Popis: |
Sanat eserlerini besleyen tercüme faaliyetleri, gerek mukayeseli çalışmalaraimkân sunarak kaynak meselesini ortaya çıkarmak gerekse dili olumlu veya olumsuzanlamda etkileyen yaklaşımları belirlemek bakımından ciddi dikkatleri gerektirmektedir. Bu dikkatler ve müdahaleler özel kurumlar, ferdî teşebbüsler gibi bazende devlet eliyle olabilmektedir. Türkiye’de tercüme faaliyetleriyle ilgili çalışmalarabakıldığında daha çok kaynak dilin hedef dile çevrilmesinden hareketle ortayakonan farklı metotlar üzerinde durulmakta, eleştiriler bu yönde yoğunlaşmaktadır.Tercüme tarihi; tıpkı roman, hikâye, şiir, eleştiri tarihi gibi önemli olmakla birlikteihmal edilmiş bir alandır. Kuşkusuz tercüme faaliyetleriyle birlikte bir yandantercüme tenkitleri de önemli bir gelişim göstermiş, tarih boyunca ciddi anlamdabir tercüme geleneği oluşmuştur. Böyle bir eksiklikten hareketle ortaya koyduğumuz bu çalışmada Nurullah Ataç’ın tercüme ve tercüme tenkidine dair süreliyayınlardaki yazıları taranmış ve bu konudaki düşünceleri, diğer yazarlarla girdiğipolemikler değerlendirilmiştir. Bu yazılarla bir bakıma, Ataç’ın Tercüme dergisininoluşumundaki etkin rolü de gün yüzüne çıkarılmıştır. Ataç’ın Cumhuriyet’in ilkyıllarında, kendisinin de içinde bulunduğu tercüme faaliyetlerinden beklentisi, başkabir kültürün eserlerinden haberdar olmanın, kendimizi onlarla zenginleştirmenin çok ötesindedir. O, büyük ölçüde kendi tarihimize, geçmişimize kapıları kapatmakisteyen, ilerlemek için bunu gerekli gören, Avrupa’nın, dolayısıyla Yunan ve Latinklasiklerinin hümanist öğretilerine iman etmiş radikal bir batıcıdır. Onun ve onunlabirlikte Tercüme dergisi etrafında bir araya gelmiş bazı yazarların faaliyetlerini, II.Meşrutiyet döneminde ortaya çıkmış olan Nev-yunaniliğin Cumhuriyet dönemindekidevamı olarak görmek mümkündür |