Primer ve rekürren omuz çıkıklı olguların karşılaştırılması: Bir tersiyer merkez çalışması

Autor: Ahmet Yesil, Mustafa Icer, Cahfer Güloglu, Mehmet Gem
Přispěvatelé: Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Acil Tıp Ana Bilim Dalı, İçer, Mustafa, Güloğlu, Cahfer
Rok vydání: 2021
Předmět:
Zdroj: Dicle Medical Journal, Vol 48, Iss 4, Pp 740-745 (2021)
Volume: 48, Issue: 4 740-745
Dicle Tıp Dergisi
ISSN: 1300-2945
1308-9889
DOI: 10.5798/dicletip.1037596
Popis: Objective: The aim of this study is to compare demographic and clinical characteristics of cases with primary and recurrent shoulder dislocations. Methods: Cases who presented to a tertiary center Emergency Medicine Clinic with shoulder dislocation between January 2013 and December 2016 were evaluated.The cases were divided into two groups as primary (Group 1) and recurrent (Group 2) dislocations.Characteristics such as age, gender, seasonal period, dislocation side, causes of trauma, accompanying additional injuries and treatment modalities were compared between the groups. Results: 119 cases were included in the study. 64.7% (n=77) of the cases were classified as Group 1, and 35.3% (n=42) as Group 2. There was no difference between Group 1 and Group 2 in terms of age, gender and dislocation side (P values: 0.484, 0.570, 0.251, respectively). Inferior dislocations were more common in Group 1 (n=7/77) compared to Group 2 (n=1/42), and a statistically significant difference was found (p=0.009). Group 2 cases (n=19/42) were found to be more common in the spring than group 1 (n=17/77) (p=0.012). Additional injuries were detected in 8.4% of the cases (n=10/119), 8 of them were in group 1 and 2 of them were in group 2, and there was no statistically significant difference between the groups in terms of additional injury (p=0.491). 11.8% (n=14) of the cases were hospitalized by orthopedics for surgery (open reduction) or closed reduction under general anesthesia. Surgical treatment (open reduction) was applied in 23.8% (n=10/42) in Group 2, and 5.2% (n=4/77) in Group 1, and a statistically significant difference was found between the groups ( p= 0.005). Conclusion: It was found that surgical treatment was preferred more frequently on recurrent dislocations compared to primary dislocations. Therefore, we recommend that cases with a history of primary dislocation should take precautions for trauma during active periods of social life. Amaç: Bu çalışmanın amacı, primer ve rekürren omuz çıkıklı olguların demografik ve klinik özelliklerini karşılaştırmaktır. Yöntemler: Ocak 2013-Aralık 2016 tarihleri arasında omuz çıkığı şikayeti ile üçüncü basamak Acil Tıp Kliniği’ne başvuran olgu lar değerlendirildi. Olgular primer (Grup 1) ve rekürren (Grup 2) çıkık olmak üzere iki gruba ayrıldı. Yaş, cinisiyet, mevsimsel dönem, çıkık tarafı, travma nedenleri, eşlik eden ek yaralanmalar e tedavi yöntemleri gruplar arasında karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmaya 119 olgu dahil edildi. Olguların %64,7’si (n=77) Grup 1, %35,3’ ü (n=42) Grup 2 olarak değerlendirildi. Grup 1 ve Grup 2 arasında yaş, cinsiyet ve çıkık tarafı açısından fark bulunmadı (Sırasıyla p değerleri: 0.484,0.570,0.251). Grup 1’ de (n=7/77), Grup 2’ ye (n=1/42) kıyasla inferior çıkıklar daha yaygındı ve istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı (p=0,009). Grup 2 olguların (n=19/42) ilkbahar mevsiminde, grup 1’ e (n=17/77) göre daha yaygın olarak görüldüğü saptandı (p=0.012). Olguların %8,4’ ünde (n=10/119) ek yaralanma saptandı bunların 8’ i grup 1 olup 2 olgu grup 2 de yer almaktaydı ve ek yaralanma açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı olarak bir fark bulunamadı (p=0.491). Olguların %11,8’i (n=14) ameliyat (açık redüksiyon) veya genel anestezi altında kapalı redüksiyon için ortopedi tarafından yatırıldı. Grup 2’ de %23,8’ inde (n=10/42) cerrahi tedavi (açık redüksiyon) uygulanmış olup, Grup 1’ de ise %5,2’ sinde (n=4/77) uygulandı ve gruplar arası istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı (p= 0.005). Sonuç: Sonuç olarak bu çalışmada rekürren çıkıklarda cerrahi tedavinin daha çok uygulandığı tespit edildi. Bu nedenle daha önce primer çıkık öyküsü olan olguların bir sonraki çıkık gerçekleşmesi durumunda cerrahi müdahalelerin artacağından dolayı sosyal hayatın aktifleştiği dönemlerde travmaya yönelik önlemler almasını önermekteyiz.
Databáze: OpenAIRE