Popis: |
Dil öğrenenlerin, konuşma isteksizliği ve sessizliği, ikinci dil ya da yabancı dil kurumlarında öğretmenler için asıl sorundur. Genel olarak öğrencilerin sözlü sınıf etkinliklerine katılımlarının yanı sıra onları teşvik eden ya da engelleyen unsurlar, iletişimsel dil öğretiminin gelişinden bu yana büyük tartışma konusu olmuştur. İletişimsel dil öğretimi yöntemi öğrencilerin bireysel farklılıklarının önemini, aynı zamanda onların iletişimsel becerileri için ana anahtar gibi vurguluyor. Bununla birlikte, iletişimdeki vurgulamaya rağmen Türkiye'de dil öğrenenler, İngilizce çalışmak için öğretmenler ve öğrencilerin her ikisi tarafından destek bulan bir çare gibi uygun tüm fırsatlara rağmen sessiz kalmayı tercih ediyor gibi görünüyorlar. Mevcut çalışma Türkiye'nin dört farklı şehrindeki dört farklı üniversitede yürütüldü(Ankara, Konya, Samsun ve Çanakkale). Çalışma öğrencilerin ne kadar İngilizce konuşmaya istekli olduğunu ve fırsatları olduğunda İngilizce iletişim kurup kuramayacağını görmeyi hedeflemiştir. Aynı zamanda bu çalışma onların iletişim kurmadaki istekliliğini etkileyebilecek üç bireysel farklılık unsurlarını ve bu değişkenler arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Cinsiyet değişkeninin etkisi de cinsiyet farklılığının etkisinin her bir grupta önemli ölçüde farklı olup olmadığını görmek için araştırıldı. Çalışma, nicel ve nitel veri birikiminin ve analiz yöntemlerinin birleştirildiği karma bir model kullanmıştır. Anketler ilk önce 282 İngilizce dil öğretmenliği öğrencilerinden toplandı. Anketi cevaplayan katılımcılar arasından 15 öğrenci nicel sonuçları genişletmek ve detaylandırmak için görüşülmek üzere seçildi. Çalışma sonuçları İngilizce yabancı dil öğrencilerinin; düşük iletişim istekliliğine, düşük kendiliğinden algılanan iletişimsel beceriye, yüksek iletişim endişesine ve az oranda dışa dönük kişiliğe sahip olduklarını gösterdi. Öğrencilerin iletişim istekliliği doğrudan kendiliğinden algılanan iletişimsel beceri ile ilgili ve kendiliğinden algılanan iletişimsel beceri verilere istinaden kesin en iyi öngörücü. Farklılık dikkate değer olmasa da cinsiyet farklılığı öğrencilerin iletişim istekliliği oranını etkiliyor. Bulgular, dil öğretmenlerinin, sınıf içinde öğrencilerin iletişim istekliliğini yaratan tüm ilgili unsurların bağlılığı konusunda uyanık olmaları gerektiğini ileri sürmekte. Bu bulgulardan yola çıkılarak, iletişim istekliliğini artırmak üzere İngilizce öğretmek ve öğrenmek için eğitimsel çıkarımlar önerildi Language learners' silence and reluctance to speak has been a main concern for teachers either in second or foreign language settings. The students' contributions to oral class activities in general as well as the factors which foster or hinder them doing so has been of great discussion since the advent of communicative language teaching. The importance of students' individual differences as a passkey to their communicative competence has also been emphasized in communicative language teaching. However, in spite of the emphasis on communication, as an expedient to practice English, which has been broadly welcome by both teachers and students, language learners in Turkey seem to choose to remain silent notwithstanding the suitable opportunities. The present study was conducted at four different Universities in four different cities of Turkey (Ankara, Konya, Samsun and Çanakkale). It aimed to see how much the learners are willing to speak in English and whether they would communicate in English when they had chances. It also examines three individual differences factors (self-perceived communicative competence, communication apprehension and personality) which may affect their willingness to communicate and the relationships among these variables. The effect of gender variable was also investigated to see if the effect of gender difference is significantly different in each group. The study used a hybrid design that combined both quantitative and qualitative data collection and analysis procedures. Questionnaires were first collected from 282 undergraduate students studying ELT (English Language Teaching). Fifteen students from among the participants who had already answered the questionnaires were chosen to be interviewed to extend and elaborate the quantitative results. The results of the study showed that the Turkish EFL students had low WTC (Willingness To Communicate), low SPCC (Self Percieved Communicative Competence), high CA (Communication Apprehension), and slightly extroverted personality. The students' WTC was directly related to SPCC and it is conclusive from the data that SPCC is the best predictor. The gender difference influences the learners' rate of WTC however the difference is not significant. The findings propose the fact that language teachers should be vigilant of the interdependence of all the involved factors that create students' WTC in class. Based on these findings, pedagogical implications for English teaching and learning were suggested to increase willingness to communicate. |