Searching for a panacea formula, what to do with EU?
Autor: | Ünal, Hasan |
---|---|
Přispěvatelé: | Maltepe Üniversitesi, İşletme ve Yönetme Bilimleri Fakültesi |
Jazyk: | turečtina |
Rok vydání: | 2022 |
Předmět: | |
Popis: | Birkaç ay önce Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer yüksek düzeyli yetkililer her zamanki silsilei meratiple Türkiye’nin de Avrupa milletleri arasındaki siyasi hoşgörünün bir parçası olduğunu ve AB ile ilişkilerini tekrar rayına oturtmak, bu süreç sonunda da tam üyelik konusunda istekli olduklarını söylediğinde AB tarafında bu açıklama yönelik çok da coşkulu bir karşılama yoktu. Hatta AB yetkilileri coşkulu bir cevap vermekte epey tereddüt ettiler, sanki açıklamayı yapıldığı haliyle etmek istememiş gibiydiler. Hakikaten de konuya kuşkuyla yaklaşmışlardı. Ankara ve Brüksel arasında ve ayrıca Paris başta olmak üzere Ankara ve diğer başlıca Avrupa başkentleri arasında geçen bunca yıllık sözlü sataşma ve didişmenin ardından AB’nin Türk tarafının tutumu karşısında şaşkına dönmesi anlaşılır bir durumdu. When President Erdoğan and other higher ranking officials made statements some months back, in the usual pecking order, that Turkey was a member of the European comity of nations, and that it would aspire to put its relations with the EU on the right track again, leading to final accession there was hardly any enthusiastic reception on the part of the EU. If anything, the EU officials were economical in their welcoming response, and it seemed as if they did not want to take it by its face value. Indeed, it was obvious that they took it with a pinch of salt. That the EU remained somewhat bemused by what came out of Turkish leadership after long years of war of words and bickering between Ankara and Brussels on the one hand, and Ankara and all the major capitals of Europe on the other, particularly Paris was understandable. |
Databáze: | OpenAIRE |
Externí odkaz: |