Popis: |
Amaç: Yarışma kaygısı ve performans arasındaki ilişki spor psikolojisinde önemli konularından biridir. Bu ilişkiyi açıklamak için çeşitli kuram ve modeller ileri sürülmüştür. Ancak, spor psikolojisi araştırmalarında kaygı-performans ilişkisinde önemli olabilecek kişilik ve fizyolojik uyarılmışlık değişkenlerinin etkisi yeterince dikkate alınmamıştır. Bu araştırmada, yüksek ve düşük kaygı düzeyindeki sporcularda kişilik, yarışma kaygısı, fizyolojik uyarılmışlık ve motor beceri performansı (futbol maçı simülasyonu) arasındaki ilişki incelenmiştir. Yöntem: Araştırmaya yaş ortalaması 23.5 olan 50 erkek elit sporcu katılmıştır. Deneye başlamadan önce katılımcılardan Kısa Form Beş Faktör Kişilik Ölçeği’ni doldurmaları istenmiştir. Deneyin ilk aşamasında katılımcıların istirahat halindeki Electrodermal Aktivitelerinin (EDA) kaydedilmiştir. İstirahat EDA ölçümleri 25o C sıcaklıktaki bir odada, rahat bir sandalyede oturur pozisyonda ve 300 saniye sürecek şekilde kaydedilmiştir. EDA kayıtları, Nexus-10® cihazı ile baskın olmayan elin 2. ve 3. parmaklarının 2. boğumlarına birer adet Ag/AgCl elektrot yerleştirilerek gerçekleştirilmiştir. İstirahat EDA kayıtları alındıktan sonra katılımcılar yüksek ve düşük kaygı grupları oluşturacak şekilde 2 gruba rastgele yerleştirilmiştir. Bu gruplardan yüksek kaygı grubundaki katılımcılara futbol maçı simülasyonunda oynayacakları ve galip gelmeleri durumunda kendilerine bir ödül verileceği söylenmiştir. Düşük kaygı grubundaki katılımcılara ise sadece deneysel görev olan futbol maçı simülasyonunda oynayacakları söylenmiş ve bir ödülden bahsedilmemiştir. Daha sonra her iki grubun yarışma öncesi fizyolojik uyarılmışlık düzeylerini belirlemek için yeniden 300 saniye boyunca EDA kayıtları alınmıştır. Son olarak katılımcılar Yarışma Durumluk Kaygı Ölçeği-2’yi doldurduktan sonra, deneysel görev olan futbol maçı simülasyonuna geçilmiştir. Futbol maçı için Snoy Play Station 3 oyun konsolu ve Pro Evolution Soccer 2010 programı kullanılmıştır. Katılımcıların tümü Inter , rakip oyuncu ise (futbol simülasyonunda deneyimli bir sporcu ) Manchester United takımı ile oynamıştır. Oyuncuların takım formasyonunda değişiklik yapmalarına izin verilmemiş ancak maç içerisinde 3 oyuncu değişimine izin verilmiştir. Bulgular: Tablo 1’ de görüldüğü gibi Spearman’s rho testinin sonuçları, yüksek kaygı grubunda fizyolojik uyarılmışlık (EDA) ile CSAI-2 alt boyutları arasında anlamlı ilişkiye rastlanmamıştır. Öte yandan, duygusal tutarsızlık kişilik özelliği ile yarışma öncesi fizyolojik uyarılmışlık ile pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur (r = .42, p = .032). Regresyon analizi sonuçları da, beş büyük kişilik özelliğinden oluşan (dışa dönüklük, yumuşak başlılık, öz denetim, duygusal tutarsızlık ve gelişime açıklık) modelin yarışma öncesi fizyolojik uyarılmışlık değişimini (R2 = .21; F(1, 18) = 4.85, p = .041) anlamlı derecede öngörebildiğini göstermiştir. Duygusal tutarsızlık kişilik özelliği, aynı grupta bilişsel kaygı (r = .45, p =.045), somatik kaygı (r = .41, p = .050) ve öz güvenle de (r = -.62, p = .003) anmalı derecede ilişkili bulunmuştur. Beş büyük kişilik özelliğinden oluşan regresyon modeli bilişsel kaygı (R2 = .22; F(1, 18) = 6.31, p = .022) somatik kaygı (R2 = .34; F(1, 18) = 9.07, p = .007) ve öz güven (R2 = .39; F(1, 18) = 11.27, p = .004).değişimlerini anlamlı derecede açıklayabilmiştir. Tablo 2’de görüldüğü gibi düşük kaygı grubunda kişilik özellikleri, fizyolojik uyarılmışlık, somatik kaygı ve öz güven arasında anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır. Wilcoxon testi sonuçları yüksek kaygı grubunda fizyolojik uyarılmışlık düzeyinin (EDA) istirahattan (Mean Rank= 8.0) yarışma öncesine(Mean Rank = 11.33) anlamlı derecede artış göstermiştir (z = -2.43, p = .015) Öte yandan düşük kaygı grubunda fizyolojik uyarılmışlık (EDA) düzeyi açısından istirahat ve yarışma öncesinde anlamlı bir değişime rastlanmamıştır (istirahat Mean Rank = 15.79; yarışma öncesi Mean Rank = 15.3; z = -.88, p = .37). Futbol maçını kazanan ve kaybeden katılımcılar arasında fizyolojik uyarılmışlık farkını incelemek için Mann - Whitney U Testi uygulanmıştır. Sonuçlar yüksek kaygı grubunda kaybedenlerin (average rank = 14.09) kazanan katılımcılardan (average rank = 11.06) anlamlı derecede daha yüksek fizyolojik uyarılmışlığa (EDA) sahip olduğunu göstermiştir. Düşük kaygı grubunda ise kazanan ve kaybeden katılımcılar arasında anlamlı bir farklılığa rastlanmamıştır. Somatik kaygı, bilişsel kaygı ve öz güven farkı da kazananlar ve kaybedenler arasında incelenmiştir. Düşük kaygı grubunda bilişsel kaygı (z = -.15; p = .88), somatik kaygı (z = -.90; p =.37) ve öz güven (z = -.57; p = .57) açısından anlamlı farklılaşmaya rastlanamamıştır. Yüksek kaygı grubunda ise kazanan katılımcıların (average rank = 13.50) kaybedenlerden (average rank = 8.05) daha yüksek bilişsel kaygı düzeyine sahip oldukları bulunmuştur (z = -2.06; p = .03). Tartışma: Sonuçlar, duygusal tutarsızlığın önemli bir yarışma öncesindeki bilişsel ve fizyolojik tepkileri anlamada yararlı olabileceğini göstermiştir. Sonuçlar, duygusal tutarsızlığın Çok Boyutlu Kaygı Kuramı veya Catastrophe gibi yaklaşımların öngörücü gücüne katkı yapabileceğine de işaret etmektedir. Araştırmanın ilginç bulgularından bir diğeri ise yüksek kaygı grubunda kazanan sporcuların kaybedenlerden daha yüksek bilişsel kaygıya sahip olmalıdır. Bu bulgu, Çok Boyutlu Kaygı Kuramı’nın öngörüleri ile çelişmektedir. Öte yandan yüksek kaygı grubunda kazanan katılımcıların daha düşük fizyolojik uyarılmışlık düzeyine sahip olduğu bulunmuştur. Bu sonuç Catastrophe modelinin “fizyolojik uyarılmışlık düşük iken yüksek bilişsel kaygının performansı kolaylaştıracağı” şeklindeki öngörüsünü desteklemektedir. |