Popis: |
Kişilerin, kurumların bir diğer değişle paydaşların birbirleri arasında gerçekleşen bilgi, duygu ve birikim çıktılarının simgeler yoluyla paylaşılması iletişim'' olarak tanımlanırsa şayet, söz konusu sürecin varoluşsal çıkış noktalarını, dayanaklarını ve yönünü açıklığa kavuşturma zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, iletişim disiplini mevcudiyetini devam ettirebilmek adına, felsefi dayanağını netleştirmelidir. Varlık'' temelinde ve hayat gerçekliği içerisinde her kavramın dayandığı bir felsefe olduğu realitesi kaçınılmazdır. Bu durumun tanımlanmış olması veya olmaması durumu değiştirmeyecektir. Bu çalışmada, iletişim disiplini, çıkış noktası olarak var'' olmasından ötürü varlık'' felsefesi perspektifinden değerlendirilecektir. Var'' olmanın, iletişim disiplinine yüklediği etik merkezli sorumluluğun kanıtları bulunmaya çalışılacaktır. Bu çerçevede, varoluşçu'' felsefenin yapı taşlarını oluşturan Soren Aabye Kierkegaard, Martin Heidegger, Edmund Husserl ve Karl Theodor Jaspers ekolleri yakından incelenecektir. İletişim disiplinine adalet, sistem ve entropi kavramlarıyla varoluşsal'' gerekliliğinden ötürü etik bir yön çizilirken diğer taraftan Ahlak Yasalarıyla felsefede önemli bir yer tutan Imannuel Kant'ın etik kavramını hapsettiği rasyonel akılı ve yasa merkezci tavrını varoluş'' öznesiyle eleştirel olarak aşarak, iletişim disiplini özelinde daha sağlam etik dayanaklar oluşturma çabasına girişilecektir. Varlık'' özelinde yola çıkılan bu çalışmada, her gerçekliğin yadsınamaz kapsayıcısı olarak kavramlar'' da aşılarak Söz'' ün sınırlar ve tanımlar üstü yerine vurgu yapılacak, iletişim disiplinin varlık'' ın irade hali Söz'' karşısında adalet odaklı etik çıktılar verme yükümlülüğü olduğu teorik bir yapı oluşturularak anlatılmaya çalışılacaktır. İnsan vardır'' ve irade'' sahibidir, ona dair her şey artık Söz'' ün konusudur ve kapsamı altındadır. İnsana ait bütün tavırlar ve ilişkiler ancak adaleti açığa çıkaran etik amacı barındırdığında Söz'' nezdinde tutarlı ve anlamlı olacaktır. Söz konusu, süreçte anlamını bulmakta olan insan, varlık'' tan Söz''e dönüşerek Söz'' olarak yol alacaktır. Var'' ancak adalette açığa çıkar ve varlık'' ise adaleti yaşadığı ve yaşattığı oranda değerlidir. Mevcut çalışmada literatür taraması yöntemi kullanılarak, etik sahası dahilinde ontolojik temelli bir model önerisi sunulmaya çalışılacaktır. If communication'' is defined as the sharing of knowledge, emotions and accumulations among persons, institutions and stakeholders, it is necessary to clarify existentialist starting points, reference points and aspects. In that context, in order to maintain its own existence the discipline of communications must be clarified with its philosophical roots. It is evident that on the basis of being and within the reality of life all concepts rely on a philosophical basis. It does not change anything whether that situation is identified. In this study, the discipline of communications in the context of ontological philosophy will be analyzed because the starting point is the existence of itself. Evidences will be tried to find for the attributing meaning by being to the discipline of communications on an ethical basis. In that framework the schools of Soren Aabye Kierkegaard, Martin Heidegger, Edmund Husserl and Karl Theodore Jaspers who are the building stones of existentialist philosophy will be analyzed closely. Robust ethical foundations to the discipline of communications will be established by surpassing the works of Immanuel Kant which are a fundamental reference with the Laws of Ethics by criticizing his law centered attitude and his restraining the concept of ethics in rational mind and by showing and ethical path with the concepts of justice, system and entropy due to the existentialist necessities. The study has been started on the bases of being and mention and that all realities are surpassing the undeniable inclusiveness of concept and the place of the word as the will of existence, beyond the borders and definitions, the discipline of communications is described as obliged to produce justice oriented ethical outputs. Human exists and has own will, all others related to her are within the scope of and subject to the word. All attitudes and relations related to human will consistent and meaningful if they are based on ethics that reflect justice. In that process, human who have found its own meaning will turn from being to the word and proceed as the word. Existent'' emerge only in justice and existence'' is valuable in accordance with its living justice and enabling justice to be lived. In the current work, an ontologically based model proposal will be tried to be presented within the ethical field by using the literature review method. |