Anaokuluna giden çocukların Türkçe özür sözeylemi konusunda edimsel yeterliliklerinin araştırılması

Autor: Zerey, Özge Gül
Přispěvatelé: Sofu, Hatice, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İngiliz Dili Eğitimi Anabilim Dalı
Jazyk: angličtina
Rok vydání: 2019
Předmět:
Popis: TEZ11999 Tez (Doktora) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2019. Kaynakça (s. 182-197) var. xix, 218 s. : tablo ; 29 cm. Özür dileme, zarar görmüş ilişkileri onarma ve kişiler arasında sosyal bir normun ihlalinden dolayı zedelenen sosyal uyumu eski haline getirme işlevine sahip olması sebebiyle en önemli söz edimlerinden biri olarak kabul edilir. İlgili literatürde varolan çalışmalar bu edimin algılanma ve gerçekleştirilmesinde diller arasında benzerlikler olduğu gibi farklılıklar bulunduğunu da göstermektedir. Çoğunlukla aradil edimbilim ya da kültürlerarası edimbilim alanında yapılan bu çalışmalar sayesinde Türkçe de dahil olmak üzere pek çok dilde yetişkin kullanım tercihleri iyi tanımlanmış bir alan haline gelmiştir. Fakat, bu durum çocukların özürleri algılama ve kullanım biçimleri için geçerli değildir çünkü bu konudaki çalışmalar nispeten az sayıdadır ve sadece birkaç dili kapsamaktadır. Bu yüzden, bu betimsel çalışmanın amacı anaokulunda okuyan Türk çocukların özür dileme söz edimini gerçekleştirme kalıpları bakımından edimsel yeterliklerini araştırmaktır. İlk olarak, özürler hakkında meta-edimbilimsel bilgileri test edilmiş ve daha sonra iki farklı yaş grubu (4;0-4;11 ve 5;0-6;0) kullanılan stratejilerin yapısı (tekli ya da çoklu), stratejilerin çeşidi ve çeşitliliği açısından artan yaşla meydana gelen olası gelişimsel eğilimleri ortaya çıkarmak amacıyla kıyaslanmıştır. Buna ek olarak, tüm katılımcı çocuklar, cinsiyet, aile eğitim durumu, ve anaokul deneyimi gibi toplumdilbilimsel değişkenlerin onların bu söz edimi gerçekleştirme kalıpları üzerindeki olası etkisini araştırmak amacıyla bu değişkenlere göre gruplandırılmıştır. Son olarak, çocukların, sosyopragmatik becerileri, araştırmacılar (örn. Fraser, 1981; Brown & Levinson, 1987) tarafından konuşucuların özür dileme davranışları üzerinde etkili olduğu bildirilen birkaç bağlamsal değişkene duyarlılıkları ile ölçülmüştür. Bu parametreler işlenen suçun şiddeti, çeşidi ve konuşucular arasındaki sosyal statü ilişkisidir. Bu amaçları gerçekleştirmek üzere, suç içeren sekiz senaryo yukarıda bahsedilen bağlamsal parametreler etrafında şekillendirilerek hazırlanmış ve Sözlü Söylem Tamamlama Testi formatında uygulanmıştır. Böylelikle, bu çalışma için elde edilen verileri, anaokuluna giden, yaşları 4 ila 6 arasında değişen 100 çocuğun kendilerine sözel olarak sunulan senaryolara verdikleri yanıtlar oluşturmuştur. Daha sonra bu yanıtların dökümü çıkarılmış, ortaya çıkan özür dileme ifadeleri çalışmada kullanılmak üzere seçilen taksonomiye dayanarak sınıflandırılmış, ve istatistiksel olarak analiz edilmiştir. Sonuçlar, çocukların özür dileme söz edimini diğer söz edimlerden ayırt ederek suç içeren durumlarda özür dileme gerekliliği bağlamında meta-edimbilimsel bilgiye sahip olduklarını göstermiştir. Gelişimsel desenlerle ilgili olarak, yaşça küçük çocukların tekli stratejileri anlamlı derecede yüksek oranda kullandıkları gözlemlenmiştir. Buna paralel olarak, çocukların üretimlerinin artan yaşla birlikte yapısal olarak daha detaylı duruma geldiği bulunmuştur. Toplumdilbilimsel değişkenler söz konusu olduğunda, kullanılan stratejilerin yapısı açısından anlamlı bir cinsiyet etkisi gözlemlenmemiştir. Sadece kız ve erkeklerin strateji seçimleri ve strateji kombinasyon kategorilerinde birkaç fark bulunmuştur. Benzer şekilde, sonuçlar bazı strateji tercihlerinde anlamlı bir farklılığa işaret etse de, aile eğitim durumu ve anaokulu deneyimi kullanılan kalıpların karmaşıklığı (tekli/çoklu strateji) üzerinde belirleyici faktörler olarak ortaya çıkmamıştır. Bununla birlikte, çocukların önemsiz ve ciddi şiddette suçları ayırt edebildikleri ve kullanım kalıplarını buna göre şekillendirdikleri gözlemlendiği için belli bir seviyede sosyopragmatik beceriler gösterdikleri bulunmuştur. Aynı durum sosyal statü değişkeni için de geçerlidir çünkü çocukların öğretmenlerine değil de arkadaşlarına karşı işledikleri suçlar için çoğunlukla çoklu strateji kullandıkları gözlemlenmiştir. Son olarak da sonuçlar çocukların işlenen hata çeşidine de duyarlı olduğunu göstermiştir ki bu farkındalık onların hak ihlalleri için çoklu kalıplar ve farklı stratejiler kullanmaları ile yansıtılmıştır. Sonuç olarak, çalışma bulguları anadil edinimine olduğu gibi yabancı dil öğretimine de pek çok açıdan önemli katkılar sunmaktadır. Apologies are regarded as one of the most important speech acts since they have the function of redressing damaged relationships and restoring social harmony between the interactants following a violation of a social norm. Existing research in the relevant literature points at the existence of variations as well as universals across languages in the conceptualization and realization of this act. Thanks to these studies, conducted mostly in the field of interlanguage or cross-cultural pragmatics, adult-usage has grown into a well-defined area in various languages including Turkish. However, the same does not hold true for children’s perceptions and productions of apologies with a relatively narrow range of studies in a small number of languages. Hence, the aim of this descriptive study was to explore Turkish preschool children’s pragmatic competence with regard to their apology realization patterns. Firstly, children’s meta-pragmatic knowledge of apologies was tested and then two different age groups (4;0-4;11 and 5;0-6;0) were compared to trace possible developmental trends with increasing age in terms of complexity of patterns, variety and types of strategies. Additionally, all the participant children were grouped according to such sociolinguistic variables as gender, parent’s level of education, and preschool experience in order to detect the potential effect of such factors on children’s apologizing behaviors. Finally, the range of children’s socio-pragmatic skills was tested, which was evidenced by sensitivity to a number of contextual variables regarded by scholars (e.g. Fraser, 1981; Brown & Levinson, 1987) as influential on speakers’ manner of apologizing. These parameters were severity and type of the offence and the social status relationship between the interactants. In order to fulfill these aims, eight offence scenarios were designed by manipulating the abovementioned contextual parameters and implemented in the form of Oral Discourse Completion Task (ODCT). Thus, the data obtained for the study consisted of 100 preschool children’s (aged between 4;0 and 6;0) responses to these scenarios presented to them orally. The responses were then transcribed, phrases for apologizing were classified into categories relying on the taxonomy chosen for the study, and analyzed statistically. Results pointed at children’s meta-pragmatic knowledge of apologies traced in their provision of appropriate responses in terms of the need to use apologies when an offence was involved distinguishing among other speech acts. Regarding the developmental patterns, younger children were observed to have a marked tendency to rely on single strategies with a significantly higher usage rate. In parallel, children’s productions were found to become more elaborate with increasing age. When it comes to sociolinguistic variables, no significant gender effect was observed in terms of the complexity of patterns. There were only slight differences in female and male choices of strategies and strategy-combination categories. Similarly, parents’ level of education and preschool experience did not emerge as decisive factors on the complexity of patterns although the results revealed significant differences in certain strategy preferences. However, the children were found to display socio-pragmatic skills to a certain extent as they could distinguish between minor and serious offences and adjusted their patterns accordingly. The same was the case for the effect of interlocutor’s social status as they were found to utilize more complex patterns for the offences committed against friends rather than their teacher, which implied the importance they attached to their friendship relations at those ages. Finally, the results indicated children’s sensitivity to the type of offence as well, which was reflected in their employment of more complex patterns and diverse strategies for right violations. All in all, the findings of the study have some important implications for foreign language teaching in addition to the first language acquisition in many respects.
Databáze: OpenAIRE