Popis: |
Kökleri on yedinci yüzyıla dayanan ve Avrupa’da ortaya çıkan modernlik kavramı, toplumsal yaşam ve örgütlenme biçimi olarak tüm dünyayı etkilemiştir. Modernliğe esas önem kazandıran olgu ise gelenekselden kökten bir kopuşu simgelemesidir. Endüstrileşme, bilim ve teknolojini kullanımı, modern ulus-devlet yapılanmaları, kentleşme gibi tüm toplumsal gelişmeler modernleşme kuramının temelini oluşturur. Modernleşme kuramı ile birlikte modern mimarlık düşüncesinin şekillenmesinde önemli bir noktayı genel ekonomik sistem içerisinde gittikçe payı yükselen rasyonalizasyon, endüstrileşme ve standartlaşma oluşturmaktadır. Bu durum belirli bireysel gereksinimlerin azaltılması, çoklu gereksinimlerin ise karşılanması anlamını taşır. Endüstrileşme ile birlikte iki dünya savaşı arasında Avrupa’da ortaya çıkan ucuz işgücü gereksinmesi ve buna bağlı olarak gelişen konut noksanlığı yeni konuta dair seri üretim mantığının önünü açmıştır. Geleneksel yaşamın vazgeçilmez parçası konumundaki çoklu aile bireylerini kapsayan aile kavramı yerine çekirdek ve çalışan ailenin öne çıktığı yeni yaşam tarzı, barındırdığı mekanları da yeniden tarifler. Artık çok odalı köşkler, malikaneler yerlerini optimum metrekarelerde işlevlere göre tanımlanmış küçük konutlara bırakmaya başlamıştır. Dolayısıyla modern mimarlığın konut üzerinden vermiş olduğu mücadele yeni konutun tanımıyla birlikte yeni yaşam alanının tanımıdır aynı zamanda. Öngörülen bu değişim, tekil ve anıtsal üretimler yerine sıradan ve çoğaltılabilir bir tasarım mantığını tetikler. Bu mantık özellikle 1920 sonrası üretim skalası içerisinde düşük gelirlilerin tüketim normları üzerinden sosyal konut kavramının doğuşuna işaret eder. Konut içindeki yaşamsal pratiklerin yeniden tanımlanması, mutfağın, yaşam alanlarının ve servislerin boyutlandırması, yönlenmeleri, bu alanlar için öngörülen sabit ve hareketli mobilya tasarımlarının sunulması yeni yaşam tarzına referans verir. Bu yaşam tarzının dikte ettiği yeni mekansal boyutlandırmalar yapı geometrisinin de tarifini oluşturur. Bu geometrik biçimlenmelerin getirdiği katı formal yapılanma küplerin, dikdörtgenler prizmalarının, silindirlerin belirli kompozisyonlarla bir araya getirildiği yeni modern konutu tarifler. Bu noktada modern konut anlayışının yeni yaşamsal pratiklerini sunduğu konutların geometrik kurgularının kütle biçimlenmesine yansıması, toplumsal algı ile birlikte “kübik ev” tanımını oluşturur. “Kübik ev” kavramı, teknoloji, geometri ve yalınlık ilkeleri ile birlikte yeni yaşam alanlarının temiz, steril, yalın olarak tanımlanmasının önünü açar. Konut kütle tektoniğinde yaşanan yalın geometrik değişime paralel olarak iç mekan donatıları da bu değişimin bir parçası olarak yeni yaşamı ve onun yeni gündelik hayatını tanımlar. Donatılar, standart ve seri üretimleri ile “kübik ev” biçimlenmesinin iç mekanında “kübik eşya”lar olarak “kübik yaşam”ı örgütler. Tam da bu noktada yaşam alanlarında meydana gelen köklü değişimin resmi söylemler dışında topluma yansımaları önemli ipuçları barındırır. Toplumsal algıyı daha rahata okuyabilmemiz içerik ve kurgu olarak topluma kolay ulaşan, kabul gören ve içselleştirilebilen yayınlar ile daha olasıdır. Dolayısıyla resmi yayın organları haricinde popüler kültürün önemli bileşeni olan magazin ve mizah dergileri bu değişimin toplumda yarattığı algıyı kavrayabilmemiz için önemli içerikler sunar. Özellikle mizah dergilerinde yer alan karikatürler yarattığı görsel imgeler ile birlikte varlığını borçlu olduğu muhalif, eleştirel pozisyonları sayesinde diğer görsel sanatların aksine sokaktaki insanın konut ve onun yaşama alanına dair algısını ortaya çıkarır. Bu çalışma modern mimarlığın yaygınlaşmaya başlamasıyla birlikte hem Avrupa’da hem de Türkiye’deki mizah dergileri ve karikatür albümleri üzerinden modern konut anlayışı ve bu anlayışın iç mekana yansımalarının sivil algısal boyutunu yansıtmayı amaçlamaktadır. |