Popis: |
Dil – Edebiyat ve tarih araştırmaları II / editörler Dr. Öğr. Üyesi Özlem Onar Güneş, Dr. Öğr. Üyesi Huriye Çolaklar ; yazarlar Ahmet Altay [ve 18 diğer].—1. Baskı . -- İstanbul : Hiperyayın, 2019. 480 sayfa : şekil, tablo ; 24 cm. – (Hiperyayın ; Araştırma -İnceleme) ISBN : 978-605-281-475-8 e- ISBN : 978-605-281-476-5 GİRİŞ: Türk dili tarihinin en önemli kaynaklarından biri olan döneminin sosyal, kültürel ve fikrî hayatına ayna tutan 14. yüzyıl gibi çok erken bir devirde sağlam bir dil şuuruyla yazılan Türkçenin sönmeyen güneşi Garib-nâme, Kırşehirli âlim, şair, mutasavvıf Âşık Paşa tarafından kaleme alınmıştır. Bu eser, Anadolu’nun en sıkıntılı dönemlerinde Türk milletine yol gösteren bir rehberdir. Eserini bu düşünceden hareketle yazan Âşık Paşa, Batı Türkçesiyle telif edilmiş ilk hacimli eser olan Garib-nâme’yi, Türk milletinin hikmetlere ulaşması için Türkçe yazdığını ifade eder. Garib-nâme’de Türk milletinin Türkçe okuyup yazmasını, Türk dili ile her bir durumun dile getirileceğini vurgulayan şair, Türkçenin gramerinin bulunmadığını ve Türklerin de bunlarla meşgul olmadığını yakınarak anlatır. Hatta kendisinin Türkçe yazdığı için kınanmamasını da ister (Can, 2007, s. 82). Kainat aynasını, zerreden güneşe kadar hikmetleriyle ele alan eser, şairin kendi varoluş tecrübesini de yansıtması açısından da önem arz eder. Farsçanın edebî, Arapçanın ilmî dil olarak hüküm sürdüğü bir dönemde dinî-tasavvufî öğretileri geniş Türk halklarına ulaştırmak amacıyla sağlam bir dil şuuruyla ve söz konusu dillerin karşısında Türkçenin gücünü ortaya koymak üzere bilinçli olarak Türkçe yazılan eser, mesnevi nazım şekline sahip, yaklaşık on bin altı yüz beyittten müteşekkil, hacimli bir kaynak eserdir. Eserin diğer bir özelliği de, devrinin sosyokültürel yapısına ve fikrî hayatına ayna tutmasıdır. Dönemin zihniyet unsurlarının ayrıntılarıyla yansıtıldığı metinde, dil hassasiyeti de dikkat çekmektedir (Yavuz, 2000, s. IX). Tercüme eserlerin çokça ortaya konduğu Osmanlı Devleti’nin kuruluş devrinde telifî hüviyete sahip bir eser olması bakımından Garib-nâme, Anadolu’da Türk tasavvuf edebiyatının en eski ve tesir dairesi çok geniş olmuş eserlerindendir. Sade dille yazılması nedeniyle asırlar boyunca çok geniş bir okuyucu kitlesine hitap etmiştir (Kut, 1991, s. 2). Eser, nasihatlerle ve hikmetlerle örülü bir özelliğe sahiptir. Tertip ve konuları işleme bakımından benzerinin bulunmaması da onun ayrıcalığını ortaya koyan bir başka yönüdür. Nitekim Âşık Paşa eserini on bölüm hâlinde yazmıştır. Her bölüm de kendi içerisinde on bölüme ayrılmaktadır. Birinci bölümde birliler, ikinci bölümde ikililer, üçüncü bölümde üçlüler, vb. şeklinde tertip etmiştir. Şair, eserde ele aldığı konuları çok açık ve anlaşılır bir üslupla anlatmaktadır. Ayrıca Anadolu’da gelişmekte olan edebiyatın şekillenmesinde kaynak eser hüviyetindeki Garib-nâme’nin payı yadsınamaz derecede büyüktür (Yavuz, 2000, s. X-XIII). Bu çalışmada yazıldığı devirdeki Türk halklarını eğitmek maksadıyla kaleme alınan, bu yönüyle bir nasihat-nâme özelliği taşıyan ve ideal insan olma yolunda adeta bir menba olan Garib-nâme’de bulunan insanî erdemler, Âşık Paşa’nın kâinata hikmet aynasından bakan gözüyle ele alınmış, en çok öne çıkan değerlerden bir seçki yapılmıştır. Ayrıca yine aynı bakış açısıyla insanın ve insan-ı kâmilin kısaca tanımı yapılmış, insana ait kötü özelliklere de genel hatlarıyla yer verilmiştir. |