Ibn al-Jawzi’s critisizm towards sufism and sufis’ responses

Autor: Türk, Filiz
Přispěvatelé: Gökcan, Mehmet Mansur, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı
Jazyk: turečtina
Rok vydání: 2020
Předmět:
Popis: TEZ13012 Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2020. Kaynakça (s. 169-176) var. XII, 183 s. :_res. (bzs. rnk.), tablo ;_29 cm. Mensuplarınca “hâl ilmi” olarak tabir edilen tasavvuf, genel olarak “zahiri ve batıni manada şeriat adabına vakıf olmaktır.” şeklinde tarif edilebilir. Bu takdirde kişi zahirden olan hükümleri batında görür, batıni hükümleri ise zahirde görür. Bu iki ru’yetle edeplenen kimse için kemâl hâsıl olur. Sûfîler maslahata binaen, şahısları hedef almaksızın, usul ve füruata dair meselelerde özeleştiri yaparlar. Tasavvuf aynı zamanda sûfî olmayan müslüman âlimler ve müsteşrikler tarafından da kaynağı, “hakikat ilmi”nin niteliği ve teferruata dair uygulamaları cihetinden eleştirilmiştir. Selefî âlimlerden İbnü’l-Cevzî, hakikat kavramına karşı çıkarak, tasavvufun batıni yönünü tamamen reddetmiş, sûfîlerin bahsettikleri keşf ve müşahedeleri nefsin hayalleri ve şeytanın vesveseleri olarak görmüştür. İbnü’l-Cevzî, Telbîsü İblîs adlı eserinde zühd döneminden kendi dönemine kadar gelen çok sayıda sûfîye; Allah’la ittihad, ilmi terk etmek, hadis uydurmak, asılsız terimler icat etmek, şatah sözler söylemek, zühd ve tevekkülde aşırıya kaçarak şeriata muhalefet etmek gibi itikat ve amele dair eleştiriler yöneltmiştir. Her biri şer’i ilimlere vakıf olan sûfî-âlimlerden, Abdülvehhab Şa’rânî, İbnü’l-Gânim Makdisî ve Ahmed el-Alevî yazdıkları eserlerde hakikatin şeriata dahil olduğunu belirterek İbnü’l-Cevzî’ye cevap vermişlerdir. Şa’rânî, el-Ecvibetü’l-Mardıyye adlı eserinde Telbîs’teki usul ve füruata dair eleştirileri cevaplarken, Alevî Telbîs’teki tutarsızlıkları eleştirmiş, Makdisî ise şeytanın velilere etki edemeyeceğini belirtmiştir. Sufism, which is described as “inner sense science” is generally defined as “to be very competent on Shariah manners in external and internal terms” by its members. In this respect, the individual sees the external rules in internal terms; the internal rules in external terms. The person who is mannered with these two visions becomes mature. Sufis, because of utility, self-criticize in relation to the subjects about methods and details without targeting individuals. At the same time, Sufism is criticized with regard to its origine, its practices about the details and the features of “knowledge of truth” by Muslim scholars who are non-sufi and orientalists. Ibn al-Jawzi, one of Salafi scholars, rejects the internal side of sufism by opposing “truth” concept; considers inspirations and instrospections referred by sufis’ as illusions of nafs and evil’s delusions. In his book named Telbisu Iblis, Ibn al-Jawzi, brings critisizm about theology and action such as unity with Allah, leaving knowledge, fabricating hadith, inventing false terms, saying ecstatic (false) words, opposing Shariah by excessive ascetism and resignation to many sufis, from the ascetism period to his period. The sufi scholars, each of who are very competent on religious knowledge, Abd al-Vahhab al-Sha’rani, Ibn al-Ganim al-Makdisi, and Ahmad al-Alavi respond to Ibn al-Jawzi as stating that the truth is included in Shariah, in their written works. While in his work named al-Ejwibetu al-Mardiyye, al-Sha’rani, responds to the criticisms on methods and details in Telbis, al-Alavi criticizes the inconsistencies in Telbis, and in addition al-Makdisi states that evil cannot affect saints.
Databáze: OpenAIRE