Popis: |
Tarih boyunca toplumlar arası çatışmalara neden olan “kutsalın paylaşımı” sorunu konu edinildiğinde, herhalde Kudüs’teki Kamame Kilisesi’nden çok daha açık ve çarpıcı bir “örnek alan” bulmak mümkün değildir. Hıristiyanlık inancının evrensel merkezi olan bu ibadetgâh, bir yandan çeşitli mezhepleri bir araya getirirken, diğer taraftan yüzyıllar boyunca aynı mezhebe inanan gruplar arasında dahi şiddetli çatışmalara yol açmıştır. Üstelik bu çatışmaların son derece kritik uluslararası sorunları gündeme getirmiş olduğu da bilinmektedir. Rum Ortodokslar ve Katolikler başta olmak üzere, Ermeni, Kıbti, Habeş ve Süryaniler arasında daimi bir nüfuz mücadelesine sahne olan Kamame Kilisesi, Osmanlı devleti tarafından İslami gelenek doğrultusunda Hz. Ömer döneminde ortaya çıkan düzen doğrultusunda yönetilmiştir. Zaman zaman ölümlü kavgalara dahi yol açan çatışmalar, Osmanlı yönetiminin hemen her alanında yüzyıllarca uygulanan temel bir ilkeye göre çözülmeye çalışılmıştır. Bu ilke, Osmanlı gelenekçiliğini formalize eden, “kadimden olagelene aykırı iş yapılmaması” ilkesidir. 1852 tarihinde Kamame Kilisesi’nin içinde bulunduğu Kudüs’teki kutsal alanlarla ilgili olarak ilan edilen “statüko”, hem bu geleneksel yaklaşımın hem de uzlaşı zeminini kaybetmeme isteğinin bir sonucudur. Osmanlı devletinin ortaya koyduğu “statüko”, 1856 Paris Barış Antlaşması, 1878 Berlin Antlaşması, 1919 Versailles Barış Antlaşması ve İngiliz manda yönetiminin 1922 tarihli Filistin Konseyi kararlarında yer alarak günümüzü de içine alan süreçte kalıcı olmuştur. Bu çalışmada, Kudüs’teki Kamame Kilisesi’nde uzun yıllardır devam eden statüko meselesi, paylaşılamayan bu ibadetgah üzerinde hala yaşayan Osmanlı geleneği ve mirasına vurgu yapılarak değerlendirilecek, bunun için Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan belgelere başvurulacaktır. |