Popis: |
Bu çalışmada, Türkiye'de kadın hak savunucularının toplantı ve örgütlenme özgürlüklerine yönelik yargı tacizi, toplumsal ve siyasi gelişmelerin hukuki değerlendirmeler üzerindeki etkisi yadsınmadan ele alınmaya çalışılmıştır. Kolektif biçimde ve farklı yöntemlerle "ifadenin" üretimi ve paylaşılmasına dayalı bu haklarının özgür biçimde kullanılabilmesi, hak savunuculuğu yapan kişiler açısından aynı zamanda varoluşsal bir gerekçeyle temellendirilebilir. Özellikle din, dil, ırk, etnisite, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, engellilik, vatandaşlık gibi farklı ayrımcılık temellerinde dezavantajlı gruplara aidiyet, temel hakların kullanımı açısından farklı muamelelere tabi tutulmaya sebep olabilir. Bu çalışmada, hak savunucusu olma kimliğiyle kesişen cinsiyet ve etnisite temelleri bağlamında yargı tacizi incelenmiştir. Çalışmanın Birinci Bölümünde, yargı tacizinin hukuki temelini oluşturan "yetki saptırması" kavramı, ulus-üstü sözleşme rejimleri bağlamında incelenmiştir. İkinci olarak, yargı tacizinin üretimi ve uygulanışının siyasi alt yapısını oluşturan popülizm, rasyonel bir strateji olarak ele alınmıştır. Üçüncü kısımda, uygulamadaki farklı yargı tacizi pratiklerinin hukuki zeminini oluşturan, düşman ceza hukuku kavramı incelenmiştir. Bu bölümde son olarak, uluslararası gözlemciler ve STK'ların raporları çerçevesinde, Türkiye'de yargı tacizine yönelik güncel durumun tespiti yapılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın İkinci Bölümünde öncelikle İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (İHAS) rejiminde, toplantı ve örgütlenme hakları ele alınmış ve tarafımızca ulaşılan iddianameler kapsamında kadın hak savunucularının haklarına yönelik müdahaleler incelenmiştir. Bu bağlamda, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarından hareketle, müdahalelerin hukuka uygunluğunu denetleyen üçlü test gerçekleştirilmiştir. Son olarak, İHAS'ın 18. maddesine yönelik içtihatlardan yola çıkılarak yargı taciziyle ilgili tespitlerde bulunulmuştur. In this study, judicial harassment against the freedom of assembly and association of women's rights defenders has tried to discuss without denying the impact of social and political developments on legal assessment. Freely exercising the rights which are based on generating and sharing "expression" collectively and with diverse methods is fundamental for right defenders. Belonging to disadvantaged groups, on different discrimination grounds such as religion, language, race, ethnicity, gender, sexual orientation, gender identity, disability, citizenship may lead to different treatments in terms of the usage of fundamental rights. In this survey, judicial harassment was examined in the context of gender and ethnicity, which intersect with the identity of being a rights defender. In the first chapter of the study, the concept of "misuse of power" which constitutes the legal basis of judicial harassment, is examined in the context of supranational contract regimes. Secondly, populism which constitutes the political context of the production and practice of judicial harassment is addressed as a rational strategy. In the third part, the concept of enemy criminal law, which constitutes the legal basis of different judicial harassment in practice is examined. In this section once again, within the framework of the reports of international observers and NGOs, the current situation regarding judicial harassment in Turkey has been tried to be determined. In the second chapter of the study, principally in the regime of the European Convention on Human Rights, the right of assembly and association is discussed and within the scope of the indictments reached by us the interferences against the freedoms of women's rights defenders are surveyed. In this regard, with reference to the jurisprudence of the European Court of Human Rights and the Constitutional Court, a triple test has been fulfilled to check the legality of the interventions. Finally, based on the case laws pertaining to Article 18 of the ECHR, determinations were made in connection with judicial harassment. |