1999 Helsinki Zirvesi sonrası ilerleme raporları ışığında AB’nin Türkiye’nin demokratikleşme sürecindeki rolü

Autor: Afşar, Önder Aytaç
Přispěvatelé: Hatipoğlu, Esra, Kamu Yönetimi Anabilim Dalı Siyaset Ve Sosyal Bilimler Bilim Dalı
Jazyk: turečtina
Rok vydání: 2016
Předmět:
Popis: ÖZET 1999 HELSİNKİ ZİRVESİ SONRASI İLERLEME RAPORLARI IŞIĞINDA AB’NİN TÜRKİYE’NİN DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDEKİ ROLÜYarım asrı aşkındır demokrasi ile yönetilmesine ve AB ile adaylık bağlamında ilişkisi olmasına rağmen Türkiye, demokrasisini şekli veya biçimsel demokrasiler seviyesinden daha ileri taşıyamamıştır. 1999’da aday ülke statüsü verilmesiyle AB sürecinde hızlı ve kapsamlı bir demokratikleşme programı uygulamaya başlamıştır. 1999 öncesi dönemde Türkiye’nin demokratikleşmesinde etkisi zayıf olan Avrupa Birliği, Helsinki Zirvesinin hemen ardından aday ülke statüsü vererek Türkiye’nin üyelik ümidini canlandırmış ve ülkenin demokratikleşme sürecinde önemli bir uluslararası etken olmuştur. Bu süreçte AB tarafından üyelik önkoşulu olarak belirlenen Kopenhag siyasi kriterlerine uyum çerçevesinde Türkiye, önemli ve kapsamlı demokratik reformlar gerçekleştirmiştir. AB, aday ülkelerin demokratikleşmesinde koşulluluk stratejisi ile etkili olmaktadır. Fayda maliyet temelinde dayanan bu stratejiyle AB, üyelik karşılığında aday ülkelerden, belirlediği demokratik kriterlere uyum sağlamasını beklemektedir. Gerçekçi bir üyelik hedefi ile eşit, adil ve objektif bir AB koşulluluğunun varlığı Türkiye’nin demokratikleşmesinde ve demokrasisinin kurumsallaşmasında itici bir güç olmaktadır. Nitekim AB koşulluluğunun etkin ve iyi işlediği 1999-2005 arası dönemde Türkiye’de hızlı ve kapsamlı demokratik reformlar gerçekleştirilmiştir. Bu dönemde, üyelik kriterlerini karşıladığı takdirde AB’ye tam üye olacağından şüphe duymayan bir Türkiye vardır. Ancak 2005 sonrası dönemde tam üyelik müzakerelerinin başlamasıyla üyeliği konusunda AB’nin tutarsız tavrından dolayı Türkiye’nin üyelik ümidinde azalma görülmüş ve AB’ye karşı Türkiye’de güvensizlik oluşmuştur. Bu durum ise AB koşulluluğunun etkisinin zayıflamasına ve Türkiye’nin demokratik reform sürecinin yavaşlamasına yol açmıştır. Ancak AB kural ve normlarının Türkiye’de tüm kesimlerin yararına olacağına dair toplumsal kabul dolayısıyla demokratikleşme süreci, hızı yavaşlasa da, devam etmiştir. Gerçekçi bir üyelik hedefi varlığı durumunda Türkiye’nin demokratikleşmesinde AB etkisi büyük olmaktadır. Tezin ana amacı Avrupalılaşma yaklaşımı çerçevesinde sosyal öğrenme ve dış teşvik modelinin varsayımları doğrultusunda AB koşulluluğunun Türkiye’nin demokratikleşmesindeki etkisini incelemektir. ABSTRACT Although it is being governed by democracy for half a century and have an intense relationship with the European Union (EU) in the context of the candidacy, Turkey has not been able to further its democracy beyond a formal or electoral democracy. Yet with the EU candidacy status in 1999, Turkey started to apply a comprehensive and fast democratization program. Though the effect of the EU on democratization of Turkey was poor before 1999, right after the Helsinki Summit with which the candidacy status was granted and membership hope was strengthened, the EU become an important international factor in democratization process of the country. Meanwhile, Turkey had succeeded comprehensive democratization reforms that are compatible with the Copenhagen political criteria, which are put forward by the EU as the membership preconditions. The EU is being an effective factor in democratization in the candidate countries with the ‘conditionality strategy’. With this strategy - that is based on cost-benefit principle – the EU requests from the candidate countries to accommodate democratic criteria in response to the membership. The existence of a realistic, objective, just and equal conditionality strategy, will be a driving force for democratization and institutionalization of democracy in Turkey. For example, the fast and comprehensive democratic reforms which are realized between 1999-2005 in Turkey, illustrates effectiveness and functionality of the conditionality principle. At that time, there was a belief that there is no doubt Turkey would be a member if it fulfills the membership criteria. Yet, with the start of full membership negotiations after 2005, due to contradictory attitudes of the EU, the hope for full membership has decreased and distrust to the EU has emerged in Turkey. This circumstance led to decline in reform process and weakens the effectiveness of the conditionality in Turkey. Yet, democratization continued despite decline in the process, due to the social admission that the EU norms and principles are in the favor of all the social segments. In case of the existence of a realistic membership target, the effect of the EU in democratization of Turkey is quite considerable. The main aim of this thesis is to analyze, the effect of the EU conditionality on democratization of Turkey, in the context of the Europeanization approach that is based on social learning and external incentive models.
Databáze: OpenAIRE