Ticaret ile Teknoloji sektörlerini kapsamakta ve 1.062 şirket-yıl gözlemi içermektedir.Çalışmanın toplam kurumsal sahiplik ile ilgili olan ana sonucu, kurumsal yatırımcı varlığının şirket yöneticilerinin ihtiyarı tahakkuk davranışları üzerindeki anlamlı ve olumsuz yöndeki etkisini göstermektedir. Böylelikle, yöneticilerin kazanç yönetimi uygulamalarını gerçekleştirme eğilimlerinin kurumsal pay sahipliği ile azaldığı tespit edilmiş ve yatırımcı bilgi düzeyinin şirket yöneticilerini gözlemleme ve disipline sokma üzerindeki etkisi gösterilmiştir. Dolayısıyla, kurumsal hissedarların varsayılan kontrol etme rolü daha önce literatürde gerçekleştirilmiş olan çoğu çalışmanın sonuçlarına paralel olarak Türkiye şartlarında istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. The emergence of corporate scandals at the end of the 20th and beginning of the 21th century raised doubts regarding the integrity of financial reporting and the soundness of firms? corporate governance practices. The practice of earnings management is considered to be one of the important causes of these scandals due to its harm to the transparency and quality of financial statements. The discretion exercised by managers in accounting result in agency costs arising from the mismatch between the goals and desires of the principle and the agent causing investors to make suboptimal decisions. Thus, the application of corporate governance practices for the protection of corporate stakeholders has attracted the attention of government regulators and professionals; and has become a significant research topic for academicians. The recent surge in institutional investors? shares and associated degree of activism increased their importance as an external control mechanism of corporate governance. Accordingly, the primary purpose of this thesis is to evaluate the role of these investors on earnings management and alignment of the interests of owners and managers within the context of agency theory. Consequently, two main hypotheses; namely, active monitoring and managerial myopia induced by institutional investors are tested by panel data analysis utilizing data belonging to the firms listed on Borsa Istanbul during the 7 year period between 2005 and 2011, inclusive. The absolute value of discretionary accruals obtained from the performance adjusted cross-sectional industry based accrual model proposed by Kothari, Leone and Wasley (2005) is used as the proxy of earnings management of eight different models to attain an in dept evaluation of whether the presence of institutional investors mitigate or stimulate managers? discretionary accounting practices. Additionally, further analysis is conducted to evaluate the issue of endogeneity associated with the monitoring and clientele effects to better interpret the direction of the relationship between the associated variables of interest. Constrained by limitations associated with the quantification of earnings management, the final sample is made up of 177 companies resulting in 1.062 firm-year observations covering the industries named as Manufacturing, Wholesale and Retail Trade, and Technology.The major finding of the study with respect to aggregate institutional ownership provides the significant and negative influence of institutional investor presence on managerial discretion exercised in opportunistic management of accruals. Thus, the proclivity of managers to engage in earnings management practices is found to be mitigated by institutional shareholdings demonstrating the influence of investor sophistication in monitoring and disciplining corporate managers. Therefore, the hypothesized monitoring role of institutional shareholders is found to be statistically valid within the Turkish context in line with the findings of most previous studies in literature. 213 |