Yargı kararları ışığında makul tutukluluk süresi= Reasonable time of pre-trial detention in light of judicial rulings
Autor: | Badıllı, Hamza, 1989- 150980 author, Süleyman Demirel Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Kamu Hukuku Anabilim Dalı. 57015 issuing body, 17081 Metin, Yüksel, 1972- thesis advisor |
---|---|
Jazyk: | turečtina |
Rok vydání: | 2019 |
Předmět: | |
Popis: | AİHS'in 5. maddesinde yer alan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı; kişinin keyfi olarak yakalanması, gözaltında tutulması, zorla bir yere getirilmesi, tutuklanması, cezalandırılması, hareket serbestîsinin kısıtlanması, istediği yere gitmesi - gelmesi, dolaşabilmesi olanaklarının ortadan kaldırılamamasını ve kişinin bu güvence altında yaşamını sürdürmesi ve geliştirmesi olarak tanımlanmaktadır. Söz konusu hakka AİHS ile aynı doğrultuda olmak üzere Anayasamızın 19. maddesinde de yer verilmiştir. Bu düzenlemelerde sınırlandırılması mümkün olan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının hangi koşullarda, ne şekilde ve ne kadar süre boyunca sınırlandırılabileceği hüküm altına alınmıştır. Bu kapsamda AİHS'in 5'inci maddesinin 3'üncü fıkrasında kişilerin tutuklanmaları durumunda "makul bir süre içinde yargılanma ya da yargılama süresince serbest bırakılma hakkına sahip" oldukları, Anayasamızın 19'uncu maddesinin 7'inci fıkrasında da AİHS ile aynı doğrultuda "tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları" olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu açıdan hem AİHS ile hem de Anayasamız ile getirilen bireysel başvuru yolu korumasıyla tutukluluk durumlarının "makul süre"yi aştığını öne süren kişiler önce Anayasa Mahkemesine, ardından AİHM'e bireysel başvuru yoluna gidebilirler. Ancak ne AİHS'de ne de Anayasamızda "makul süre" kavramının süresi ya da miktarı belirtilmemiştir. Bu çerçevede "makul süre"den ne anlaşılması gerektiği AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarından öğrenilecektir. Çalışmada AİHM kararları, Anayasa Mahkemesi kararları ve Yargıtay kararları incelenerek söz konusu Mahkemelere göre makul süreden ne anlaşılması gerektiği ortaya konulmaya çalışıldı. Bu kapsamda yapılan değerlendirmeler sonucunda Yargıtay'ın makul tutukluluk süresi ve söz konusu süreden ne anlaşılması gerektiğiyle ilgili bir değerlendirmede bulunmadığı, bunun yanında hem AİHM hem de aynı doğrultuda Anayasa Mahkemesi'nin her olayın özelliğine göre farklı kararlar verdikleri, makul sürenin gün, ay, yıl cinsinden soyut bir süre olarak belirlenemeyeceğini, bu süreyle ilgili genel bir değerlendirme yapılamayacağını, söz konusu sürenin somut olay dikkate alınarak her olayda ayrı ayrı belirleneceğini kararlaştırdıkları, dolayısıyla makul sürenin önceden saptanmış, soyut ve kesin bir süre olmadığı, AİHM ve Anayasa Mahkemesi tarafından belirlenen kriterler doğrultusunda her olaya göre değişebileceği sonucuna ulaşıldı. Anahtar Kelimeler: Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği, Tutuklama, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Makul Tutukluluk Süresi. Right to liberty and security inscribed in Article 5 of ECHR is defined such that the facilities such as arbitrary arrest, being remanded in custody, being subpoenaed by force; being detained, punished, limitation of freedom of movement, travel from place to place or visiting places freely cannot be removed, and that the person maintains and improves his/her life on the basis of this safeguard. The abovementioned right is also inscribed in Article 19 of our Constitution, in line with ECHR. These legal arrangements provide for the conditions, method and duration of the limitation of the right to liberty and security, limitation of which is possible. Within this scope, it is stipulated in Article 5(3) of ECHR that everyone detained "shall be entitled to trial within a reasonable time or to release pending trial"; likewise, Article 19(7) of our Constitution stipulates that "persons under detention shall have the right to request trial within a reasonable time and to be released during investigation or prosecution". When considered from this point of view, the person, who claims that his/her pre-trail detention period went beyond "reasonable time", may submit individual application first to the Constitutional Court and afterwards to ECtHR, through the safeguard of individual application introduced by both ECHR and our Constitution. However, duration or amount of the concept, "reasonable time" is not inscribed either in the Constitution or in ECHR. Within this framework, rulings of ECHR and Constitutional Court shall be referred to for the interpretation of "reasonable time". The aim of this study is to put forth the interpretation of reasonable time according to the ECHR, Constitutional Court and Supreme Court following the examination of their rulings. It is inferred from the assessments made within this scope that Supreme Court has not made any assessment about the concept of reasonable time of pre-trial detention and its interpretation; in addition, that rulings of both ECHR and the Constitutional Court vary in accordance with the characteristics of the case; and they decided that the reasonable time could not be determined as an intangible period such as day, month, year, and an assessment could not be made regarding this time, and the mentioned time would be determined on case by case basis by considering the substantial case; and consequently that the reasonable time is not a pre-determined intangible and certain period of time and it may vary on the basis of each case in line with the criteria laid down by ECHR and the Constitutional Court. Keywords: Right to Liberty and Security, Pre-Trial Detention, European Convention on Human Rights, European Court of Human Rights, Constitutional Court, Supreme Court, Reasonable Time of Pre-Trial Detention. Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Hukuku Anabilim Dalı, 2016. Kaynakça var. |
Databáze: | OpenAIRE |
Externí odkaz: |