KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN CAN ALAN YANI:TÖRE ve NAMUS CİNAYETLERİ
Autor: | Mevlüde ALPASLAN ARAR, Fatma YILDIRIM, Ebru ŞAHİN |
---|---|
Jazyk: | turečtina |
Rok vydání: | 2021 |
Předmět: | |
Zdroj: | IV. HEMŞİRELİĞİ GÜÇLENDİRME SEMPOZYUMU ÖZEL SAYI; Volume: 6, Issue: 1 23-32 Samsun Sağlık Bilimleri Dergisi |
ISSN: | 2791-9722 2458-8857 |
Popis: | One of the important problems in gender inequality is violence against women. Gender-based violence against women is defined as gender-based violence that is “directed against a woman simply because she is a woman or that affects women disproportionately”. In its 2020 report, the United Nations stated that one out of every three women in the world has been subjected to physical or sexual violence by their partner during their lifetime. In the Gender and Women's Perception Survey conducted in 2019, it was determined that the biggest problem faced by women in society is “violence” with a rate of 60%. The 6% increase in this rate in 2020 showed that despite all the measures taken, violence is rapidly increasing as a social problem. Unfortunately, the most extreme point of violence against women is honor and honor killings. The concept of honor is a tool that men use to control women. The perception that a woman is behaving in a way that harms the honor of her family has become a sufficient reason to make an attempt on her life. Murders committed in the name of honor based on cultural values and social rules are the most deadly and visible form of violence against women. In addition, it is the most common violation of women's human rights in Turkey. The health system and health professionals have a critical role in supporting women who are exposed to violence, minimizing the problems caused by violence on women's health and preventing violence, since women who have been subjected to violence use health services and health professionals are the first professional contact point for women who have been subjected to violence. In this review, the place of violence against women in honor and honor killings will be discussed. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde önemli sorunlardan birisi de kadına yönelik şiddettir. Kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, “bir kadına sırf kadın olduğu için yöneltilen ya da orantısız bir şekilde kadınları etkileyen” cinsiyet temelli şiddet olarak tanımlanmaktadır. Birleşmiş Milletler 2020 yılı raporunda, dünyada her üç kadından birinin yaşamları boyunca partneri tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığını belirtmiştir. 2019 yılında yapılan Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması’nda kadının toplumda yaşadığı en büyük sorunun %60 oran ile “şiddet” olduğu belirlenmiştir. Bu oranın 2020’de %6 artması, alınan tüm önlemlere rağmen şiddetin toplumsal sorun olarak hızla arttığını göstermiştir. Kadına yönelik şiddet olaylarının en uç noktasıysa maalesef, töre ve namus cinayetleridir. Namus kavramı erkeğin kadını denetlemek için kullandığı bir araçtır. Bir kadının ailesinin onurunu zedeleyecek biçimde davrandığı algısı, kadının hayatına kastetmek için yeterli bir sebep haline gelmiştir. Kültürel değerler ve sosyal kurallara dayandırılarak namus adına işlenen cinayetler, kadına uygulanan şiddet türünün en ölümcül ve görünür biçimidir. Ayrıca Türkiye’de en çok karşılaşılan, kadının insan hakkı ihlalidir. Şiddet gören kadınların sağlık hizmetlerini kullanması ile sağlık profesyonellerinin şiddete uğrayan kadınlarda ilk profesyonel temas noktası olmasından dolayı sağlık sistemi ve sağlık profesyonelleri, şiddet gören kadının desteklenmesinde, şiddetin kadın sağlığı üzerinde oluşturduğu sorunların en aza indirilmesi ve şiddetin önlenmesinde kritik bir role sahiptir. Bu derlemede kadına yönelik şiddetin, töre ve namus cinayetlerindeki yeri ele alınacaktır. |
Databáze: | OpenAIRE |
Externí odkaz: |