Popis: |
1st International Conference on New Trends in Communication Kuramsal kökenleri Walter Lippmann ve Bernard Cohen’ in çalışmalarına dayanan gündem belirlemenin geleneksel modeli, medyanın kamu üzerindeki etkilerine odaklanır. Gündem belirlemenin bir model olarak tasarlanıp uygulanması Chapell Hill (1972) araştırmasıyla gerçekleşmiştir. Bu sebeple 1968 A.B.D. Başkanlık seçimleri üzerine yapılmış bu çalışma, gündem belirleme alanında öncü araştırma olarak kabul edilir. Chapell Hill araştırmasının yapıldığı tarihten itibaren, gündem belirleme kuramı iletişim araştırmalarında oldukça rağbet görmüş ve tüm dünyada pek çok kez test edilmiştir. Kuram günümüzde hala güncelliğini muhafaza etmektedir. Gündem belirlemenin bu denli yaygın ve güncel olabilmesinin nedenleri, kuramın dinamik ve uyarlanabilir olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenlerin ilki, kuramın yeni teorik modellerle geliştirilmiş olması; ikincisi ise geleneksel ilgi alanı olan alanların dışında yeni alanlara uyarlanabilmiş olmasıyla ilgilidir. Bu gelişme ve uyarlamalar neticesinde gündem belirleme hem geleneksel odak alanı olan haber medyası ve kamuoyu ilişkisinin hem de ilk araştırmayla ortaya konan klasik modelin ötesine geçebilmiştir. Gündem belirleme medyanın, insanların “ne hakkında” düşüneceklerini etkilediği temel tezi üzerine kuruludur. Ancak daha sonra yapılan araştırmalar medyanın aynı zamanda insanların “ne düşüneceğini” de belirleyebildiğini ortaya koymuştur. Böylece gündem belirlemede ikinci ve üçüncü aşama gündem belirleme araştırmaları ortaya çıkmış; kuram eğitimden spora, dinden iş hayatına değin uzanan yeni alanlara uyarlanmıştır. Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’ de de gündem belirleme çalışmaları yapılmıştır. Ancak bu çalışmaların güncel modeller ile yeni alanlarda yapılanları ve bunlarla ilgili Türkçe teorik bilgi kaynağı yok denecek kadar azdır. Bu çalışmanın amacı yukarıda sıralanan eksikliklerin giderilmesi amacına katkı sağlamaktır. Bu çerçevede gerçekleştirilen literatür taraması neticesinde yeni alanlar ve modeller hakkında toplanan bilgiler detaylı olarak açıklanmıştır. Traditional agenda setting is a theory that focuses effects of mass media on public. The theoretical origins of agenda setting idea are based on the studies of Walter Lippman and Bernard Cohen. However, it became possible for agenda-setting to become an applicable research model through the Chapel Hill (1972) research. Therefore, this research conducted during the 1968 US presidential election, is regarded as pioneer study. Following Chapel Hill research, agenda-setting process has been the most studied and tested approach in media effects field all over the world. Some of the main reasons for agenda-setting to become a widespread theory in mass communication is that the theory is very dynamic and applicable. Applicability of the theory has allowed the theory to be adapted to new and different fields aside from the relationships between media and public. Thus the core idea of agenda setting is also adapted to fields such as business, education, professional sports and religious beliefs. The dynamism of the theory is related to its hypothesis. The basic hypothesis of agenda setting is that the media do not tell people what to think but instead influence what they think about. But researches conducted afterward revealed that the media can also tell people what to think. These researches are called second level agenda setting studies. The recent perspective in agenda setting is network agenda setting or third level agenda setting. Agenda-setting has been widely researched in Turkey as well as in the whole world. However new fields and levels are not much studied. This paper aims to contribute to agenda-setting researches in Turkey by releasing the recent approaches, models and new areas in agenda setting. |