Popis: |
Avustralya’da yaşayan Türk bireylerin Türkçeyi tercih etme, öğrenme, kullanma ve bu dili sürdürme durumlarıyla ilgili görüşlerini tespit etmeyi ve yazılı anlatımlarında yaptıkları yanlışlardan hareketle Türkçe dil görünümlerini betimlemeyi amaçlayan bu araştırma, tarama modelinde nitel bir çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubunu Avustralya’nın Sidney şehrinde yaşayan, yaşları 10 ile 25 arasında değişen Türk katılımcılar ve bu katılımcıların ebeveynlerinden biri olmak üzere toplam 102 kişi, ayrıca Türkçe Dersi veren 10 öğretmen oluşturmaktadır. Bireyin yaşamının büyük bir alanına etki ettiği düşünülen “aile” ve “okul” araştırmaya dâhil edilerek katılımcı çeşitliliğini arttırması amacıyla çalışma; ebeveyn, çocuk ve öğretmen ekseninde ele alınmıştır. Veriler, 18.10.2017-28.12.2017 tarihleri arasında Katılımcılarla İlgili Genel Bilgi Formu ve yarı yapılandırılmış görüşme formu ile yüz yüze görüşmeler aracılığıyla elde edilmiştir. Her katılımcı grup için farklı görüşme formları kullanılmıştır. Görüşme formlarıyla elde edilen veriler, betimsel analiz ve içerik analizi türlerinden kategorisel analiz ile çözümlenmiştir. Araştırma sonucuna göre katılımcı ebeveyn grubun Türkçeyi ana dili olarak görme, tercih etme, kullanma ve sürdürme durumları, katılımcı çocuk gruba oranla daha yüksektir. Öğretmen görüşleri de bu sonucu destekler niteliktedir. Ana dili olarak belirtilen dile, en iyi ifade diline, dil tercihlerine, dil becerilerindeki yeterlilik durumlarına ilişkin bulgular Ebeveynler için Türkçe, çocuk grup için daha çok İngilizce lehine sonuçlanmıştır. Ebeveyn grup, Türkçeyi bir kimlik dili ve ana dili olarak görmekte ve gelecek nesillere aktarma misyonunu üstlenmektedir. Ancak çocuk grup, Türkçeyi daha çok aile içi veya Türk bireylerle iletişim kurma dili olarak görmekte, ailenin veya kendilerinin Türk olmasından dolayı Türkçe bilmeleri gerektiğini düşünmektedirler. Her iki katılımcı grup için Türkçenin kullanım alanı oldukça sınırlıdır. Aileler bu sınırı genişletmekte ve çocuklarına Türkçe kullanımını özendirme konusunda yetersiz kalmaktadırlar. Özelde ailelerin genelde ise vi Türk toplumunun Türkçe konusundaki ilgisizliği ve Türkçenin gelişimine yeterli desteği vermemesi Türkçenin Avustralya’da sürdürümü konusunda en büyük engellerden biri olarak görülmektedir. Türkçe dersleri de bu destek yoksunluğundan nasibini almakta, gün geçtikçe Türkçe dersine katılım oranı düşmektedir. Türkçe derslerinin öğrencilerin motivasyonlarını canlı tutacak şekilde yürütülmesinin önünde çeşitli ekonomik ve fizikî engeller bulunmaktadır. Türkçe derslerine, Türk çocuklarının dil kullanımına ve ebeveynlere yönelik olumsuz durumları belirten ve çözüm yolu öneren öğretmen görüşleri önem arz etmektedir. Katılımcı çocuk grubun yazılı anlatım metinlerinin analiz sonuçlarına bakıldığında ise; dilsel yanlışlardan biçimbilimsel, bilişsel işlemleme yanlışlarından değiştirim, iletişimsel yanlış türlerinden de bölümsel yanlışların oranı, diğer yanlışlara oranla oldukça fazladır. Biçimbilimsel yanlışların da daha çok değiştirim türündeki yanlışlar olduğu görülmektedir. Yazım ve noktalama yanlışlarına bakıldığında ise yazım yanlışların oranının daha fazla olması dikkat çekmektedir. Sıklık gösteren yanlışların İngilizce ve Türkçe arasındaki biçimbilimsel yapı özellikleri, sesletim ve yazım farklılıkları, Türkçe yazma eğitimi yetersizliği, Türkçenin kulaktan dolma edinilmesi, sözcük dağarcığı yetersizliği vb. nedenlerden kaynaklandığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuçlara dayanarak neyin nasıl öğrenildiğinin açıklamaya kavuşmasının yanı sıra daha etkili bir dil öğreniminin sağlanılacağını söylemek mümkündür. Araştırma dolayısıyla Türkçeye, Türkçe derslerine, Türk kültürüne ilişkin ebeveyn, çocuk ve öğretmenlerden elde edilen zengin veri kaynağına dayanarak Avustralya’daki Türk grubun eğitsel, dilsel, sosyal, kültürel yaşamına yönelik önemli adımlar atılabileceği düşünülmektedir This research is a qualitative study in the survey model which aims to determine the views of Turkish individuals living in Australia about preferring, learning, using and maintaining Turkish language and also to describe Turkish language aspects in the context of bilingualism based on the mistakes made in their written expressions. The study group consists of Turkish participants aged between 10 and 25 living in Sydney, Australia, 102 people including one of participants’ parents, as well as 10 teachers who teach Turkish language. In order to increase the diversity of participants by including “family” and “school”, which are thought to affect a large area of the individual's life, the study was carried out on the axis of parents, children and teachers. The data were obtained from the General Information Form about the Participants and semi-structured interview form between the dates 18.10.2017-28.12.2017 through face-to-face interviews. Different interview forms were used for each participant group. The data obtained through the interview forms were analyzed by categorical analysis which is one of the descriptive and content analysis types. According to the results of the study, it was found that the participant parent group was more likely to regard Turkish as the mother tongue and prefer, use and maintain Turkish language than the participating child group. Teachers' opinions also support this result. Findings regarding the mother tongue, the best language of expression, language preferences, and proficiency in language skills resulted in favor of Turkish for parents and English for the child group. The parent group sees Turkish as an identity language and mother tongue and undertakes the mission of transferring it to future generations. However, the child group sees Turkish as the language of communication with the family or Turkish individuals, and they think that they should know Turkish viii because the family or themselves are Turkish. The usage area of Turkish is quite limited for both participant groups. Families are expanding this limit and are incapable of encouraging their children to use Turkish. The indifference of families in particular and of Turkish society in general, and their lack of adequate support for the development of Turkish are regarded as one of the biggest obstacles to the continuation of Turkish in Australia. Turkish Turkish courses also have their share of this lack of support, and the participation rate of Turkish courses is decreasing every day. There are various economic and physical obstacles to the conduct of Turkish lessons in a way to keep students' motivations alive. Teachers' opinions, which indicate negative situations and suggest solutions to Turkish lessons, language use of Turkish children and parents, are important. When the analysis results of the written expression texts of the participant child group are analyzed; the proportion of morphological errors out of linguistic mistakes, substitution out of cognitive processing mistakes, and partial mistakes out of communicative errors is much higher than other mistakes. It is seen that the morphological errors are mostly substitution type of error. When looked at spelling and punctuation mistakes, it is noteworthy that the rate of spelling errors is higher. It was concluded that the frequent mistakes result from different morphological structures of English and Turkish, pronunciation and spelling differences, the insufficiency of Turkish writing education, the hearsay acquisition of Turkish, the lack of vocabulary etc. On the basis of these results, it is possible to say what is learned and how, as well as to provide a more effective language learning. As a result of the research it is thought that important steps can be taken towards the educational, linguistic, social and cultural life of the Turkish group in Australia based on the rich source of data obtained from parents, children and teachers related to Turkish language, Turkish lessons and Turkish culture |