| Popis: |
Ortaya çıkan yeni Suriyeli insani yardım STK'larının deneyimi (2011'den sonra Suriye krizine yanıt olarak Güneydoğu Türkiye'de kurulmuş olan), benzersiz bir vakayı temsil etmektedirler ve içerisinde pek çok unsuru barındırmaktadır; Suriye dışındaki anormal bir şekilde yayılan büyüme, on ikinci yılına giren eşi benzeri görülmemiş insani salgın, son derece karmaşık belirsizliğin hakim olduğu siyasi koşullar, uluslararası insani yardım sisteminin derin etkisi ve kriz öncesi ve sırasında Suriye toplumunu karakterize eden ayırt edici tarihsel ve toplumsal özellikler. Bunların hepsinin karmaşık bir organizasyonel ekosistem oluşturmasının yanı sıra baskıcı insani ihtiyaçlar, uluslararası finansmanın ilerleme süreçleri ve alternatif yapıların yokluğu nedeniyle hala sürekli bir tepkisel deneyim olarak devam etmektedir. Oluşmakta olan bu deneyimin sorunlu etkileri her düzeyde olumsuz olarak şiddetlenirken, sonuçları ise kuzeybatı Suriye'deki güvenli bölgelerde sürece tamamen bağımlı olan milyonlarca Suriyeli’nin temel ihtiyaçlarını doğrudan tehdit ettiğinden, etkileri çok da olumlu olmayan kritik sonuçlara neden olmaktadır. Çalışma 1) Suriyeli STK'ların deneyimlerini farklı analiz düzeylerinden incelemek; 2) hakim kurumsal mantık bileşimini ve hakimiyetinin itici güçlerini/güdülerini araştırmak ve anlamak ve 3) alternatif kurumsal mantık bileşimini keşfetmeyi ve gelecekte olası iyileştirme önerilerİni tesbit etmeye yöneliktir. Nitel yöntemler, kurumsal mantığı keşfetmek için ideal olarak kabul edildiğinden, araştırmada tümevarımsal nitel yorumlayıcı bir yaklaşım kullanılmıştır. Alan bilgili aktörlerin içgörülerini (farklı konumlardan) çıkarmak için yarı yapılandırılmış görüşmeler, manuel kodlama yaklaşımı ve söylem analizi ve kurumsal mantık perspektifinin merceğinden araştırma yöntemi uygulanmıştır. Bu çalışma, olguyu parçalara ayırmaya, boyutlarını kavramaya ve ulaşılması zor nüanslara ulaşmaya çalışan uzun bir sürecin ilk aşamasını temsil etmesi nedeniyle bundan sonraki çalışmaların yolunu açmaktadır. Daha sonraki çalışmalarda, mevcut durum ile istenen pozisyon arasında başarılı bir geçiş için yönetici planları ve uygun reçeteler üzerinde çalışılabilir. Bu STK'ların ekosisteminin iyileştirilmesine katkıda bulunmak, daha iyi bir geleceği hak eden kuzeybatı Suriye'deki milyonlarca Suriyelinin yaşamlarını ve yaşam standartlarını doğrudan etkileyecektir. Araştırmacının karşılaştığı temel sınırlamalar arasında özellikle kullanılan kavram ve teoriler başta olmak üzere alan içinden uygulayıcıların sahip olduğu konu ile ilgili literatürün eksikliği, katılımcıların genel karamsarlık durumu ve bu kavram ve teorilere aşina olmamalarıdır. Veri işleme ve analiz aşamasında önemli bir zorluk oluşturan bu durum, çok miktarda ve değerli verinin kaybına yol açmaktadır. Ayrıca bu tür bağlamsallaştırılmış vaka çalışmalarının çıkarımlarının başka bağlamlara genellenmesi zorlaştırmaktadır. Bunun yanısıra çerçevenin diğer çalışmalarda kullanılması araştırmacılara avantaj sağlayacaktır. Bu anlamda STK’larda yaşanan baskın insani mantığın, ve uluslararası insani yardım sisteminin yerelleştirme kavramı üzerinde daha fazla araştırma yapılması sonucu ortaya çıkmıştır. Geçerli kurumsal mantıklarda meydana gelen değişimi araştırmaya ek olarak, belirtilen hakim kurumsal mantıkları/tipleri ve hibritleşme stratejilerini/öznel güdüleri (yetenekler ve psikolojik yönler) Sosyoloji ve Örgüt Psikolojisi merceğinden daha fazla incelenmelidir. Araştırma, Suriye bağlamının kültür ve değerler sistemine en uygun insani yardım ve STK çalışmaları için daha bağlamsal kurumsal düzenlerin (ideal tipler) oluşturulması gerektiğini ortaya çıkartmıştır. Yönetim kurullarının özellikle araştırılması gerekmektedir, Suriyeli STK'ların çeşitli paydaşlara yönelik meşruiyet ölçümlerine vurgu yapılması gerekmektedir ve ayrıca kadınların bu sorunlu deneyimde etkin rolünün olmaması ve düşük temsil sebepleri ortaya çıkarılmalıdır. The experience of the emerging novel Syrian humanitarian NGOs (established in South East Turkey in response to the Syrian crisis after 2011) represents a unique case, marked by the abnormal exponential growth outside Syria, the unprecedented humanitarian pandemic entering its twelfth year, the highly complicated political conditions with prevailing uncertainty, the profound impact of the international humanitarian system, and the distinctive historical and societal features that characterize the Syrian society before and during the crisis. All of these established a complicated organizational ecosystem; however, it is still a continuous reactive experience due to the pressuring humanitarian needs, the progression of international funding, and the absence of alternative structures. The problematic effects of this nascent experience exacerbate negatively at all levels; it reached a critical point that does not bode well, as its consequences directly threaten the basic necessities on which millions of Syrians entirely depend in the safe zones in northwest Syria.The study attempts to pursue a systematic endeavour with aims of 1) examine the Syrian NGOs’ experience from different levels of analysis; 2) explore and understand the prevailing institutional logics composition and drivers/motives of its dominance, and 3) explore the alternative institutional logics composition and provide recommendations to serve future improvement initiatives.Qualitative methods are used as ideally suited for exploring institutional logics, the research utilized an abductive reasoning and an interpretivist approach, Semi-structured interviews, manual coding approach, and discourse analysis are conducted to extract the field knowledgeable actors’ insights (from different positions) and through the lens of the institutional logics perspectiveThis study paves the way for future work as it represents the first phase of a prolonged process that seeks to dismantle the phenomenon, comprehend its dimensions, and reach the hard-to-reach nuances. Then, in later studies, executive plans and appropriate prescriptions may be delivered for a successful shift between the current situation toward the desired position. Contributing to improving this NGOs’ ecosystem directly affects the lives and standards of living for millions of Syrians in northwest Syria, who deserve a better future.The main limitations faced by the researcher were about lacking prior literature conducted by practitioners from inside the field particularly those on the concepts and theories utilized, the participants’ general state of pessimism and unfamiliarity with these concepts and theories, the study's abductive nature and descriptive design lead to a massive volumes of important and valuable data which constituted a considerable challenge during the data processing & analysis phase, besides that such contextualized case studies’ implications are not possible to generalize as they are to other contexts, however it would be advantageous to use the same framework in other settings.Further research initiatives are recommended about the dominant external humanitarian logic, the collateral damage of the international humanitarian system, and the problematic concept of humanitarian work localization. It is valuable to further examine the indicated prevailing institutional logics/types and strategies of hybridization/subjective motives (capabilities and psychological aspects) behind them through the lens of Sociology and Organizational Psychology, in addition to examining the shift that occurred in the prevailing institutional logics of Syrian NGOs during the eleven years’ experience. The researcher shed light on the necessity to generate more contextualized institutional orders (ideal types) for humanitarian and NGO work that best suit the context’s culture and values system. Boards of directors need special attention of research, an emphasis on legitimacy measurement of Syrian NGOs toward various stakeholders is required, in addition to the women absent effective role and low representation within this problematic experience. |
