Popis: |
Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli çalkantılar yaşadığı XVII. yüzyılın ilk yarısı aynı zamanda Kâtip Çelebi’nin çok yönlü eserlerini ortaya koyacağı bir döneme de işaret etmektedir. Aynı dönem Avrupalılar için, Rönesans ve Reform hareketleriyle modern bir bakış açısı ve anlayışla yeniden doğuşlarını simgeleyen, anakaraları dışında bulunan dünyaya yönelik politikalarını değiştirdikleri bir dönemin başlangıcını ifade ederken; Osmanlı Devleti açısından sonuçsuz savaşlar, iç karışıklıklar, taht mücadeleleri, dinî gruplar arasındaki çekişmeler, hülasa, devlet düzenini sarsacak nitelikteki gelişmelerin her geçen gün derinleştiği bir süreç olarak tezahür ediyordu. Devletin yeniden intizama ve eski kudretine kavuşturulması çabaları Osmanlı ileri gelenlerinin kafalarını yorarken, Kâtip Çelebi de kaleme aldığı bazı eserlerinde bunlarla ilgili fikirlerine yer vererek ilgililere ışık tutmaya çalışmıştır. 1609 yılının Şubat ayında İstanbul’da dünyaya gelen Mustafa, namıdiğer Hacı Halife veya Kâtip Çelebi, babasının devlet kademelerindeki farklı vazifeleri sayesinde birçok çağdaşına nazaran oldukça ayrıcalıklı bir ortamda yetişme şansına sahip oldu. Henüz beş yaşındayken aldığı ilk dinî eğitimini, Osmanlı mali yapısı içerisinde farklı şekillerde devam ettirmesiyle sonuçlandırdı. Anadolu Muhasebeciliği Kalemi’ne çırak olarak girmesiyle çeşitli hesap usullerinin yanı sıra siyâkat ve erkam gibi yazı türlerini öğrendi. Kısa süre sonra katıldığı Abaza İsyanı’nın bastırılmasında ve Bağdat Seferleri’nde kayda değer tecrübeler edindi. Bu ilk seferlerin ardından daha başka sefer ve muhasaralarda da yer alan Kâtip Çelebi, son olarak 1635 yılında katıldığı Revan Seferi’nin ardından ömrünün geri kalan kısmını ilmi çalışmalara vakfetti. Henüz genç yaşta parasının kayda değer kısmını kitaplara ayırarak daha fazla ilgi duyduğu tarih, tabakat ve vefeyât türü eserlerin büyük bir bölümünü okudu. Devrinin önde gelen âlimlerinden dersler almaya devam ettiği gibi bir süre sonra kendisi de ders vermeye başladı. Hayatının son günlerine doğru çeşitli konularda eserler telif etmiş, ancak kısa ömrü 1657 yılında son bulmuştu. Sadece çağı değil sonraki devirler için de saygı ve övgüyle anılan bir isim olan Kâtip Çelebi’nin 48 yıllık hayatına sığdırdığı eserleri yalnızca yaşadığı coğrafyayı değil Batı ülkelerini de etkilemiştir. Günümüzde birçok eseri yabancı dillere çevrilmiş olan bu büyük ilim adamı ve çalışmaları hakkında yapılan araştırmalar hâlâ süregitmektedir. Ağırlıklı olarak tarih ve coğrafya alanlarında eserler vücuda getirmekle birlikte farklı konularda da çalışmalar ortaya koymuştur. Devrinin çok okuyup yazan entelektüelleri arasında gösterilen Kâtip Çelebi’nin tarih, coğrafya, astronomi, fıkıh, matematik ve tıp ilimlerine ilgi duyduğu, şahsi kütüphanesinde binlerce kitap bulunduğu rivayet edilir. Okumakla aynı ölçüde, bilgiyi kitaba dökme noktasında da hünerlerini gösteren Çelebi’nin yirmiden fazla eseri bulunmaktadır. Bunlardan başlıcaları; Keşfü’z-Zunûn an Esâmi’l-Kütübi ve’l-Fünûn, Süllemü’l-Vüsûl ilâ Tabakâti’l-Fuhûl, Fezleketü Akvâli’l-Ahyâr fî İlmi’t-Tarih ve’l-Ahbar, Takvimü’t- Tevârih, Müntehâb-ı Bahriyye-i Pirî Reîs bin el-Hâc Mehmed Reîs hemşîrezâde-i Kemal Reîs, Cihânnümâ, Düstûrü’l- ‘Amel li-ıslâhi’l-Halel, Tuhfetü’l-Kibâr fî Esfâri’l-Bihâr, Mîzânü’l- Hakk fî İhtiyari’l-Ehakk, Tuhfetü’l-Ahyâr fi’-Hikem ve’l-Emsâl ve’l-Eş‘âr ile Levâmiu’nNûr fî Zulümât-ı Atlas Minor, Mülûk-i Küffâr Tarihi ile Tarih-i Kostantiniyye ile Kayâsıra (Revnaku’s-Saltana) gibi tercüme eserlerdir. Elinizdeki kitap İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi ile Kâtip Çelebi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından 26-28 Mart 2015 tarihleri arasında İzmir’de düzenlenen Uluslararası Kâtip Çelebi Araştırmaları Sempozyumu’na sunulan bildiri metinlerinden oluşmaktadır. Osmanlı bilim ve fikir dünyasının en seçkin simalarından biri olarak, adının ölümsüzleştirilmesi amacıyla 2010 yılında İzmir’de kurulan bir üniversiteye verilmesi, çatısı altında bulunan bilim insanlarına ayrı bir sorumluluk yüklemiştir. Bu münasebetle, bünyesinde barındırdığı Kâtip Çelebi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin öncülüğünde Kâtip Çelebi ile ilgili araştırma ve çalışmalara yeni bir yön vermek ve başlangıç olarak konunun uzmanlarını bir araya getirecek bir toplantı organize etmek üzere yola çıkılarak 26- 28 Mart 2015 tarihleri arasında düzenlenen sempozyum, başarıyla gerçekleştirilmiştir. Böylece akademik mahiyette ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilen toplantıda altı ülkeden onlarca bilim insanı bir araya gelmiştir. Tematik konular çerçevesinde üç gün süren sempozyum boyunca her biri Kâtip Çelebi’nin farklı çalışma alanlarını ve yönlerini derinlemesine irdeleyen ve alana yeni bakış açıları getiren kıymetli bildiriler sunulmuştur. Bu yayının amacı; Kâtip Çelebi’nin eserleri ve düşünce dünyası üzerine farklı disiplinlerden bir araya gelen bilim insanlarının ortaya koyduğu çalışmaların sadece akademik camianın değil, ayrıca konuya ilgi duyanların da faydalanabileceği bir başvuru kitabı olarak bilim dünyasına kazandırılmasıdır. Bu bakımdan program çerçevesinde Kâtip Çelebi’nin Düşünce Dünyası, Çelebiler Çağı, Cihannümâ, Sosyal ve Ekonomik Hayat, Kâtip Çelebi ve Eserleri, Denizcilik Tarihi ve Kartografya ve Osmanlı ve Avrupa Coğrafyası gibi tematik konulara göre sunulan bildiriler, kitapta üç bölüm halinde düzenlenmiştir. İlk bölüm temel olarak sadece Kâtip Çelebi’nin değil döneminin siyaset, coğrafya ve din algısını inceleyen yazılardan oluşmaktadır. Bu anlamda Kâtip Çelebi’nin metafizik ve bilgi üretimi arasında kurduğu ilişki, dönemin önemli siyasî ve dinî gruplarından olan Kadızadelilere bakışı ve 17. yüzyıl Osmanlı siyasî düşüncesinin erken modern döneme ilişkin tartışmalarla olan bağlantısı özel olarak irdelenmiştir. Kâtip Çelebi’nin eserlerinin incelenmesine dayanan ikinci bölümde, bunların o dönemde algılanış şekilleri ve eserlerinde faydalandığı Avrupa kaynakları tartışılmıştır. Ayrıca bu bölümde Kâtip Çelebi’ye atfedilen eserlerin ona aidiyeti üzerine mevcut tarih yazımına yeni yaklaşımlar getirilmesi gerektiği ortaya konmuştur. Üçüncü bölüm ise Kâtip Çelebi’nin eserlerindeki Osmanlı ve günümüz Avrupa sınırları üzerine ürettiği bilgileri ele almaktadır. Bu kısım, Kâtip Çelebi’nin coğrafyacılığı ve Türk coğrafya tarihindeki yerinin yanısıra Avrupa, Balkanlar, Anadolu, Akdeniz ve Karadeniz’in bir 17. yüzyıl Osmanlı entelektüeli tarafından nasıl algılandığı konusu üzerine yoğunlaşmıştır. |